"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasiyi kullanarak demokrasiyi tasfiye!”

Cevher İLHAN
01 Kasım 2025, Cumartesi
VAZİYET

Daha şimdiden bütün kamuoyu araştırmaları ve anketlerde kaybedeceği vakıasına karşı Saray iktidarının siyasî rakiplerini devre dışı bıraktırma, siyasî rekabeti yok etme, güçlü muhalefeti itibarsızlaştırıp etkisizleştirme operasyonları devam ediyor.

Hatta iktidardakilerin siyasî ikballerini garantiye alma kumpasıyla sandığı ortadan kaldırma ya da Kuzey Kore’deki gibi seçimlerin şeklî hale getirilmesinden söz ediliyor. Bu maksatla iktidardakiler değil, bir tek muhalefettekiler soruşturuluyor. Merkezî iktidarın ve iktidar belediyelerinin haklarında tekemmül edilip savcılıklara intikal ettirilmiş yüzlerce yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesad karıştırma dosyasına tek bir soruşturma açılmayıp kayırılırken sadece yerel yönetimler sorgulanıyor.

Bundandır ki seçimlerin, referandumların, “siyasetin aparatı” durumuna düşürülmüş yargı emrivakileriyle iptal edilebildiği, yerlerine yasadışı yeni seçimlerin dayatıldığı bütünüyle hukuk dışılıklar sıradanlaştırılmış.

İktidarın yanlışlarını eleştiren televizyonlara yayın durdurma, ağır para ve karartma cezaları vermekle yetinmeyip sahipleri, genel yayın yönetmenleri sabahın köründe baskınlarla gözaltına alınıyor, günlerce nezârette bekletilip tutuklanmaları yönünde baskılar yapılıyor.  

“Etkin pişmanlık”tan yararlandırılan “itirafçılar”ın ihbarlarıyla, daha tek kelime savunmaları alınmadan, hiçbir yargı kararı olmadan seçilmiş belediye başkanları, siyasetçiler, bürokratlar, gazeteciler; hatta iktidardakilerin bir tweetine gülen emoji kullananlar derdest edilip içeri atılıyor.  

Hukuka darbeyle Türkiye, yolsuzluklarla mücadele”de, hukukun üstünlüğünde, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığında, temel hak ve hürriyetlerde, darbelerin, kargaşanın hüküm sürdüğü Orta Afrika ülkeleri seviyesine düşürülüyor. Bu yüzden Türkiye, “hibrit/melez demokrasi”den “tek adam rejimi otoriterliği”ne düşürülmüş; ifade ve basın hürriyetinde 180 ülke arasında 157. sıraya gerilemiş.

Hâsılı, “otoriter rejim”de “demokrasiyi kullanarak demokrasiyi ortadan kaldırma” çarpık senaryosu sahneleniyor; göz göre göre…

TESBİT

Kimlik bilgilerini çaldırma vahameti!

“Tek kişilik hükûmet”in “otoriter rejim”de “tâlimatlandırdığı yargı” operasyonları, sahte “gizli tanıklar”ın, “etnik pişmanlık”lı “itirafçılar”ın iftiralarıyla tam bir kara propaganda kampanyası yürütülüyor.

Bu konuda, vatandaşların kimlik bilgilerinin satıldığı son ‘casusluk suçlaması’nda da iktidara ve muhalefete farklı biçimde uygulanan ‘ikili yargı’ anlayışı, çifte standartlı çelişkileri bir kez daha gözler önüne seriyor.

Siber güvenlik verileri, biyoteknoloji, sosyal medyada deneyimli bir teknoloji yatırımcısı olarak ABD, İngiltere ve İsrail’de yatırımları bulunan, “İsrail barış inisiyatifi elçisi” olup, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde (IISS) İngiltere üyesi olan, MI6, CIA ve MOSSAD ajanları ve yöneticileriyle bağlantısı olduğu, mevzubahis devletlere casusluk yaptığı belirtilen bir “itirafçı”ya “İngiliz ajanıyım” dedirtip üzerinden “casusluk isnadı”yla uyduruk senaryolar sahneleniyor.

İşte bu durum, daha önce başta MİT’in ve sekiz bakanlıkla bağlı kurumların bütün verilerinin çaldırıldığı, Cumhurbaşkanı ile bütün siyasîlerin, TC numarası, kullandığı ilaçları, tahlilleri, en mahrem sağlık bilgilerinin sızdırılıp “Dark Web”de satıldığı iddialarını sözkonusu ediyor.

Yine “YSK gibi devlet kurumlarının verilerinin de hacklenmesiyle yabancı istihbarat servislerinin vatandaşların her türlü kimlik ve sağlık bilgilerine, verilerine, adreslerine, alışverişlerine ulaşarak bir yerlere ihbarla çeşitli suçlarda kullanması vahametini gündeme getiriyor. (gazeteler, 9.7.24)

Ve bu tesbit, seksen beş milyon vatandaşın kimlik bilgilerinin çalındığı skandalına karşı Saray iktidarının Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’nın, “Bu pandemide sağlık sisteminden bir sızıntıdır, bazı bilgilerin belli şekliyle elde edilmiş olup önlenemediği maalesef doğru” itirafını hatırlatıyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyon Merkezi’nin “85 milyonun değil, ancak bir kısım vatandaşların bilgilerinin çalındığı ve bunun ne kadar olduğunun bilinmediği” açıklaması, kişisel verilerin, mahrem ve özel bilgilerin çalındığı vakıasını teyid ediyor. (gazeteler, 12.9.24)

Belli ki siyasî iktidar, “casusluk soruşturması”yla üstünü örtemediği, suçlularını bulamadığı dönemindeki vatandaşların kimlik bilgi ve verilerinin çalınıp satılması skandalını saptırma peşinde; bunun komplosunu kuruyor; bile bile…

KISACA

“Muhalefete operasyonlarla ayrışma iyice derinleştirildi”

“Kardeşlik hukuku ve duygusu onarılmalıydı. Buna ilişkin etkili, sonuç alıcı tek bir adım bile atılmadı. (…) Orada burada gereksiz yere sloganlar atıldı, televizyonlarda konuşanlar ağızlarının ayarını tutturamadılar; hakaretler, tehditler, şantajlar, ekranlardan halkın üstüne boca edildi. Muhalefete yönelik (…) “mutlak butlan, iptal, tutuklama, kayyım, casusluk, rüşvet” operasyonlarıyla ayrışma iyice derinleştirildi. 30 yıllık hapis cezalarını bitirmiş siyasî mahpuslar, hasta mahpuslar bile cezaevinden çıkamadılar. Kayyım atanmış tek bir belediye bile halka iade edilmedi. Kürt-Türk kardeşliği pekiştirilmeden, üstüne Türk – Türk ayrışması eklendi…”

Selahattin Demirtaş, [email protected], 31.10 2025

Okunma Sayısı: 285
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı