"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

23 Nisan kutlamalarıyla üzerleri kapatılan hakikatler...

Şükrü BULUT
27 Nisan 2020, Pazartesi
Türkiye’de bulunup da söz konusu müsamereleri yaşamayan çocuk az bulunur.

Bu tarihte, anaokulundaki yavruya kadar birileri bizi millet olarak sahneye çıkarır. Sahnede çocukluğumuzda dedemizi ve ecdadımızı tezyif eden konuşmalar ezberlemişizdir. Vatanına ihanet etmiş padişahlara bağırıp çağırmışızdır. Bin senelik Arap hegemonyasından kurtuluşumuzu kutlarken, eğri büğrü harflerden “Latin alfabesine” geçişimizi kutlamışızdır. Lâkin bütün bunları “tek adama” borçlu olarak yaşamışızdır. Şu söz konusu maskaralıkları, Osmanlı hayranı AKP ile tarihe kaldırıldığını sanmıştım. Yanılmışım. Yeğenimin çocuğunun 23 Nisan faaliyetini ihtiva eden filmini seyredince, yıllar sonra yine kahroldum.

Şu yazıda; kendisini hem halka ve hem de dünyaya kuvvetli ve muktedir gösteren hükümetimizin ve bilhassa reisimizin bizi dünya kamuoyunda düşürdüğü sıkıntılardan bahsetmeyeceğim. Yalnızca tam yüzüncü sene-i devriyesini kutladığımız meclis açılışının ardı sıra hâlâ hakaret ve iftiralardan oluşan tiyatrolarla, milletimizden neyin kaçırıldığı hususu üzerinden durmak istiyorum. Korona korkusundan millet olarak yalnızca pencere ve balkonlardan alkışladığımız 23 Nisan’ın; ne cumhuriyetin, ne demokrasinin, ne modernleşmenin ve ne de Avrupalılaşmanın bir tek karesiyle ilgili olmadığını ve tam doksan senedir uydurduğumuz yalanlarla halkı aldatmadan ibaret olduğunu bir daha vurgulamak istiyoruz.

Zira tarihi ile ilgili olmayan insanlarımız; milletimizin ilk olarak 1876’da bir anayasa etrafında birleşerek cumhuriyet ve demokrasiye adım attıklarını bilemezler. Siyasal İslâmcılarla, ırkçı Atatürkçü Kemalistlerin, İttihad-Terakki’deki demokratlara ve sonra Menderes ile Demirel çizgilerine olan adavetlerinin asıl sebebinin demokrasi olduğunu da halkımızdan gizlemeye çalışıyoruz. Dindar kimliğinden dolayı ırkçılarla Kemalistlerin “kızıl sultan” olarak niteledikleri Abdülhamid’e bugün sabretmelerinin sebebi de demokrasi karşıtlığı olarak izah edilebilir.

Halkımız, yeni cumhuriyet hükümeti zamanında bile 23 Temmuz’un hürriyet ve demokrasi bayramı olarak kutlandığını nereden bilsin ki… Eski Sovyetlerde olduğu gibi bizde de tarih belli kişilerle başlatılıyor. 1920’de Ankara’da toplanan meclisin, Osmanlı Meclis-i Mebusan’ın devamı olduğunu da çocuklarımız bilmiyorlar. Şu 23 Nisan tiyatroları olmasaydı, gençlerimiz 23 Temmuz 1908 ile ikinci defa faaliyete geçen demokrasimizin; 1923’de ta 1950’ye devam edecek yirmi yedi senelik tek parti istibdadından ne kadar ileri olduğunu elbette öğreneceklerdi. 12 Eylül 1980’de Kemalistlerin müdahale ile durdurdukları süreci, 2002’den sonra Atatürkçü çizgi Neocon ittifakıyla AKP’ye ihalesini anlatmamızı da, maalesef “dindarlık kimliği” engelliyor. Her türlü değeri ve mukaddesatı siyasetlerinde kullananların, tarihi tarihçilerin gözlerinin içine baka baka istismar etmeleri de, bütün icraatlarında demokrasi karşıtı güçlerle müttefik olduklarının delili olmalı.

Burada, Kemalist ve Atatürkçülerin ikiyüzlülükleri önem itibari ile dikkati çekiyor: AKP’nin Osmanlıyı istismarına ses çıkarmıyorlar. Devletin imkânlarıyla, Tayyip Bey’in pozisyonuna kuvvet veren Abdülhamid dizisini de sineye çektiler. Yine AKP’nin Mustafa Kemal’in arkadaşları olan bazı İttihadçıları karalamalarına da sessiz kaldılar… Ve millete rüşvet niyetiyle devlet eliyle yapılmış camilere ve imam hatiplere fazla itiraz etmediler. Gerçi bu ikiyüzlülük, onları güçten düşürmedi değil. Fakat bir milletin tarihini, mukaddesatını, değer ve kültürlerini; en çok sahip çıktıklarını iddia eden kadrolarca böyle çürümeye bırakılması, yalnızca bizde vaki olan bir hadisedir.

AKP hükümeti hem dışardan ve hem de içerden kumandalı olmasaydı; tarihin şu musîbetzede milletin omuzlarına yıktığı yükleri her halükârda kaldırırdı:

- Demokrasiyi kökleriyle buluşturarak, bizi Avrupalıları bile kıskandıracak bir seviyeye getirebilirlerdi. Zira temeller ve kökler bunu gerektiriyordu.

- İngiltere’nin Yahudiler aracılığıyla bizi Hıristiyan Avrupa ve Amerika karşısında maznun duruma düşüren Ermeni meselesinin iç yüzünü ortaya koyar ve barışı sağlayabilirdi.

- Yine ikinci Avrupa ile Kemalistlerin Kürtlere yaptıkları zulümden dolayı devlet olarak özür dileyip “millî birliği” temin edebilirdi.

- Necon-Neoliberal ittifakının bilhassa 1980’den bu yana Doğu ve Güney vilayetlerimizde yaktığı fitne ateşini, AB ile anlaşarak söndürebilirdi.

- Dindar olduklarından; sebep olacakları “doğru demokrasi” ile İslâm dünyasındaki iç savaşları bitirerek onları diktatörlerden kurtarabilirdi.

- Osmanlı’nın torunlarına, biricik mirası ve vasiyeti Ayasofya’yı açabilirdi.

- Ve yine AB ile müşterek çalışarak Anadolu’yu mazisinde olduğu üzere tekrar medeniyetler beşiği yapabilirdi.

Evet, AKP dışardan ve içerden kumandalı olmasaydı, bütün bunları yapabilirdi. Ve biz de hâlâ 23 Nisan tiyatrolarıyla uğraştırılıyor olmazdık.

Okunma Sayısı: 3296
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Haydar

    2.5.2020 12:14:29

    23 Nisan 1920 açılan TMBM ve yeni devletimiz kolay kurulmadı. Hala süreç devam ediyor.100 yıl geçti, Adalet, Eğitim’den hangi birimiz memnunuz? Bence,ilk-orta eğitim 4+4+4 iyi bir sistem. Fakat hangi sistem olursa olsun eğitimcilerin ve çalışanların yetkinlikte ve nitelikte değilse başarılı olma şansı yok. Mevcut şartlarda eğitimcilerin çoğunda idealistlik göremiyorum. en çok değer verdiğimiz ve kendimizi onlar için feda edebileceğiz çocuklarımızın eğitimine, geçmiş tarihimiz ike barışık olmaları için hangi birimiz ne kadar katkı yaptı? Bu yüzden evde, dijital ortamda kutlanan son 23 Nisan kutlamalarını bu çerçevede değerlendirmek daha uygun olur. İğneyi başkasına, çuvaldızı kendimize batırsak daha uygun olacağı kanaatindeyim.

  • Haydar

    2.5.2020 12:14:22

    Milletimizin 1876 ve 1908 da yeni anayasa ile cumhuriyete geçişi doğru fakat o tarihlerde yapılan anayasa milletimizin menfaatine değildi. Dış güçlerin belirleyici olduğu anayasaydı. Milletimizin Mecliste temsil yüzdesi düşük olduğu için menfaatimize karar çıkması çok zordu. Bu yüzden 1878 de askıya alındı. 1908 de tekrar devreye alınarak yıkılış hızlandı. Keşke milletimizin menfaatine anayasa olsaydı. Osmanlı imparatorluğun yıkılış süreci 2.Viyana kuşatmasında başlar. Yaklaşık 250 yılda yıkabildiler. Yıkmanın kolay olduğunu hepimiz biliriz. Osmanlı buna rağmen zor yıkılmış.

  • Osman

    27.4.2020 21:46:07

    Bu gibi yazılarla uyutulan millet inşallah uyanacak Hakikatler ortaya çıkacak Üstadımızın mujdesi hasıl olacak Yaşasın hürriyet yok olsun istibdad

  • Ali Tam

    27.4.2020 20:29:16

    1)Türk siyasetinde dişardan ve içerden kumandalı olmak eşittir aynı elden yönetiliyor desek ve bu adresin dessas Ingiliz oldugunu, dişardan LOZAN antlasmasi ile içeriden Kemalizm ve PKK ile tehditvari bir varoluş mücadelesiyle olduğu, bunun da çoktan bilindiği ve kanitlanmış olduğunu bu konuyla ilgilenenenler hemen dile getirecektir. Dessas Ingiliz içini doldurduğu Gladstone Planini tüm nüanslariyla UYGULATIYOR. Bu uygulatma bize Türk dehasıyla keşfedilmiş inkilaplar olarak servis edilir ve önceden (ta Ingilizle Filistinde savasirken) Ingiliz tarafindan belirlenmiş kahramani da malum haşa güya herşeye kadir tek adamdır.

  • Ali Tam

    27.4.2020 20:29:00

    2)Bu kıskaç ve cendere veya mengene Türk siyasetinde idareye talip olanların -tek adamlık rejimine biat demokrasiye inat- artık gönüllü taktığı kayıtları, kelepçeleri olmuştur. Başka bir deyimle bu ateşten libasa ya bürünecekler veya bu diyara hiç girmiyecekler. Dessas Ingilizin olmazsa olmaz şartı bu. Bu şartlarda TARİH DOĞRU YAZILABİLİR Mİ. Tarihi galipler yazar kaidesince zaten tarihimizi veya senaryomuzu dessas İngiliz yazmış, kahramanlarını (rüşvet verir gibi) belirlemiş o halde doğru tarih asla biraraya gelmesi mümkün olmayan bir oksimorondur. Dişardan ve içerden kumandalı kukla nasıl doğru tarih yazar, nasıl tek adam cenderesinden kurtulup demokrasiye yönelir?

  • Nurullah

    27.4.2020 20:26:14

    Demokrasimizin önündeki engellerin, çocukça bahanelerle hükümetimizce kaldırılmayışına yalnızca üzülüyoruz.

  • LeylaNur

    27.4.2020 20:01:40

    Hem Avrupa’nın eteklerini öpeceksiniz ve Amerika dan habersizce parmağını unutmayacaksınız. Hem de kendinizi dünyanın biricik reisi olarak propoğanda edeceksiniz. Bu kadar başarılı oyuncuyu tarih nadiren çıkarabilir.

  • Ali Tam

    27.4.2020 19:34:50

    Tarihi galipler yazar. Hem de istediğini yazar ve doğru budur kabul et der. Lozana bakarsak galip İngiliz mağlup biz. İngiliz bize doğru budur diye neyi diretmiş. Türkler -İslam'ın ve Hilafetin BAYRAKTARI /Alemdarı- tümyolları belirlenip dayatılmış Kur'an dan, uzaklaştırma, şuradan demokrasiden uzaklaştırma, tek adamlık rejimini tek ve doğru rejim kabul etme koşullarında... TARİH YAZILIYOR İŞTE

  • Zeliha

    27.4.2020 19:24:50

    Yaza yaza bir yere varılıyor inanıyorum herkes bunu yazmalı konuşmalı. Zemin açılmalı, sanıyorum açılmaya da başladı ama birilerinin cesurca öncülü k etmesi gerekiyorsa bunu yine yeni asya yapmalı

  • Nadir Ozpamukcu

    27.4.2020 15:15:35

    Dogru tarihin yazilmasini hasretle bekliyoruz.

  • Hüseyin

    27.4.2020 12:53:35

    Her ulus devletin inşası "unutma" ile olur, unutabilenler yeni bir ulus kimlik inşasını mümkün kılarlar. Bizde de olan kadim islam mirasını temsil eden Osmanlı ülkesinin ümmet tahayyülünün unutturularak yeni ulus devlet kutsallarının inşasıdır. Bunlar yeni seküler kutsallardır bayrak, marş, bir önder, önderin söylevleri, tarihi üst anlatılar, eylemsel ritüeller, törenler vs gibi popülist pratiklerdir. Bu popülizm unsurları da tıpkı bu fotoğraftaki pagan ritüelleri ile kutsanır, yüceltilir, yaşatılır ve aktarılır... Budur olmakta olan ve bu neopagan kültürün zuhurat tarihi 80-90 yıl olmasına rağmen başarılı biçimde medeniyet değerlerimizi tarumar edecek kadar toplumsal hayatın iliklerine ve zihinsel kodlarımıza işlenmiştir malesef... Asıl sormamız ve yıkmamız gereken çerçeve budur..

  • Hüseyin

    27.4.2020 12:49:32

    Tarihe ve günümüze hakkaniyet üzere bakmadığımız sürece, varlık ve vakaları doğru dürüst çözemeyiz. Günümüzü bile objektif olarak değerlendiremeyenler, sürekli tekrarlanan ve ezberletilen tarihi metin, olay ve kişilikleri hak ettikleri yere konumlandıramazlar . Dünyada belki de en zor iş gerçeklerden kopmuş bir toplumu, hakikate, doğruya gerçeğe geri döndürebilmektir.

  • Ali Tam

    27.4.2020 11:13:57

    Yorum yazmadik ta cikmadi degil muhterem Sükrü Agabeyim. Üflesen kirilan zevatin zülfüyarini üfledik zahir; iki hakikatbin yorumumuzu yeller aldi.

  • Abdullah

    27.4.2020 09:22:45

    Teşekkür ederiz. Yazıda ilk meşrutiyetten günümüze kadar gelen ikili siyasi yapıyı özetin özeti halinde ele almışsınız. Bunlara ek olarak bu ikili yapının amaç ve hedefte aynı yere çıktığı bu gelişmelerle görünür hale gelmiştir. Bunun son örneği de TRT dizilerinden, yeni yayına koyulan "ya istiklal ya ölüm" dizisidir...

  • Hayati

    27.4.2020 04:38:34

    Milletimizin ayaklarındaki kayıtlarla kollarındaki kelepçeleri, Risale-i Nur talebeleri çözecektir. Duacıyız.

  • Demokrat Avrupa

    27.4.2020 03:23:11

    Kemalizm’in yeniden hayat bulmasını ve ömrünü uzatan AKP’nin kullanma tarihinin bitmesine az kalmasına rağmen, Siyasal İslamcılar süfyanın safında yer almaya devam ediyorlar, Hz. Mehdi ve talebeleri ise onun karşısında mücadeleye devam diyorlar...

  • Bülent

    27.4.2020 03:22:50

    Sayın Şükrü bey, doğru tarihimizin üstünü kapatan kara yalan ve iftiralarla örülü siyah örtüleri ne zaman korkusuzca çekip alacaksınız. İttihatçıların bir kısmını sürgüne gönderirken, ikinci dalgayı iktidara taşıyan ruhun mahiyetini anlatmakta gecikmiyor musunuz?

  • A.Necdet Hocaoğlu

    27.4.2020 02:23:43

    Harika bir yazı.Allah razıolsun

  • Gazi

    27.4.2020 01:57:52

    Tarihten ders almadığımız için sürekli tekerrür mü ediyor acaba! Rahmetli Erbakanın ihtilalciler tarafından İsviçre’den getirilip parti kurdurmalarına ne kadar da çok benziyor AKP nin doğumu! ANAP ın piyasaya sürülmesi vs...Bu partiler maalesef demokrat misyonun canına okudu. Ama biz maalesef hala tarihten ders almıyoruz. Üstelik te çok yakın tarih. Yazık.

  • Abdullah

    27.4.2020 01:26:57

    Nurcular akıllarını başlarına alırlarsa kemalizm diye birşey kalmaz inşallah. Gaye-i hayali daima taze tutmamız lazım. O vakit hakim Risale-i Nur olur. O yüzden Risale-i Nur’u nefsimize okuyup bu vatanı nurlandıracak hizmetlere koşmalıyız. Yoksa yok. O zaman kıyameti bekleyeceğiz veya bekleyeceğiz Hz. İsa aleyhisselamın şaha-ı manevisi (1. Avrupa’nın çoğunlukta olduğu AB) gelsin bizi kurtarsın

  • Niyazi N.

    27.4.2020 01:15:25

    Dindar kimliğiyle öne çıkarak siyaset yapan ve ülke yöneten “siyasal islamcılar”ın millete ve dine verebileceklerinin hasardan gayrı ol(a)mayacağını, ancak hakiki demokrat kadrolarla siyasetin millete ve dine hakiki manada hizmet edebileceğini söyleyen Aziz Üstadımızı zaman hep sadakte diyerek tasdik etmektedir. 23 Nisan’a bu hakiki perspektiften bakan isabetli tahlili için muhterem yazarımızı tebrik ediyorum.

  • Ahmet Danışmaz

    27.4.2020 01:00:29

    Ne kadar güzel ifade etmişsiniz. Siyasal islamcılarla Kemalistlerin ortak paydası demokrasi karşıtlığı. Bakalım ortak çıkarları onları daha ne kadar bir arada tutacak. Bence bu uğursuz ortaklık bozuluyor. Zaten bozulmaya mahkum da. Selamlar

  • ömerim

    27.4.2020 00:56:28

    Yazacağım çok cümle var ama bu yapılanlar karşısında iyiki varsın Cehennem ! diyorum.

  • Muhammed Albayrak

    27.4.2020 00:50:02

    Ağzınıza sağlık hocam.

  • Nejdet pehlivan

    27.4.2020 00:31:42

    Maalesef biz bu 23 nisan tiyatrolarıyla kendimizi oylamaya devam edeceğiz. Tâ ayakları adalet, meşveret, hürriyet ve hukukun üstünlüğünden oluşan demokratik cumhuriyeti tesis edene kadar. Yazılarınızdaki tahlillerin biz okuyucular üzerinde oluşturduğu farkındalıkların millet ekseriyetince de benimsenmesini temenni ediyoruz. Teşekkürler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı