Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Baykal’ın solu, Hayyam’ın yolu



Ankara mezhebinden ve imamından bahsetmiştik. Eksik kaldı, tanıtımını yapamadık. Bunu da bugün ikmal edelim. Hem Gazali hem de rind, melâmet meşrep, boşvermişlik ve bohem hayatı arasında gidip gelen ve onun rakip çizgisinde yer alan ve Gazali’nin hamisi Nizamülmülk’ün ders arkadaşı Ömer Hayyam’ın tanımları üzerinden...

Bu çizgiyi ve felsefî meşrebi Gazali, ‘el Münkizu mine’d dalal’ gibi eserlerinde tam teşhis ediyor. Bu mezhebi Gazali şöyle anlatır: “‘Ben felsefe okudum ve nübüvvetin hakikatini anladım. Bunun neticesi hikmet ve maslahata dayanıyor. İbadetlerden maksat, halkın cahil kısmını zaptetmek, onları birbirlerini öldürmekten, çekişmekten ve nefsanî arzulara dalmaktan alıkoymaktır. Suça karşı eğilimlerini gemlemektir. Ben, cahil halktan birisi değilim ki şer’i hükümlerin altına gireyim. Ben, hekiym/hikmet sahibi kişilerdenim ve hikmete ve illete tabiyim. Hakikati bununla görürüm. Bu hususta taklide ihtiyacım yoktur’ der. Bu, ilahiyatçıların felsefesini okuyanın varacağı son mertebe ve kanaattir. O bunu, İbni Sina, Ebu Nasr el-Farabi’nin kitaplarından devşirmiştir. Bunlar, İslâmı kendileri için süs ve aksesuar yapmışlardır. Çoğu kere onlardan birini, Kur’ân okur, cemaatlere iştirak edip namaz kılar ve dolayısıyla şeriatın bazı aksamını tebcil eder görürsün. Fakat aldanma, bunlar aldatıcı görüntülerdir. Buna rağmen o, şarap içmeyi, kötülüklerin her türlüsünü irtikâp etmeyi terk etmemiştir. Eğer ona:

-Nübüvvet eğer, sahih değilse, niçin namaz kılıyorsun, dense çoğu zaman:

-O, bedenimin idmanı ve sporu, şehir halkının adeti ve geleneği ve malın ve çoluk çocuğun muhafaza altına alınmasının yoludur, der. Bazen de:

-Din hak, nübüvvet doğrudur, diye cevap verir görürsün. Bunun üzerine kendisine, niye şarap içtiği sorulduğunda şöyle der:

-Şarap, düşmanlık ve kin doğurduğu için yasak edilmiştir. Oysa ben hikmetim sayesinde onun kötü illetinden sakınırım ve kendimi korurum. Dinî kayıtlar benim gibi olgun insanlar için değildir. Biz kuralların hikmetine vararak ve illetinden de arınarak bu makamları aştık. Kalanlara selâm olsun. Ve şarabın maksadı sadece zihni açmaktır, diye mukabele ve mütalâa serdeder. İbni Sina bile yazdığı bir ahitnamede: “Allahu Teâlâ’ya ahitlerde ve akitlerde bulunduğunu, şer’i davranışları tazim ve tebcil edeceğini, dinî ve bedenî ibadetlerde kusur etmeyeceğini, şarabı zevk için değil, fakat tedavi maksadıyla ve şifa olsun diye içeceğini yazmıştı” der. Tevilini bulur. İşte bu, onlar arasında imanları olduğunu iddia edenlerin hâlidir (diğerlerini ise hiç karıştırma). Birçoklarını da kendileri gibi aldatmışlardır...”

***

Gazali’nin tasviri karşı cepheyi temsil ettiği için ağır gelebilir ve yalanlanabilir, ama Ömer Hayyam bunları kendi cephesinden de irad etmiş ve söylemiştir. Abdulbaki Gölpınarlı’nın rubaiyat çevirisinden bir misal getirecek olursak kendisini ve rind meşrebini şöyle anlatmıştır: “Bir elimizde mushaf; bir elimizde kadeh. Kimi helâle yönelmedeyiz, kimi harama. Şu ham, şu olgunlaşmamış kubbenin altında ne mutlak kâfiriz biz, ne tam Müslüman...”

Rubai’nin manzum çevirisi de şöyledir:

Bir elde kadeh bir elde Kur’ân

Bir helâldir işimiz bir haram

Şu yarım yamalak dünyada

Ne tam kâfiriz ne tam Müslüman

“Göklerde öküz yıldızı Ülker vardır,

Bir başka öküz de altta derler vardır...

Gerçekleri aklın ile gör etrafta,

Alt üst arasında çok eşekler vardır!..”

Şarap sonsuz hayat kaynağıdır, iç;

Gençlik sevincinin pınarıdır, iç;

Gamı yakar eritir ateş gibi,

Sağlık sularından şifalıdır, iç.

Can bir şaraptır, insan onun destisi;

Beden bir ney gibidir, kan o neyin sesi.

Hayyam, bilir misin nedir bu ölümlü varlık:

Hayâl fenerinde bir ışık pırıltısı.”

Ankara mezhebinin muvafık ve muhalifleri mahut doktrini teşhis ve tanıda birleşiyorlar. Artık tercih size kalmış...

08.02.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.02.2008) - Ankara Mezhebinin imamı!

  (06.02.2008) - Başörtüsü kimin bidatı?

  (05.02.2008) - “İran’ın düşmanlarını temizledik”

  (04.02.2008) - Farsça Nutuk, Fransızca Humeyni

  (03.02.2008) - Ergenekon’un dış yüzü

  (02.02.2008) - Arap Celâl’den, Amerikalı Celâl’e

  (01.02.2008) - Ergenekon’un siyasî dili

  (31.01.2008) - Ergenekon’un manevî zemini

  (30.01.2008) - Kemalizm ve Baascılık

  (29.01.2008) - Yolsuzluk lobisi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri