Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Sami CEBECİ

Risâle-i Nur’da gençlik



Bu dünya memleketine imtihan edilmek üzere gönderilen insanların, hayatlarının en verimli ve güzel yılları şüphesiz gençlik devresidir.

Hayata hayat veren ve anlam kazandıran hakikat imandır. İmansız hayat, cansız ve anlamsızdır. Öyle insanların hayatları ölüden farksızdır. Zira, hayatının sonunu ebediyen yokluk ve hiçlik olarak kabul eden ve ölüm ötesindeki âhiret hayatına inanmayan bir kişinin yaşadığı hayat, onun için bir yüktür. Faydasız eğlencelerle hayatını geçirerek ve zamanını boşa harcayarak ömrünü tüketmek, böyle insanlar için bir hayat felsefesidir. “Dünyaya bir daha mı geleceksin kardeşim! Hayatın tadını çıkarmak ve her türlü zevkini tatmak lâzım” diyerek, haram-helâl ayırımı yapmadan hayatlarını keyifle geçirmek isterler.

Halbuki, Bediüzzaman Hazretlerinin ifâdesiyle “İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğine, mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaşması ve mütemadiyen zevâl ve firakta yuvarlanması şâhittir... Belki azim bir sermaye elinde bulunan insan, burada ticaret ile, ebedî, daimî bir hayatın saadetine çalışmak için gelmiştir. Onun eline verilen sermaye de ömürdür.” (Lem’alar, s. 472)

Gençlik nimeti aklı başında olan gençlerde olsa, en güzel bir hayır vasıtasıdır. Asr-ı Saadet’te, İslâm’a en evvel sahip çıkan gençler olmuştu. Bu mânâyı ifâde eden Sevgili Peygamberimiz (asm) “Bana ilk yardım eden gençler oldu. Yaşlı olanlar ise bana sırt döndü ve muhalif oldu” buyurmuştur. Asrımızda onun vârisi ve vekili olan Bediüzzaman Hazretlerinin de etrafında toplanan ve dâvâsına sahip çıkan umûmiyetle gençlerdi. Gençlere çok ehemmiyet veren ve onların gençliğin taşkınlıklarından korunması için canla başla çalışan Bediüzzaman, sırf onlar için telif ettiği “Gençlik Rehberi” isimli eserle onlara yol göstermiştir.

Her yazın bir sonbaharı ve kışı olduğu gibi, elbette gençlik yazının da bir ihtiyarlık sonbaharı ve ölüm/kabir kışı olacaktır. Bundan kaçıp kurtulmanın hiçbir cihetle imkânı yoktur. On beş yirmi senelik gençliğin taşkınlıklarıyla dünya ve âhiretini berbat etmektense, onu iman ve itaat dairesinde geçirmekle ebedî bir gençliği kazanma şansı elde edilebilir. “Dünya ve âhirette ebedî ve daimî sürûru isteyen, iman dairesindeki terbiye-i Muhammediyeyi (asm) kendine rehber etmek lâzımdır” ikazını yapan Bediüzzaman, bilhassa gençlere “Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz” ölçüsüyle, iki cihandaki saadetin nasıl temin edileceğinin de formülünü göstermiştir.

Gençlik yıllarında insanda akıldan ziyade his ve heves hükmeder. His ve heves ise kördür, âkıbeti görmez veya görmek istemez. Hazır lezzetleri, ileride verilecek daha büyük ve daimî lezzetlere tercih eder. Asrımızın genel hastalığı konumunda olan bu hastalık için Cenâb-ı Hak “Onlar severek dünya hayatını âhiret hayatı üzerine tercih ederler” ferman ederek bu dehşetli hâli nazara vermektedir. Yani, elması elmas bildiği halde, bilerek camı elmasa tercih etmek gibi bir hâl. Halbuki, Üstadın tesbit ettiği gibi “Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.”

Can Kardeş ve Gençlik Merkezi olarak, bir ekiple, ilk ve orta öğretim seviyesinde bin beş yüzün üzerinde gençle meşgul olmakla, onların inançlı bir kesim tarzında yetişmesini ve istikbâle hazırlanmasını temine çalışan Onur Turan; Asya-Nur Kültür Merkezinde bir saate yakın sunduğu “Risâle-i Nur’da Gençlik” semineriyle başarılı bir çalışma sergiledi. Katılımcıların büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyordu. Bu tarz seminerler, okuma programları ve özel ilgilerle muhakkak gençlerimize sahip çıkılmalı ve onları geleceğe hazırlamalıdır. Zirâ, gençliği olmayan toplulukların geleceği de olmaz. Gençlik hizmetleri, hizmet mahallerimizin çalışmalarında bir cihette başarı ölçüsüdür. Hizmet etmek bizden, netice ise Allah’tandır.

16.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.04.2008) - Bir iman fedâisi

  (02.04.2008) - Kul hakkı

  (26.03.2008) - İzmit Konferansı

  (19.03.2008) - Ege’de maddî ve mânevî bahar

  (12.03.2008) - Eğitimde Bediüzzaman modeli

  (05.03.2008) - Bugünün küçükleri, yarının büyükleri

  (27.02.2008) - Internet’in gücü ve seyrinur.com

  (20.02.2008) - Risâle-i Nur’da melekler

  (13.02.2008) - Yüzüncü yılında Meşrûtiyetten Cumhuriyete Demokrasi serüveni

  (06.02.2008) - Günah psikolojisi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri