"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Genç kızlarla başbaşa

Süeda Yaşar
08 Eylül 2021, Çarşamba 14:25
Genç Yorum Dergisi’nin Keçeli’nin Kitaplığı bölümünde, Mümine Güneş’in Genç Kızlarla Başbaşa kitabı anlatılıyor.

Bugün bu yazıyı okuyan sizlere çok samimî itiraflarda bulunacağım. Şu an bu satırları yazarken bile “Bunları neden yazıyorum, bunu yazmam doğru olmaz” diye içimden söylenip duruyorum. Belki başlangıçta biraz farklı gelecek, ama sonunda beni anlayacağınızı düşünüyorum. Elime geçen bu kitabı okumam bir tesadüf değildi. Dergimiz bu ay yıllarını, ömrünü; iman, Kur’ân hizmetine adamış bir Nur Talebesi olan gazeteci yazar Mümine Güneş’i anmak ve dergimizi ismi ile güzelleştirmek için bir bölüm ayırmak istiyordu. Ben de bu sebeple kendisini çok tanımıyor olsam da tanışmak adına “Genç Kızlarla Başbaşa” kitabını aldım ve okumaya başladım. Kitabın başlarında biraz mesafeliydik Mümine Abla ile. Sebebi ise, kitabın arkasına çıkarılmış bazı cümleleri benim farklı yorumlamamdı. Yine de onu dinlemeye kararlıydım. Gençlik yıllarından bahsediyordu, öğretmenlik sınavlarına hazırlanırken ilk sınavın din sınavı olduğu ve “Zaten ben Müslümanım kesin hepsini yaparım” diye girdiği imtihanda kalem oynatamayınca; “Sen kendini bile tanımayan şaşkın birisin o masum yavrulara nasıl yol gösterebilirsin?” diye, kendine kızmış ve diğer sınavlara girmemişti bile. İşte onu ilk kez kendisi ve dini üzerine sorgulamalara iten böyle basit bir olaydı. “Din neydi?” “Bizi doğruya götürecek gerçek neydi?” “Herşeyim olduğu hâlde neden mutlu değildim?” gibi sorular kafasını meşgul etmeye başlamıştı.

“Öleceksin, kaçmak neye yarar?”

O anlatırken aklımdan geçirdim; sorgulamak isteyene her olay hikmetli ve üzerinde düşünülesi; sorgulamayan için her şey ne kadar da sığ ve basitti. Mümine Hanımın anlattıklarında kendi hayatımdan parçalar buldukça onu daha çok seviyor ve ısınıyordum. O ilk sorulardan sonra artık hayatında hiçbir şey eskisi gibi değildi, gaflet perdesi sorularla aralanmıştı. Hatta öyleki o varlıklara değil varlıklar ona soru sorular sormaya başlamıştı. Her bir varlık “Beni tefekkür et” diye sesleniyordu ona. Eyüp Mezarlığı bütün haşmetiyle ona “Öleceksin, kaçmak neye yarar?” diyor; toprak, “Üstümde iman edip kulluk vazifelerini yerine getirmedikten sonra altımda pişmanlık duymanın bir faydası var mı?” diye soruyordu. Ve bu şekilde sorgulayarak ve öğrenerek İslâm’ı yaşama, tesettüre girme kararlarının zorlu sürecinden bahsediyordu. Yanına gelen, bir zamanlar aynı onun gibi günahlardan ruhu sıkışmış ve bir yardım bekleyen, sorularına cevap arayan, medenileşmek adı altında dayatılan kurallarla kendi fıtratları arasında kalmış, hayatta bir şekilde karşısına çıkmış insanlarla olan diyaloglarından bahsediyor, onların nasıl hidayete geldiklerini anlatıyordu Mümine Hanım. 

Kitabı bitirdiğimde anladım neden onunla bu kadar rahat konuşabildiğimi. Samimî ve sebatkâr duruşu, hayatta iken çokça hizmet ettiği gibi vefatından sonra da eserleriyle hizmet etmeye devam ediyordu. Allah rahmet eylesin.

“Her şeyi o yalnızlıkta buldum”

“Ben bir tohumdum ve çözülmek için yalnızlık toprağına atılmıştım. Her şeyi o yalnızlıkta buldum. Bu yalnızlık beni dünyanın cazibesinden kurtarıp Rabbime bağladı” “İnsan kendisini mesut edebilecek olan yegâne hakikate sırt çevirirse, daha hangi yolda mutluluk bulabilir. Kaçmak istediği yolda ebedî saadet vardı. Özlediği şeyden nefret ettiğini sanıyormuş meğer.”  “Yaratılış gayesini bilmemek ne müthiş bir hastalık! Yalnız ve yalnız bütün varlıkların yaratıcısı olan Allah’ın önünde eğilmesi gereken başı, fânî varlıkların ayakları altına koydurup ezdirir.” 

“Her maddî zevkin bir nihayet noktası vardır. O noktanın ilerisinde o zevk acılaşır, tat vermez olur. Manevî yaralarını maddî zevklerle kapatmaya çalışanlar elde etmeye çalıştıkları zevklerin içinde yaralarının çok daha acı şekilde sızladığını çok sonra fark ederler.“ “Şimdiki şu vicdan azapların, oradaki büyük mahkemeye işaret ediyor aslında.” “Evet, ömür bir sayfadır, insan da onun kalemi. Güzel de yazmak elinde çirkin de.”

Okunma Sayısı: 2417
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı