"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Filistin Devleti!

Suna DURMAZ
21 Eylül 2011, Çarşamba
“Filistin halkı, kendilerinden onlarca yıllardır esirgenen özgürlük ve saygınlığa kavuşmayı arzuluyor. İsrail halkı da uzun vadede güvenliğinin sağlanmasını istiyor. Ancak, uyuşmazlık giderilmedikçe iki taraf da söz konusu arzularına ulaşayamacaklar....” Ban Ki-moon, Şubat 2007

Sokakta karşınıza çıkan insanlara “Modern zamanların en çok acı çeken milleti kim” diye soracak olursanız, eminim  “Filistin Halkı” cevabını alırsınız. Peki, “Vatanları olduğu halde, yabancı diyarlara sığınma zorunda kalan Birleşmiş Milletlerde kayıtlı 4.5 milyon mülteci millet kim?” diye soracak olursanız “Filistin halkı” cevabını alırsınız.                                                                                                          Ve yine “Dünya gündemini en çok meşgûl eden mesele hangisi?” diye soracak olursanız “Filistin meselesi” cevabını alırsınız.
Evet, her fırsatta insan hakları savunuculuğu yaptığını iddia eden gaddar Batı, 63 yıl önce Filistin halkının topraklarını çalıp kendi gayri meşrû evlâdı olan İsrail’e verdi. Ellem edip kullem etti, bu gaddarlığa bir de “BM 181 no’lu taksim kararı” diye resmî kisve giydirdi.                                                                                                                        BM Genel Kurulu 29 Ekim 1947’de almış olduğu bir kararla Filistin topraklarını Araplar ve Yahudiler arasında böldü. 13 aleyhde, 10 çekimser, 33 lehde kullanılan oyla alınan 181 no’lu karara göre, Filistin topraklarının % 44 Filistinlilerin % 56 da Yahudilerin olacaktı. Karar, en geç 1 Ocak 1948’e kadar Arap ve Yahudi Devletlerinin kurulmasını, Filistin’in sekiz parçaya bölünerek üç parça Arap Devleti’ne, üç parça Yahudi Devleti’ne tahsis edilerek Yahudi bölgesinin içindeki Yafa kentinde bir Arap yerleşim bölgesi oluşturulmasını ve Kudüs’ün Birleşmiş Milletler Vesayet Konseyi tarafından uluslar arası bir yönetim biçimi ile idare edilmesini de ön görüyordu.                                                                                          
Bu karara “Ölürüz de topraklarımızı vermeyiz” diye isyan eden Araplar, Yahudilere karşı harp ilân ettiler. Ne acıdır ki, Mısır, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan askerlerinden oluşturulan Arap ordusu, 1. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Ordularında görev yapmış olan savaş tecrübeli Yahudier karşısında mağlup oldular. Neticede, tarihe 1948 Arap-İsrail savaşı olarak geçen bu harp sebebiyle 1 milyona yakın Filistinli öz yurtlarından oldular.
Dünya barışını koruma maksatlı olarak 24 Ekim 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler, bir milletin toprağını alarak bir başka millete vermekle insanlık tarihine kara leke olarak geçecek olan büyük bir zulme imza atmıştı ne yazık ki.
60 yıldır Ortadoğu’da yaşanan trajedinin müsebbibi olarak gördüğümüz B.M Genel Kurulu, 11 Aralık 1948’deki üçüncü olağan oturumunda ise, yapmış olduğu hatayı birazcık olsun düzeltmeye kalkarak almış olduğu 194 (III) sayılı kararı ile Filistin sorununun çözüm yollarını belirledi.                                                                                                              
Ve, Kont Folk Bernadotte’yi BM Filistin Özel Temsilcisi olarak atayıp kendisinden Filistin raporu hazırlamasını istedi. 
Filistin’de yapmış oduğu incelemeler esnasında, siyonistlerin Arap köy ve kasabalarına baskınlar yaparak suçsuz insanları acımasızca katlettiğine şahid olan Kont Bernadotte, Birleşmiş Milletlere sunduğu raporunda “Göçmen Yahudiler Filistin’e akın eder ve üstelik, asırlardır bu topraklara kök salmış Arap mültecilerin yerini alma tehdidinde bulunurlarken, çatışmanın bu masum kurbanlarının kendi yuvalarına dönmelerini engellemek, en basit ilkeleri bile ayaklar altına almak olacaktır” diyerek mülteci sorunu çözümü için şu iki maddenin hayata geçirilmesini teklif etti:
1: Evlerine geri dönmeyi ve komşularıyla (Yahudilerle) huzur içinde yaşamayı arzulayan mültecilerin mümkün olan en yakın zamanda bu arzularını gerçekleştirmelerine izin verilmeli.
2: Geri dönmemeye karar verenlerin arazileri için tazminat ödenmeli.
1948 harbinde Arap ordularını yenerek askeri üstünlük sağlamış olan İsrail, BM Genel Kurulunun almış olduğu bu siyasî karara da kulak tıkayıp Filistinli mültecilerin vatanlarına geri dönmelerine izin vermediği gibi, sonraki yıllarda yayılmacılığını daha da arttırarak Filistin’in coğrafî ve demografik yapısını değiştirdi.
İsrail’in bu vurdumduymazlığına rağmen, BM 11 Mayıs 1949’da İsrail’i tam üyeliğe kabul etti. Üyeliği kabul edilen İsrail, Birleşmiş Milletlerin 181 (II) ve 194 (III) sayılı kararlarını uygulayacağına dair söz verdi; ancak bu söz şimdiye kadar kâğıt üzerinde kaldı.
BM Genel Kurulu’nun almış olduğu karar şu cümleleri içeriyordu:
İsrail’in Birleşmiş Milletler’e üye olmak istediğine dair Güvenlik Konseyi raporunu almış bulunarak,
“Güvenlik Konseyi’nin İsrail’in barış-sever bir devlet olduğu ve Antlaşma’da sözü geçen yükümlülükleri yerine getirmede istekli olduğu yönündeki kararlarını dikkate alarak,
“Güvenlik Konseyi’nin Genel Kurul’a İsrail’in üyeliğini kabul etmesini tavsiye ettiğini göz önünde bulundurarak,
“Buna ilâveten, İsrail Devleti’nin Birleşmiş Milletler Antlaşmasındaki yükümlülüklerini kayıtsız şartsız kabul ettiğine dair bildirisi ve Birleşmiş Milletler üyesi olduğu günden itibaren bu yükümlülüklere riayet edeceğini taahhüt edişinin de altını çizerek,
“29 Kasım 1947 ve 11 Aralık 1948 kararlarına istinaden ve Geçici Politik Komite’ye İsrail Hükümeti temsilcisi tarafından yapılan adı geçen kararların uygulanması konusundaki bildiri ve açıklamaları göz önünde bulundurarak,
“Genel Kurul, “Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 4 numaralı benti ve Genel Kurul tüzüğünün 125 sayılı maddesine istinaden,“1) İsrail’in, Antlaşmada sözü geçen yükümlülükleri kabul eden ve bu yükümlülükleri uygulayabilecek istekli barış-sever bir devlet olduğuna karar verir;“2. İsrail’i Birleşmiş Milletler Üyeliği’ne kabul eder. (1)
Kaynak
(1) (http://www.unicankara.org.tr/filistin/2.html)

***
60 yıldır yaşadıkları trajedinin bitmesini arzulayan Filistinliler, önümüzdeki günlerde tam üyelik için Birleşmiş Milletlere müracaat edecekler. Başta Hamas lideri İsmail Heniyye olmak üzere bir çok Filistinli bu girişimi “Vakit kaybı; siyasî macera veya 1948’de kaybedilen Filistin topraklarından vazgeçmek” gibi görseler de, Filistin yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, bu sözlere aldırmadan, Filistin’in 194. üye olarak tanınması için büyük bir ihtimale 23 Eylül’de BM Genel  Sekreteri Ban Ki-moon’a teklif sunacak.
BM tam üyelik başvurusu prosedürüne göre, Ban Ki-moon teklifi önce BM Güvenlik Konseyine sunacak. Güvenlik Konseyi’nin tam üyelik için acele karar alması söz konusu değil. Kararın çıkması için bir hafta bekleneceği gibi, iki-üç ay gibi uzun bir süre de beklenebilecek. Güvenlik Konseyinden olumlu karar çıkmazsa, ki çok büyük bir ihtimaller Filistinlilerin tam üyelik teklifi Amerikan vetosuyla karşılacak. Zira, 50 yıldır BM Güvenlik Konseyinin almış olduğu İsrail aleyhdarı tüm kararları veto eden Amerika, aylardır “ Filistinlilerin sunacağı teklifi veto edeceğim” diye bas bas bağırıyor! Teklifin Amerikan vetosuyla karşılaşması durumda, Filistinliler BM Genel Kuruluna başvuracaklar. Genel kurulda ise, Filistin’in Vatikan gibi BM’e tam üye olmayan devlet statüsü alması söz konusu. Böyle bir karar çıkması için, şu ana kadar Çin ve Rusya dahil 130 devletin desteği sağlanmış durumda.
Filistin, BM de temsilciliği olmayan devlet statüsü ile FAO, UNICEF, Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi BM yan kuruluşlarında temsil edilme hakkına sahip olacak. Filistin’in tam üyeliğine şiddetle karşı çıkan İsrail ve Amerika, “temsilciliği olmayan devlet” statüsüne de karşı çıkıyorlar.  Çünkü,  Filistin’in Uluslararası Ceza Mahkemesi üyeliği, İsrail’in komuta kademesini  sıkıntıya sokup yurtdışına çıkışlarını riskli hale getirebilecek. Özellikle de Gazze Harbinden mesul olanları...

 

Okunma Sayısı: 1333
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı