İrfan Çiftçi: “Şu hadisin izahını yapar mısınız: “Her ne kadar müftüler sana fetva verse de, sen yine kalbine danış.”1
Kalbine Sor
Bu hadiste bir ölçü var. Fakat bu ölçü, bir meseleyi bilen bir âlime sorduktan ve cevabını aldıktan sonra, “Yok, bu kafama yatmadı. Ben yine bildiğim gibi yapayım” demek değildir. Fakat bir meselede iki fetva varsa, senin kalbinde de iman varsa, ikisini de imanınla tartarsın, ölçersin, biçersin. Vicdanın hangisini uygun bulursa, onunla amel edersin, demektir.
Vabısa hazretleri der ki: Peygamber Efendimiz (asm) bana: “Bana iyilik ve kötülük hakkında soruyorsun, ha!” dedi, ben de, “Evet!” dedim. Parmaklarını birleştirip göğsüme art arda dokunarak buyurdu ki:
“Ey Vabısa! Kalbine sor! İyilik, kalbinin tatmin olduğu ve huzur bulduğu şeydir. Kötülük de kalbini huzursuz eden, nefsini tırmalayan ve sana gelgitler yaşatan şeydir. İnsanlar sana fetva verseler de, sana fetva verseler de...”2
Benzer rivayet Müslüm’de de vardır: “İyilik, güzel ahlâktır. Kötülük ise, kalbinde bir ukde bırakan ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.”3
Benzer bir hadis de şudur: “Sana şüphe veren şeyi bırak. Şüphe vermeyen şeyi yap. Doğru şey içine huzur verir, doğru olmayan ise sende şüpheye sebep olur.”4
Mobese Kamerası Gibi
Cenab-ı Allah ruhumuzun derinliklerine bir denetim mekanizması yerleştirmiştir. Biz bu mekanizma ile yaşarız. Bu mekanizma bizi hayat boyu denetler durur. Hayatta hata yapmamayı, hata yaptığımızda itiraf etmeyi, hatadan dönmeyi, hatadan sonra özür dilemeyi, iyi iş yapmayı, salih amel işlemeyi hep bu mekanizmanın kontrolüne borçluyuz. Bu mekanizma mahşer adına bizi sorgular. Mahşere varmadan, mahşere layık amel işlememiz için bizi icbar eder.
İman ve itikad değerlerimiz bu mekanizma ile örtüşüktür. Bu mekanizmaya, Allah’ın uhdemize koyduğu Mobese kamerası diyebiliriz. Büyük küçük ayırt etmeksizin, her amelimize bakan iki göz gibidir. Bu gözlerden bir amel kaçırmamız mümkün değildir. Bu mekanizma herkeste vardır.
Bu mekanizma, batıl inançları ve batıl davranışları doğrulamaz. Batıl inançlar bu mekanizmayı örter ve köreltir.
Doğru itikatları ise bu mekanizma doğrular. Mesela Allah’a iman ve ahirete iman bu mekanizmanın doğruladığı en başta iman esaslarıdır. Amelimizden Allah’ın razı olup olmadığı bu mekanizmanın en ağır sorusudur. Allah’ın razı olmadığı bir amel yapın; ilk tokadı bu mekanizmadan yersiniz. Allah’ın razı olduğu bir amel yaparsanız, ilk aferini bu mekanizma verir.
Bu mekanizmanın adı, Bediüzzaman’ın “latife-i Rabbaniye” dediği vicdandır.
O Sultanına İtaat Et
Bediüzzaman latife-i Rabbaniye’nin mahiyetimizdeki yerini şöyle bildiriyor:
“Sen kendi mahiyetine bak ki: Senin lâtifelerin içinde öyle bir lâtife var ki, ebedden ve Ebedî Zattan başkasına razı olamaz. Ondan başkasına teveccüh edemiyor. Mâsivâsına tenezzül etmez. Bütün dünyayı ona versen, o fıtrî ihtiyacı tatmin edemez. O şey ise, senin duygularının ve lâtifelerinin sultanıdır. Fâtır-ı Hakîmin emrine mutî olan o sultanına itaat et, kurtul.”5
Dipnotlar:
1- Buharî
2- Müsned, 4/228; Darimî, Büyu, 2; Süyutî, Cami’üs-Sağir, 1/40
3- Müslim, No: 2533
4- Tirmizî, Kıyamet, 60
5- Lem’alar, s. 207