Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mikail YAPRAK

Kastamonu'da bir lise talebesi



Kastamonu’da lise talebesi iken Bediüzzaman’dan ilk iman dersini alıp Nur’un has talebesi olduktan sonra, dünya hayatı onun için “oyun ve oyalanma” yeri olmaktan çıkmış, beşikten mezara kadar öğrenme yeri ve mektep haline gelmiştir. Liseden sonra tahsiline çalıştığı fen bilimleri de, Risâlelerden kazandığı iman dersleri sayesinde, Allah’ı tanıtan, hak ve hakikati bildiren dersler haline gelmiştir. Nur’un ve Nursî’nin pervanesi olduktan sonra, nice ömürleri heder ettiren ve insanı aslî gayesinden uzaklaştıran, ahirzamanın fitne ve fesat cenderesindeki günlük ve günübirlik hayatına dönmemiş, iltifat etmemiş, her saniyesini Beka âlemi hesabına işlettiren Nur yolunun sevdalısı olmuştur.

Sevgili Üstad’ının onu 1951’de Urfa’ya göndererek, “Sen orda kal, ben de geleceğim” demesiyle, askerlik hariç tam sekiz yıl orada kalması, Üstad’ın vefatından sonra da Gaziantep ve Adana illerinde hizmetlerle meşgul olması, nerede ne kadar kalacağını bilememiş olması ve yine “iman kurtarma” dâvâsına bağlılık derecesinin, bir dünya evine girmeye fırsat tanımıyacak boyutta olması gibi bilinen sebeplerin yanında, daha bilmediğimiz başka sebeplerle “mücerred” ve biraz da “münzevî” denebilecek bir hayat tarzını sürdürmüştür. Ancak onun münzevîliği, bilinen klâsik mânâsının ötesinde seyreden, manevî cihadı ve hizmeti hep ön plana alan müstesna bir münzevîliktir. Risâlelerin Almancaya çevrilmesini ve Berlin’deki matbaada basım çalışmalarını yakından takip etmeye engel olmayan bir münzevîlik.. Üstad’la alâkalı yurt içinde ve dışında yapılan faaliyetlerde, sempozyumlarda hissiyatını dile getirmek ve hatıralarını anlatmak üzere çağrıldığı kürsülerde kelâm sarf etmekten geri bırakmayan bin münzevîlik. Halet-i ruhîyesinin reddine rağmen, hizmet meydanında koşan ve koşturan bir münzevîlik.. Yurt içinde daha çok Adana’da ve yurt dışında daha çok Berlin’de hizmet etmekle beraber, onun hizmet gezileri anayurdu bir uçtan bir uca taramakla kalmamış, yabancı ülkeleri de kapsamıştır. Naçizane kanaatim odur ki; onun münzevîliği, iç içe Nur dairelerinden halet-i ruhîyesine uyanını tercih ederek, her şeye rağmen kendine has üslûp ve duruşunu devam ettirmiş olmasıdır.

Her şeye rağmen, diyorum. Bu “her şeye rağmen” babından söylenecek belki çok şey olabilir. Ama biz sadece Üstad Said Nursî’nin, içtimaî ve siyasî meselelere yeniden bakıp yön veren Üçüncü Said’e dönüşünün işaretini veren şu sözlerine bakalım:

“Evet, büyük kusurlarımdan bir tek suçum, vatan ve millet ve din namına mükellef olduğum büyük bir vazifeyi, dünyaya bakmadığım için yapmadığımdan, hakikat noktasında affolunmaz bir suç olduğuna ve bilmemek bana bir özür teşkil etmediğine şimdi bu Afyon hapsinde kanaatim geldi.” (Şuâlar, YAY. s. 340)

İşte Meyve Risâlesinin Altıncı Meselesine sebep olan mühim sualin sahibi olma bahtiyarlığına eren ve Üstad’ın hizmetkârı olarak “ağabeyler” arasında kendine has duruş ve üslûbuyla yerine alan bu zat, 14 Mart akşamı Viyana’da ders kürsüsündeydi. Artık 80’lerle telâffuz edilen ilerlemiş yaşına, nuranî çehresine pek de yakışan beyaz sakalına, sarığına ve cübbesine rağmen o, kendini sevgiyle dinleyen muhataplarının nazarında hâla Kastamonu’da 1940 yılında Bedüzzaman’a “Muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar, bize Hâlıkımızı tanıttır” diyen lise talebesi Abdullah Yeğin'di

20.04.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.04.2008) - Akibetleri vahim olanlar

  (06.04.2008) - Hasan’ın veda hutbesi

  (23.03.2008) - Dünyanın bütün güzelliklerini buraya getirin

  (16.03.2008) - Batınının başörtüsü imtihanı

  (09.03.2008) - Bağlandığı yerden çözülsün

  (02.03.2008) - Çocuk hatip olursa

  (24.02.2008) - Bizi sevmelisiniz

  (18.02.2008) - Avusturya’da “başörtüsü”

  (10.02.2008) - Neymiş bu başörtüsü Ya hû!

  (27.01.2008) - Avusturya’da dine hakaretin cezası ve sandığa gömülmesi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri