İnsan yaşanmışı dinlerken, o olayın kendi dünyasında bir karşılığı yoksa, tatlı bir hikâye gibi gelir ona her şey. Anlatılanlar hoş bir hikâye tadındadır.
Her gün yaşanan o kadar çok olay var ki, bunlardan kim bilir ne kadarı gazetelere, televizyonlara haber konusu oluyordur.
İnsan, gazetede yarım bir gözle, çok da konuya müşteri olmadan şöyle bir okuyup geçtiği haberlere günün birinde kendisi konu olunca, o gerçekliğin farkına o zaman varır. İçi cızz eder, ama bunun sonuca bir katkısı kalmaz.
Her gün haberlere konu olan ‘iç yakıcı’ / ‘serinletici’ evlât haberleri var.
Kimi yoldan çıkmışlığın, kimi bir tuzağa düşmüşlüğün, kaybetmişliğin, yıkılmışlığın, intiharın, cinayetlerin; kimi de mutluluk sahnelerinin, kazanmışlığın, ayağa kalkmışlığın, yeni bir hayat kurmanın konusu oluyor.
Yine her gün haberlere konu olan nice nice ‘hayat’lar var. Kimi kaybetmişliğin, kimi çaresiz bir hastalığa duçar olmuşluğun, kimi terk edilmişliğin, kimi hayattan kopmuşluğun, kendine, ailesine zarar vermişliğin; kimi de kazanmışlığın, sevincin, sonuçların güzel çıkmasının, kavuşmanın, hayata yeniden bağlanmanın, çoluk çocuğu ile kavuşmanın konusu oluyor.
Görüldüğü üzere yazılan cümlelerin içindeki kelimelerin her okuyana fısıldadığı şeyler farklıdır. Kim, ne duymak isterse onu algılar. Kim, bu cümleler okunurken hangi ruh hali içerisinde idiyse, o cümleleri ve onun içindeki kelimeleri ona göre yorumlar. ‘Yanmayan yakamaz’ derler ya, doğru. Yani Hocanın dediği gibi, ‘Eşekten düşenin halinden ancak eşekten düşen anlar.’.
Kadın, ‘Ölmek istemiyorum!’ diye çığlık atıyor; adam, hıçkırıklarla, göz yaşları içerisinde kıvranıyor da, etrafındakiler acıklı bir hikâye dinler gibi, izler gibi dramı izliyorlar.
Keşke, hemcinsinin yaşadıklarını; ‘düşmeden’ kendisi de empati yapıp anlayabilseydi insanın. Birisine bir yumruk, bir iftira inerken, bunu, kendi vücudunda, kendi ruhunda hissedebilseydi insan. Hemcinsinin hikâyesini dinlerken, bunun biraz da kendisinin hikâyesi olduğunu kavrayabilseydi garibim. İşte o zaman biraz daha ‘düzgün insan’ olmuş olurdu insanoğlu.