"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsan hamdederken şikâyet eder mi?

Yasemin YAŞAR
18 Nisan 2020, Cumartesi
Hamdetmek, şükretmek, minnet etmek, takdir etmek, medhüsena etmek gibi kavramlar çoğu zaman birbiri yerine kullanılagelmiştir.

Lâkin aralarında nüans farklarının olduğu bir gerçektir. Şükretmek daha çok “kendim merkezli” nimetler için kullanılan bir kavram iken, hamdetmek kendisine ulaşan ve ulaşmayan bütün nimetler için kullanılan bir duâdır. Yani, hamdin içinde ciddî bir tefekkür, şuur ve ilim vardır. İnsan hamdederken, yarattığı bütün mahlûkatı nimetlendiren bir Yaratıcının varlığını bilir ve öyle hamdeder.

Hamd içinde şükür olmakla beraber medih, minnet, övgü, methüsena taktir duygularını da barındıran daha şumüllü bir kavramdır.

Hamd etmek, kalbin derinliklerinden minnettar olmak demektir. Yoksa Elhamdülillah diyerek şikâyet etmek, şükürsüzlük etmek de vakidir. Nasılsınız diye sorana önce Elhamdülillah deyip sonrasında, ama diyerek şikâyetleri sıralamak veya önce şikâyet edip sonra yine de Elhamdülillah demek değildir.

Elhamdülillah yanlış giden pek çok şeye rağmen doğru gideni veya elinde olanı görebilmektir. Yani Elhamdülillah insanı, pozitif insandır.

Elhamdülillah aslında farklı bir düşünme mekanizmasıdır. Bu yüzden pek çok kimse hamdedemez. Zira içinde çok ciddî kulluk ve güzel ahlâk hasiyetlerini barındıran bir kavramdır. Yolunda gidenleri görmeyerek, yolunda gitmeyenlere odaklanmak elhamdülillah sistemine uymayan bir yaklaşımdır. Hatta Elhamdülillah öyle bir şuur halidir ki, O Elhamdülillaha da bir Elhamdülillah, ona da Elhamdülillah diyerek kulluğun en nihaî noktası, aczin en zirvesi olan “hiç olmak”, “sıfır olmak”, “zerre olmak”a giden bir silsile, bir seyr-i sülük duâsıdır.

Bu manalarla bakıldığında şükür, hamdin bir alt şubesidir.

Şükür nimete yapılır, hamd ise imansızlık dışında her şeye yapılır.

Burada şöyle bir soru akla gelebilir. ‘Musîbete şükür mü edilir, hamd mi edilir?’

Musîbete sabır içinde şükredilir ki, bu Risale-i Nur’un çok orijinal bir yaklaşımıdır. Yani, içinde bulunduğu musîbete sabretmek, ama daha büyük musîbetlerden koruduğu içinde şükretmek. Risale-i Nur’da öğretilen bu kavram “sabır içinde şükretmek” veya “sabr-ı cemil” aslında “Elhamdülillah” manasının bir terennümü ve yaklaşımından başka bir şey değildir.

Hasılı; hamdetmek, dildeki bir şükürden ziyade arka planda işleyen ciddî bir kulluk anlayışından, tefekkür zenginliğinden ve güzel ahlâktan haber vermektedir.

Makama hamdetmek, âdil olmakla, hakperest olmakla, zulmetmemekle de olur.

İlme hamdetmek, ilmin zekâtını vermek, hakkı hiç çekinmeden söylemek ve ilmiyle amil olmakla olur.

Nimete hamdetmek de, harama helâle dikkat etmek, israf etmemek ve tasaddukta bulunmakla olabilir.

“Hamd, in’am şeceresini, nimet semeresinde gösterir. Ve bu vesileyle zeval-i nimetin tasavvurundan hasıl olan elem zail olur. Çünkü şecerede çok semere vardır, biri giderse ötekisi yerine gelir. Demek hamd ayn-ı lezettir.” 1

Dipnot:

1- Mesnevi-i Nuriye; Habbe

Okunma Sayısı: 3642
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Züleyha

    18.4.2020 00:46:16

    Güzel bir izahtı, Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı