Ayetül Kübra Bediüzzaman’ın 1938 yılında sürgün olarak gönderildiği Kastamonu’da Ramazan ayında Türkçe olarak telif ettiği bir Risaledir.
Çok severek okuduğum risalede bu Ramazan ayında farkettim ki ‘’İki Makam ve İki Bab’’ ifadelerini şimdiye kadar hep karıştırmışım zihnimde. Risalede ‘tanzim üzerine’ fark ettiklerimi dilim döndüğünce yazıya aktarmaya çalışayım.
Ayetü’l- Kübra Risalesi bir “Mühim bir ihtar ve ifade-i meram” ile başlar. Bir “Mukaddime” ve “İki Makam” şeklinde yazılmıştır. “Mukaddime” kısmı “dört mesele-i mühimme”den oluşur.
Ayetü’l Kübra’nın “Birinci Makamı” Arapça tefsirdir. “İkinci Makam” ise ‘Birinci Makam’ın bürhanlarının tercüme ve mealidir. ‘İki Bab’ dan oluşur. (Birinci ve İkinci Bab detayını başka bir yazımızda tahlil edelim. Şimdilik sadece Risalenin ‘genel tanzimi’ üzerinde duralım. Yazıyı okurken önünüzde 29. Lema ve 7. Şua Risaleleri açık olursa takip ettiğinizde Bediüzzaman’ın ince tanzimi daha iyi anlaşılacaktır.)
BİRİNCİ MAKAM- İKİNCİ MAKAM
Ayetül Kübranın ‘Birinci Makam’ı Arabi 29. Lema ‘İkinci Makam’ı ise Yedinci Şua’dır.
Bediüzzaman bunun izahını Yedinci Şua’nın giriş bölümlerine şöyle izah eder: ‘’’Birinci Makam’ baştan başa Arabi olduğundan içinden çıkarıldı, müstakil yazıldı’’
‘’Kainattan Halık’ını soran bir seyyahın müşahedatıdır’’ cümlesi ile başlayan Ayetül Kübra Risalesi aslında Risalenin ‘ikinci Makam’ıdır.
TEFEKKÜRNAME - 29. LEM’A
29. Lem’a ‘’İmana medar ali bir tefekkürname, tevhide dair yüksek bir marifetname’’ cümleleriyle takdim edilir. Hz. Ali’nin (ra) bu Lem’aya bir yönüyle ‘Ayetül Kübra’ adını vermesi onun kıymetini gösterir. Eserin ‘Giriş’ bölümünde ‘Namaz tesbihatında kalbe gelmiş, çok risaleleri netice vermiş, otuz sene aklın ve fikrin gıda ve ilacı olmuş bir marifetnamedir’ cümlesi bu açıdan dikkat çekicidir. Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahuekber, Lailaheillallah kudsi kelimelerinin açıklamaları yapılır. Hz. Hızır’ın (as) virdi geniş olarak açıklanır.
HİZBÜL EKBER VE AYETÜL KÜBRA
Hizbi Ekber Ayetül Kübranın hülasasıdır. Bunların da hülasası ‘’Hülasatül hülasa’’ olarak Cevşen’in son kısmında yer almıştır. Bediüzzaman belli zamanlarda okunmasını tavsiye etmiştir: “Sizlere evvelce yetü’l-Kübrâ’nın Birinci Makamının hülâsası namıyla gönderdiğim parça, o Hizbin esasıdır. İhtiyarsız, o esasa küçük fıkralar ve bazı kayıtlar ilave edildiği vakit, birden başka bir şekil aldı; inkişaf ve inbisat ederek yetü’l-Kübrâ’nın misal-i müsağğarı gibi şehadet-i tevhidiyesi parladı; manaları ziyalandı, ruhuma, kalbime, fikrime büyük bir inşirah vermeye başladı. Ben de en yorgunluk ve usanç zamanımda onu mütefekkirâne okudum, büyük zevk ve şevk hissettim.” (Kastamonu Lahikası)
HÜLASA
Bu eşsiz Ramazan günlerinde çok kıymettar Ayetül Kübra Risalesini A’dan Z’ye tefekkür edip gözden geçirmeye gayret edelim.