“Bu zamanda Nurlar’la hizmet-i imaniye her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celbetmekle olur.” (Bediüzzaman Said Nursî)
Son dönemde gazetemizin sayfalarında sıkça Risale-i Nur’da yer alan bu vecize ile zinetlenmiş tebrik ilânlarını görüyoruz. Dile kolay Bab-ı Ali ile başlayıp Bab-ı Telli (İkitelli) ile devam eden elli yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Önümüzdeki Şubat ayında neşriyatımız ve gazetemiz 50. yılını kutlayacak.
Kutlama programları çerçevesinde yapılan hazırlıklarda 50 yıllık arşiv de genç kardeşlerimizden oluşan bir ekip tarafından taranıyor. Genç Şefkat Kahramanları olan ablaları kızımıza da gazete arşivinde belli bir dönemi taraması için vazife vermişler. Okul dersleri bittiğinde bilgisayarını açıp arşivi incelerken bazı haberleri kimi zaman gülerek, kimi zaman hayretle tefekkür ediyor.
Kilit noktada yer alan bir coğrafyanın insanları olarak ülkemizin son elli yılında nasıl da derin imtihanlardan geçtiğimizi bu arşivlerden rahatlıkla görmeniz mümkün. Bediüzzaman Hazretleri’nin “Nur’un komutanı” ifadesiyle tanımladığı Zübeyir Gündüzalp’in gazete hizmetlerinin başına geçirdiği Mehmet Kutlular Ağabey talebimiz üzerine biz hanımlara yaptığı sohbetlerde “Bu ülkede her ihtilâl dindarlara özellikle de Nurcular’a yapılmıştır” mealindeki tesbitini sıklıkla ifade ederdi. İçinde bulunduğumuz süreç tam da Kutlular Ağabeyin bu tesbitini doğrular nitelikte.
Elimizden gelen ve becerebildiğimizce yapma gayretinde olduğumuz tek şey yazımızın baş tarafında yer alan Bediüzzaman Hazretleri’nin belirttiği “ilânat ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatini iman hakikatlerine çekmek.” Neşriyat ve gazete hizmetleri bu açıdan önemli bir yere sahip.
Bu vazifeyi yapan herkesin zaman zaman yaşadığı ilginç olaylar vardır. Bunlardan birini de geçenlerde ben yaşadım:
İBRETLİ BİR TABLO
Şehirdışı ziyaretindeydik. Risale-i Nur dersi akabinde hanımlarla yaptığımız sohbette bir kardeşimiz ana baba hakkına riayet etmeye çok özen gösterdiklerini belirterek “Kayınpederim seksenli yaşlarında. Yıllardır Risale-i Nur okur. Nur sohbetlerini aksatmaz. Gelgelelim son yaşadığımız malûm olaylardan sonra sohbetlere devam etmesine rağmen cami cemaati hariç bütün cemaatlere menfi tavır aldı. Eşimle bu konuda çok tartışıyorlar. Hürmetimiz sonsuz ancak o da bu konuda geri adım atmıyor. Duâ ediyoruz...” diye çaresizliğini paylaştı bizlerle. Teselli edip “Hürmetsizlik etmeyip duâya devam edelim” dedik arkadaşlarla.
Tevafuk bu ya ertesi gün o kardeşimizin neşriyat hizmetleriyle ilgilenen eşi ulaşım noktasında biz hanımlara yardımcı oldu. Babasından bahsederken keyifle gülerek şöyle dedi: “Size ibretli bir şey anlatayım mı? Akşam sizin imzalanacak kitapları dersaneye bıraktıktan sonra bazı kitapları da eve götürdüm. ‘Bak baba Bediüzzaman Hazretleri’nin cemaatlere nasıl bakılması gerektiği fikrini bu küçük kitap çok güzel anlatmış’ deyip Kâzım Beyin yazdığı ‘Cemaatler’ kitabını masanın üzerine bıraktım. Şöyle yan gözle bir baktı kitaba. Uyumaya gittim. Babam okumayı çok sever. Sabah namazına kadar kitabı okuyup bitirmiş. Namazım bittikten sonra babam elinde kitap gözleri yaşlı, ’Oğlum sen dediklerinde haklıymışsın. Boşuna kavga ediyormuşum seninle. Yanlış anlamışım bazı konuları. Bu kitaptan başka varsa bana getir. Param yettiği kadar alıp arkadaşlarıma da hediye edeyim’ dedi. Şaşırdım kaldım. Benim yapamadığımı küçücük bir kitap başardı. Risale-i Nur’un kerameti işte”
Biz hanımlar da sevindik duyduğumuz bu habere. “Akşamki duâmız kabul olmuş” dedik...
HÜLÂSA
Dememiz o ki; yazarı kim olursa olsun Neşriyatımızın damgasını taşıyan her bir kitap, gazetemiz, dergilerimiz, radyomuz “ilânat ve nazar-ı dikkati celbetmek” niyeti ile rıza-i İlâhî için iman hizmetini gerçekleştiriyor.
Nice elli yıllara!