Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Hayatın içinden



Erhan Bey:

*“Erkek boşanmayı istemiyor, fakat kadın boşanmak için mahkemeye başvuruyor ve mahkeme eşleri boşuyor. Bu durumda boşanma gerçekleşmiş sayılır mı? Yoksa bu durumda bile erkeğin ‘Boş ol’ demesi gerekiyor mu? Kadın bundan sonra başka bir erkekle evlenebilir mi? Evlenirse ne olur? Evlenmek için ne yapması gerekir? Sorunun bütün şıklarına cevap verirseniz çok memnun ve müteşekkir oluruz. Çalışmalarınızda başarılar dileriz. Allah sizden razı olsun.”

Boşanmak için mahkemeye başvuran taraf zaten bir irade ortaya koymuş olmaktadır. Diğer tarafın iradesini de hâkim soruyor. Mahkemeye başvuran eğer kadın ise, hâkim erkeğe boşama iradesinin olup olmadığını soruyor. Erkek irade beyanında bulunduğu takdirde hâkim boşuyor, aksi takdirde boşamıyor. Hâkim sorduğunda boşama yönünde irade beyanında bulunan erkek, bu beyanla eşini dinen de boşamış sayılıyor. Erkek boşanmak istemiyorum dediğinde ise zaten hâkim boşamıyor.

Ancak… Kadın boşanma isteğinde haklı ise, meselâ kocası tarafından ağır zulüm görüyorsa veya aile içi ağır şiddete uğruyorsa ya da buna benzer ciddî bir gerekçe ile mahkemeye başvurmuş ve erkeğin de ağır suçu veya ciddî/geri dönülmez kusurluluğu sübut bulmuşsa, erkeğin irade beyanını aramadan hâkim boşama yapabilir. Ki bu da dinen geçerlidir.

Demek oluyor ki, hâkimin adalet ölçülerinde verdiği karar, dinen de geçerlidir. Bu durumda erkeğin ayrıca “boş ol” demesine gerek kalmıyor. Ve kocanın bir boşama hakkı gerçekleşmiş oluyor. Bu durumda kadın ve erkek artık serbesttirler. Bu “bir” boşamadan sonra dilerlerse barışırlar ve birbirlerine tekrar dönerler. Dilerlerse tamamen ayrılırlar ve her birisi başka birisiyle yeni bir evlilik yapar.

***

Demir Akalın:

*“Sabah namazını camiye gidip cemaatle kılmak çok sevapmış... Ama benim kılmam gereken kaza namazlarım var... Camiye gidiş, namazı kılış ve dönüş süresinde 2 günlük namaz kaza edebiliyorum... Siz olsanız hangisini tercih ederdiniz... Saygılarımla...”

Önceliği kaza borcunuza vermeniz ve camiye gitseniz de orada bulduğunuz her fırsatta kazanıza devam etmeniz daha doğru olur.

Şunu unutmamak lâzım: Namazı namazla çarpıştırmamalı. İbadetlerde esas olan ihlâstır, samimiyettir, dini Allah için yaşama istek ve azmidir. Esas olan namaz kılmak ve namazı Allah’a tahsis etmektir. Temelde ihlâs ve Allah için ibadet yapma azmi ve niyeti olduktan sonra, ameldeki zamanla düzelecek kusurlar muafiyete uğrar. Yani ister camiye gidiniz, ister camiye gidiş geliş süresini evde kaza namazı kılmaya tahsis ediniz; siz o muradınız olan “çok sevabın” içindesiniz demektir. Kazanızı ciddî bir plânlama ile kılıp bitirdikten sonra artık namazlarınızı camiye giderek ve diğer sünnetlerine riâyet ederek kılarsınız. Allah kabul etsin. Âmin.

***

Gültekin Örenç:

*“Önceden gusül abdestine niyet ederken vesvese yapıp niyetimi onlarca kez tekrar ediyordum (acaba niyet edebildim mi edemedim mi diye) şimdi gusül abdestinde niyetin çok önemli olmadığını okudum, vesvese yapmıyorum. Şimdi o vesvese namazda niyete geçti. Kurtulmak için ne yapmam gerekiyor? Kurtulmak için estağfirullah azim diyorum. 3 x 3 kez. Bir faydası oluyor gibi, uygun mudur? Bir diğer husus; bazı insanlar namaza başlamadan önce estağfirullah ile başlayan bir şeyler söylüyorlar. Tam olarak ne diyorlar? Peygamber Efendimiz (asm) namaz sonrasında ‘estağfirullah azim’ dermiş bununla bir ilgisi var mı?”

Estağfirullah el-Azîm demek güzeldir. Fakat İslâm’da niyet, vesvese edilecek bir şey değildir. Çünkü niyet protokole tören sunma mantığı ile yapılan bir davranış değildir. Niyet, kalpteki kararlılıktan ibarettir. Dil ile söylemeye gerek de yoktur.

Meselâ, siz bir öğle vaktinde abdestinizi almışsınız, seccadenizi sermişsiniz, öğle namazını kılmak üzere seccadeye durmuşsunuz ve öğle namazının sünnetini kılmayı kalbinizden geçirmişsiniz. İşte niyet tam da bundan ibarettir. Artık—bu kararlılık kalbinizde olmak şartıyla—“niyet ettim…” gibi cümlelerle oyalanmadan, ya da “Kıblem Kâbe, Kitabım Kur’ân, Dinim İslâm, Nebim Muhammed, Durdum Divana, Uydum Kur’ân-ı Azimüşşana, Niyet ettim Allah rızası için öğle namazının sünnetini kılmaya” gibi iman ve teslim cümleleri sarf etmeden, doğrudan “Allahü ekber” deyip namaza başlayabilirsiniz. Çünkü siz niyetinizi kalbinizdeki kararlılıkla, kalbinizdeki öğle namazının sünnetini kılma iradesiyle yaptınız. Bu cümlelerdeki iman ve teslim kalbte var ise eğer, bu yeter! Bunu namaza başlarken dilimizle bir kez daha ikrar etmenin namazla bir ilgisi yoktur.

Bu sebeple; vesvese yapmadan uygulayabileceğimiz en kolay farz, niyettir. Bunu da vesvese ile çile haline getirmemek lâzımdır. Unutmamalı ki, niyet için esas olan kalbtir, dil değildir. Çünkü niyet yeri, dil değil, kalbtir.

19.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.04.2008) - Muhtelif cevaplar

  (16.04.2008) - Nebe Sûresi’nin fazileti

  (15.04.2008) - Kısa kısa

  (13.04.2008) - İman tazelemenin önemi

  (12.04.2008) - Kısa cevaplar

  (11.04.2008) - Günahlarımız ve tövbemiz

  (10.04.2008) - Kısa kısa

  (09.04.2008) - Namazın bize kazandırdıkları

  (08.04.2008) - Namaz için sebep arayışı

  (06.04.2008) - Kısa kısa

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri