Bediüzzaman Said Nursî, 20. yüzyılın başında Osmanlı toplumunun gidişâtını ve vereceği meyveleri görmüş, bu konuda toplumu uyarıcı eserler kaleme almıştır. Kadın konusu da bunlardan biridir.
Onun asrın ihtiyaçlarına göre Kur’ân ve Sünnet çerçevesi içinde yorumladığı kadına bakış açısını Risâle-i Nur Külliyatı’nın muhtelif eserlerinde, özellikle Lemeât’ta, 25. Söz’de ve Tesettür Risalesi’nin de yer aldığı Hanımlar Rehberi’nde görmek mümkündür.
Ülkenin içinden geçtiği farklı dönemlerde (Osmanlı, Cumhuriyet, tek parti, çok partili hayat) yazılmış da olsalar, bu eserlerin hepsinde hiçbir kırılma olmaksızın istikrarlı bir çizgi söz konusudur:
* Kadın şefkat kahramanıdır.
* Mimsiz medeniyet hürmetsiz ve şefkatsiz bir şekilde onu yuvasından uzaklaştırarak metâ olarak kullanmaktadır.
* Kur’ân medeniyeti ise rahmeten kadını yuvasına, fıtrî özelliklerine dâvet eder. Kadının mutluluğu terbiye-i Kur’âniyededir.
* Kadınlar, Risâle-i Nur’un esaslarından biri şefkat olduğundan telif edilen bu imanî eserlerle erkeklerden ziyade ciddî ilgilenirler.
* Bediüzzaman Hazretleri hadislerden çıkardığı işaretlerle, âhirzamanda kadınlardaki ihlâslı şefkat kahramanlığı inkişaf ederse, toplum hayatında önemli iman hizmetlerini gerçekleştireceklerini bir müjde olarak ifade eder.
EĞİTİM SEFERBERLİĞİ
Gerçekten de kadınlar yazılan Nur Risaleleri’ni sahiplenirler. Bütün Anadolu’da adeta bir eğitim seferberliği başlar. Okuma yazma bilen kadınlar elleriyle yazarak, bilmeyenler eserleri yazan eşlerine büyük destekler vererek bu eğitim seferberliğine girişirler. Gerektiğinde erkeklerin ev geçindirme vazifesini üzerlerine alıp tarlalarda çalışır, sırtlarında odun taşırlar. Bir karşılık beklemeksizin gönüllü yaparlar bunları. Zira fark etmişlerdir ki, yaşarken ve ölüm ötesinde huzurun anahtarı bu eserlerdedir.
Bir iman inkılâbı gerçekleştiren bu neşir hizmeti sırasında şefkat kahramanı hanımların yaptıkları fedakârlıklar Külliyatın Lâhikalar kısmında müşahhas örneklerle geçer satır aralarında. Söz gelimi Kastamonulu hanımlar bu eserleri fark ettiklerinde kendi aralarında bir araya gelerek mütalâa ederler ve el yazılarıyla çoğaltırlar. En kıymetli giysileri olan kadifeli sırma işlemeli gelinliklerini de keserek bu eserlere şık ciltler oluştururlar.
HÜLÂSA
Kadın ve aile konusunun alabildiğine suistimal edildiği yaşadığımız şu günlerde yine yeniden bir okuma seferberliğini kendi dünyamızda başlatıp, iç âlemimizi donatmamız gerekiyor.
Hassaten Risale-i Nur’da kadın konusunu kendi aramızdaki sohbetlerde incelemeli, fikir alış verişi yapmalı, genç kardeşlerimizin yaşadıkları problemlere çözüm yollarını hep birlikte aramalıyız.
Ahir zamanın çok şiddetli manevî fırtınalarından başka nasıl kurtulabiliriz ki?