"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayata dair yazmak ne zoor imiş...

Şükrü BULUT
18 Temmuz 2022, Pazartesi
Türkiye’de hayatımızın işgal altında olduğunu, dindar bilinen idarecilerimize söylesek alacağımız cevabı tahmin edebiliyoruz, değil mi?

Evlerimizde medyanın, sokakta hâkim cereyanların, okullarda Marksist özlü Kemalizm’in, iş yerinde insanı yok sayan zalim kapitalizmin ve eğlence hayatımızda hedonizmin işgali altında olduğumuzu iddia ettiğimizde, mutlaka lütfen müsaade edilmiş karecikleri göstereceklerdir, değil mi? Yani fıtratın, yaratılışın, İslâmiyetin ve insaniyetin kabul edemeyeceği unsurları bize adeta dikte edenlerin usullerine veya işleyişlere itirazımızı yasaklayan dindar bir devlet yapısı ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyemiyoruz.

Müşahhaslaştıralım… Kur’an’ın yaratılışa uygunca koyduğu kaidelere zıt olarak işleyen bankaları, ticaret kurallarını ve iktisadi işleyişi sorgulayan kaç tane köşe yazısı veya kitap okuduğumuzu hiç merak ettik mi?

Veya takva sahibi insanların, gözlerini ve kalplerini haramdan korumak isteyen Müslümanların, rahatça dışarıya çıkamayacakları kadar zıvanadan çıkmış sokakları… Dindar insanlara hayatlarını zindan eden semavi ahlâk karşıtlarının dillerindeki özgürlük türkülerini ne kadar çokça duyuyoruz, değil mi? Ya fıtratı benimseyenlerin hürriyetleri… Bize hakemlik edecek bilirkişi heyetleri nerede... Özgürlüklerimizin sınırlarını belirtsinler… Peki, dini her türlü siyasi ve ticari menfaatlerine alet eden idarecilerimizin büründükleri korku örtülerine ne dersiniz…

Din adına siyaset yapanlar, hayatı Kemalizm ilkeleri üzerine dizayn ettiklerini itiraftan çekinmiyorlar. Kullandıkları semboller, üsluplar ve kostümler onları dinin ve mukaddesatın bekçileri olarak topluma tedai ettirdiğinden, Müslüman milletimizin refleksleri de hipnoza uğramış durumda. 1980’lerin öncesindeki dinî hayatlarını koruma refleksleri adeta felç olmuş gibi. İktidarın dindar görünen medyasındaki tatil, turizm, dinlenme ile eğlenme davet reklam ve haberlerini tahlil ettiğinizde, kendinizi Bolşevik Sovyetlerin rejiminde hissedebilirsiniz. Kadın-erkeğin iç içe olduğu hamamlar, havuzlar veya plajların reklamlarını görmemezlikten mi geleceğiz, hayır… İcraatın başındakilerin, dünde bu hayatları tenkit edenler olduğunu da bir tarafa not edelim. Yani kırk küsur sene önce, sefahati demokratlıkla özdeşleştirme ile onları zalimce tenkit edenlerin idare ettiği bir Türkiye’de; sahillerimizi Aspendos’u, Hint Okyanusu’ndaki cazip adaları, Pompei’yi ve daha nice sahil beldelerini alabora eden musibetlere davetiye çıkarır hale getirirken; dünyanın en çok turist çeken ülkesi olarak övünmüyorlar mı?

Her hangi bir İslâm beldesinden Türkiye’ye geçmişten veya günümüzden seyahat edecek bir dindarın; Türkiye Müslümanlıktan çıkmış diyebileceği bir hayatı, kimlerin bize dayattığını hiç düşündük mü? Dünya idaresinin iplerini kısmen ve Türkiye’yi bitamamiha ele geçirdikten sonra, dindarları siyaset vitrinine koyanların bu dehşetli “dini hayat” düşmanlığını bilmek için okumak, düşünmek ve diğer dindarlarla muhavere içinde olmak, hayati bir zaruret olduğu kanaatindeyiz. Mademki dindarlarımız da haramlarla çevrili bu hayatın cazibesine kapılmışlar. Tüccarlarımız faiz ile çalışırlarken, dişinden tırnağından arttırdığı üç-beş kuruş ile gayr-ı Müslimlerle aynı sahillerde tatile gitmeyi kanıksamışlar. Hayâ ve iffetin, dehşetli günahların dev dalgaları arasında boğuldukları sahillerde, haşemalarıyla teselli bulan hatırı sayılır çokluktaki Müslümanlarımızın yaşadığı bir Türkiye’de hayata dair yazmada, bu kadar zorlanacağımı nereden bilirdim ki… Yazmamak çıkar yol mudur? Hayır… Musibetlerin gelmemesi için, sosyal hayatımızın nefes alabileceği menfezlere şiddetle ihtiyaç var. Yoksa dâhili inkılabın çıkaracağı zelzele şedit olmaz mı?

Bu ülkede, ben Müslümanım diyen insanların bir karara varmaları gerekiyor. Toplumdaki sosyal hayatta kimin ilke ve kaideleri geçerli olacak… Fıtrata uygun ve insaniyete yakışan İslâmî ilke ve temel paradigmalar mı, yoksa ahir zaman şerirlerinin insaniyeti ve fıtratı tahrip için kapitalin de yardımıyla ülkemizin insanına dikte etmeye çalıştığı bid’atlar mı?

Okunma Sayısı: 1725
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    19.7.2022 23:02:17

    Allah razı olsun, çok derin mânâlı bir yazı.

  • Mustafa coban

    19.7.2022 00:25:10

    Alan memnun Satan memnun.idareci günü kurtariyor.vatandaşta günü kurtarma telaşinda.nasil yaşarsaniz öyle idare edilirsinizi gibi birşey

  • Zübeyir

    18.7.2022 21:52:12

    Allah razı olsun Şükrü Abi. Sefahet, iffetsizlik bu kadar ucuz olmamalı; bu kadar kolay alıcı bulmamalıydı Müslüman mahallesinde. Feya lil acep..

  • Alpaslan Öztoprak

    18.7.2022 15:17:31

    Hocam eline sağlık Öyle bir zamandayız ki aile içinde bile değişik arzu ve istekleri doğru ve uygun bir şekilde yönetemez hale geldik...kırılmasın, kopmasın, küsmesi ler diyerek tavizler vermeye başladık ve kaybettik.... Cenabı Allah cemaatimizin değerini bilenlerden eylesin Bizleri ve ailemizi bu kale içinde kurusun...... Nasıl yaşarsanız öyle yonetilirsiniz.....çok doğru

  • Hüseyin T

    18.7.2022 13:02:33

    Ademoğlu canlılar içinde en çok yanıltan, aldanan ve aldatan bir varlık olarak şeytanî ve melekî bütün vasıfları üzerinde taşıyan ne ne zaman ve ne yana evrileceği kestirilemeyen bir varlıktır.. değişken hormonlara maddi tasavvurlara hedonist hazlara öngörülümeyen bir yapıya sahiptir.Son kertede davranışlarını belirleyen inançları değil çıkarlarıdır.. Halkı müslüman olan ülkelerde, farklı toplum kesimleri ellerine imkan ve güç geçtiğinde, ritüeller dışında yaşama biçimleri, hayalleri ve gelecekle ilgili tasavvurları birbirlerine oldukça benzer ..

  • Muhammet

    18.7.2022 12:43:36

    olayın en acıklı tarafı ise, Müslümanlığa yapılan bütün ihanetin dindar geçinen hükümetin şemsiyesi altında yapılıyor olması. CHP bunun yarısını yapsaydı, millet sokak ve meydanlarla onları kovalardı. Fakat adam Allah diyor, Peygamber diyor, bayrak diyor ve Kur'an okuyarak sefih h dinsizlere meydan açıyor. Sefihleri de kanunun koruması altına almış. Çok garip ve acı.

  • Ahmet

    18.7.2022 12:38:12

    Hayatı sorgulamak elbette kolay bir mesele değil. İman ile küfrün savaş alanına rasgele çıkılmaz. Tedbirli olmak lazım.

  • Mehmet Rauf

    18.7.2022 12:21:14

    Güzel tesbitler olmuş elinize sağlık Hocam

  • Nisan

    18.7.2022 12:07:34

    Kalbimizde hissettiğimiz acıya tercüman olmuş yazınız. Şuan, aslında, tüm muhafazakar âlim ve bilirkişilerin söylemesi gerekeni söylüyorsunuz. Tam bir ahirzaman fitne dönemindeyiz. Bastığımız her adımda yol içine çöküyor. En büyük sığınağımız olan muhafazakar aile ortamında kalıp, çıkmayası geliyor insanın. Bid'atlar sarmış heryeri. Sabredip, bu yaşadıklarımızı menfi ibadet sayarak, en çekirdek imanı korumak için azami tedbir alma zamanı geldi. Tıpkı bir büyük felaket öncesinde evlerimize stok yapar gibi imani bahisleri okumalıyız.

  • Nura

    18.7.2022 11:25:40

    Ellerinize sağlık hocam.... Devamını bekliyoruz.

  • Haşim Özkan

    18.7.2022 08:55:54

    Ashab-ı kef gibi mağaralarımıza(dersanelerimize)çekilelim.Ahirzamanın fitne ve fesadından muhafaza olmak için Rabbimize dığınalım.Vesselam.Aziz dostum.

  • Ahmet

    18.7.2022 06:44:21

    Allah bizi vitrin aldatmacasından korusun… Amin…

  • Cevad

    18.7.2022 06:29:23

    12Eylül milletimizin bahsettiğiniz hali, ateşe konulan sudaki kurbağaya mı benziyor, sanki...

  • S.topuz

    18.7.2022 03:37:34

    "ÜMITVAR olunuz! Şu İSTİKBAL İNKILÂBATI İÇINDE EN YÜKSEK GÜR SADA, İSLÂMIN  SADASI OLACAKTIR " müjdeleri internet ve gazete saifelerinde, bilhassa Yeni Asya Gazetesi ve Euro Nur sayfalarında insanların İHTİDA ederek İSLAMLA MÜŞERREF Olanların hayat hikayeleri ve maceralarıyla dolu.Bir "Tık"da bir kısmını görebilir ve okuyabilirsiniz. Bizler İMANIN ve  MüSLÜMAN olmanın ne kadar büyük bir Nİ'MET ve kıymetli olduğunu İSLAM toplumu ve ailesinde yaşadığımız için, fazla hissedemiyoruz. Aynen SUYUN BALIKlar için çok kıymetli olduğunu, balıkların sudan çıkınca anlaması gibi yani. "Kainatta en yüksek HAKİKAT İMANDIR,imandan sonra NAMAZDIR! NAMAZ kılmayan HAİNDİR! Hainin HÜKMÜ Merduddur"(Bediüzzaman). "Allah c.c NURUNUTAMAMLAYACAKTIR, KAFİRLER HOŞLANMASA DA". Sübhanallahi ve bi hamdihi, esteğfirullahel Azıym.

  • S.topuz

    18.7.2022 03:33:30

    Bunun sebepleri çok başka ve çok haince. Nedemişti Ingilizlerin Müstemlekat Nazırı Gladston? "İngiliz Müstemlekât Nâzırı'nın İngiliz Meclis-i Meb'usanında elinde Kur'anı göstererek: "Bu Kur'an, müslümanların elinde kaldıkça biz onlara hakikî hâkim olamayız. Ya Kur'anı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur'andan soğutmalıyız." sözü üzerine, ruhunda bir feveran ve nihayetsiz bir gayret uyanır. Kur'anın bir mu'cize olduğunu isbat ederek her tarafa neşretmek ve kâfirleri tam susturmak ister; buna kat'î karar verir." Tarihçe-i Hayat - 51 İste asıl mesele burada yatmakta. O haince ve sinsice pilanların neticesi, bizlerin kalp ve kalıplarımızı ve sosyal hayatımızı ne hale getidiklerinin bariz bir ifadesi ve misali. Inşaallah KUR'ANIN Elmas Kılıncı Risale- i NURLAR yardımıyla üzerimizdeki bu uğursuz sihir ve etkilerden en kısa zamanda kurtuluruzda, kablerimizin Pası ve KATILIĞI da izale olur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı