"Gerçekten" haber verir 12 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Faruk ÇAKIR

Her taşın altından 12 Eylül çıkar



Kimilerine göre 10, kimilerine göre 40 yıl ‘geri’ gitmemize sebep olan 12 Eylül 1980 ihtilâlinin yıl dönümündeyiz. 12 Eylül 1980 Cuma günü sabaha karşı yönetime el koyan ihtilâlciler, kendilerince Türkiye’ye ‘balans ayarı’ yapıp ‘düzen’ verdikten sonra yönetimi sivillere devretti.

İki üç yıl içinde yönetim sivillere devredildi, ama bu devir sadece kâğıt üzerinde bir devirden ibaret kaldı. İhtilâlciler, Türkiye’yi fiilen idare ettikleri günlerde öyle uygulamalar ortaya koydular ki, yönetim görünüşte sivillere/siyasetçilere geçmiş olsa da ‘ihtilâlci anlayış’ maalesef fiilen sürüp gitti.

En başta; hazırlanan ve millete zorla dayatılan/ kabul ettirilen 1982 Anayasasının sebep olduğu vahim durumları hatırlayalım. Aradan çeyrek asır geçtiği halde ve hemen her sivil iktidarın “Bu anayasa değişmelidir, Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamıyor. Daha demokratik, çağın şartlarına uygun bir anayasa gerekli” demesine rağmen 12 Eylül’ün ‘hediyesi’ olan anayasadan kurtulabilmiş değiliz.

12 Eylül’ü savunanlar, ‘kanlı’ ihtilâl olmamasından bahsederler. Aslında ihtilâlciler geçmiş dönemdeki ‘kanlı’ ihtilâllerin ters teptiğini görünce kendince yanlışlarından ders alıp, insanları ‘can evinden’ vurmayı tercih etmişlerdir. İnsanları olabildiğince sekülerleştirip, dindarları dahi dünyevîleştirmişlerdir. Maalesef, bunun için uygun ‘sivil siyasetçi’ de bulabilmişlerdir. Bütün bunlara rağmen milletin vicdanı, 12 Eylül uygulamalarını kabul etmemiş, imkân ve fırsat bulduğu her fırsatta bunu ifade etmiştir. Devam eden yıllardaki ‘sandık neticeleri’ bunun bir delilidir.

Her kötülüğün altında 12 Eylül ve benzeri ihtilâlcilik anlayışının bulunduğunu ifade etmemizde ‘komplo’ izleri arayanlar olabilir. Ama bundan eminiz. Çünkü gerek siyasî, sosyal ve gerekse ekonomik konulardaki problemleri bir bir sıralarsak, altında mutlaka bir 12 Eylül uygulaması ya da anlayışı bulabiliriz.

12 Eylül, sonraki ‘post modern darbe’lere de zemin hazırlamıştır. Sonraki açık ya da gizli darbe ve müdahaleler, 12 Eylül anlayışının o günkü versiyonundan başka bir şey değildir. Gerek 28 Şubat 1997’deki meşhur ‘bildiri’ ve gerekse ondan sonraki ‘bildiriler’de hep 12 Eylül’ün imzası, anlayışı, yaklaşımı vardır.

12 Eylül anlayışının hazırlayıp 1982’de millete dayattığı anayasayı ‘çöp’e atmadıkça problemlerden kurtulamayız. “Ne zorla dayatması, millet yüzde 92 nisbetindeki oyla 1982 anayasasını kabul etti” diyenler bilmem kendilerini kandırabilirler mi? Bu konuda milleti kandırmaları zaten mümkün değil. Bizzat yaşadığım için biliyorum, referandumda ‘hayır’ anlamına gelecek ‘mavi’ renkten bahsetmek bile yasaktı! Hele köylerdeki baskı? Tek kanallı ‘devlet televizyonu’ sebebiyle öyle bir hava meydana getirilmişti ki, 1982 Anayasasına ‘hayır’ demek, “anarşiye evet” demek olacaktı! Tabiî bazı dindarlar da “Din dersi mecburi oldu” diye sevindi ve anayasaya ‘evet’ kampanyasına destek verdi. İçi boş, hatta ‘İslâm dini’nden bahsetmeyen bir ‘din dersi’nin neresi savunulacaktı? Hem, ‘zorla din dersi’nin netice vermesi mümkün müydü?

Elbette 12 Eylül ürünü 1982 anayasından kurtulmak ‘tek çare’ değil, ama mutlaka bir an önce bu acubeden yakamızı kurtarmamız gerekir. Yanlışın nerede yapıldığını tesbit edebilirsek, doğruyu bulmakta zorlanmayız...

12.09.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (11.09.2008) - Demokratikleşme ders kitaplarından başlamalı

  (10.09.2008) - Para ile imtihan

  (09.09.2008) - ‘Dert’ kitapları

  (08.09.2008) - Müstehcenliğe dur de!

  (07.09.2008) - Zengin, ama fakir

  (02.09.2008) - Myanmar'da Ramazan

  (29.08.2008) - Bangkok sokaklarında Kur’ân sesi

  (28.08.2008) - Güzel örnek ol, gerisini merak etme

  (26.08.2008) - Fıtrata direnen ne kazanır?

  (22.08.2008) - Çaylar demli mi olsun?

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır