30 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Cevher İLHAN

Kürtler, iftirakı asla istemezler… (Belâ zihniyet… (5)


A+ | A-

Gerçek şu ki Said Nursî, hayatının başından sonuna kadar her vesileyle “Kürdistan” düşüncesini reddetmiş. Meşrutiyet yıllarından gazetelere yazdığı makalelerden Şark’ta aşiretlere verdiği “Meşrutiyet ve hürriyet dersleri”ne, İstanbul’daki hitap ve nutuklarından, mahkeme müdafaalarından te’lif ettiği risalelere ve lâhika mektuplarına kadar bütün beyânlarında ve yazılarında vatanın ve milletin birliğini esas almıştır.

Bundan 90 yıl önce Kürt Şerif Paşa’nın Ermeni Boğos Nubar Paşa ile 20 Aralık 1920’de Paris’te Osmanlı’ya karşı ecnebilerin uhdesinde Kürdistan ve Ermenistan kurulmasına dair “muhtıra”ya şiddetle karşı çıkmış. Sadât-ı Berzenciye’den Dâvâ Vekili Ahmet Ârif, Hizan Sadât-ı Kirâmından İhtiyat Binbaşısı Muhammed Sıddık’la birlikte 7 Mart 1920 tarihli ve 8273 sayılı İkdam Gazetesine “Kürt efkâr-ı umûmiyesi” adına “Kürdler ve Osmanlılık” başlıklı bir tavzih göndermiş; kargaşa içinde Kürtlerin ırkî emellere, tefrika fitnesine âlet edilmesini önlemeye çalışmıştır.

“Dört buçuk asırdan beri vahdet-i İslâmiyenin (İslâm birliğinin) fedakâr ve cesur hizmetkârları ve taraftarları olarak yaşamış ve dinî an’ânesine sadâkati gâyeyi hayat bilmiş Kürtler”in, beş yüz bine varan şühedâsının kanı kurumadan, şişlere geçirilen yetimlerinin, gözleri oyulan ihtiyarlarının hâtıralarını teessürlerle anarken, İslâmiyet zararına olarak, tarihî ve hayatî düşmanlarıyla anlaşma akdedemeyeceklerini bildirmiş. “Kürtler, dinî salâbetleri hilâfında iftirak-cûyane (ayrılıkçı) âmâl (emeller) tâkib edemezler” ihtarını iletmiştir.

Ardından 17 Mart 1920’de 461 sayılı Sebilürreşâd’da yazdığı “Kürdler ve İslâmiyet” başlıklı makalede, bu “muhtıra”nın menhus maksadına da dikkat çekmiş. (Eski Said Dönemi Eserleri, 106-110, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2009)

“KÜRTLÜK DÂVÂSI PEK

MÂNÂSIZ BİR İDDİADIR”

İslâmiyet nâm ve şerefi için beş yüz bin kişi fedâ eden Kürtlerin İslâm câmiasından ayrılmaya asla tahammüllerinin olmadığını ve bu maksatla hareket edenlerin Kürtlük nâmına söz söylemeye selâhiyettar olmadıklarını belirtmiş. Kürtlerin bu “muhtıra”ya yalnız sözle değil, bilfiil muhalif olduklarını ifâdeyle, Kürd aşiretleri reisleri tarafından İstanbul’a çekilen telgrafları dinî ve millî birlik ve bütünlük belgesi olarak nazara vermiştir.

Şarkî Anadolu’daki “iftirak (ayrılıkçı) projeleri”nin arka plânındaki komployu nazara vermiş; ta o zamandan bu desisenin Kürtleri bir “millet-i tâbie” dediği ecnebilerin sömürgesi haline getirmek olduğunu deşifre etmiştir.

Ve yapılması gerekenin, “Kürtlerin serbesti-i inkişâfı” dediği maddî ve mânevî kalkınmanın yollarının açılması, demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesi olduğunu kamuoyuna ısrarla anlatmıştır.

“Kürtlük dâvâsı pek mânâsız bir iddiadır, çünkü her şeyden önce Müslümandırlar” diyen Bediüzzaman, “Kürdistan’a verilecek muhtariyetten bahsediliyor, Kürtler ecnebî himâyesinde bir muhtariyeti kabul etmektense ölümü tercih ederler” ifâdesiyle, muhtariyetin (özerkliğin) ayrılığı ve bölünüp parçalanmayı getireceği ikazında bulunmuştur. (Eski Said Dönemi Eserleri, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2009, s.105-109)

Keza yine daha o dönemde Prens Sabahattin’in “adem-i merkeziyet”le Osmanlı’yı bölgelere ve kavimlere göre “özerk idâreler”e ayırma önerisini uygun bulmamış; bunun Osmanlılığı ve meşrutiyetteki hürriyet perdesini yırtıp “muhtariyet”e, sonra “istiklâliyet” görüntüsünde bağımsızlığa ve peşinden de “tavâif-i mülûk”la ülkenin küçük devletçiklere parçalanması fitnesine sebebiyet vereceğini açıklamıştır. “Adem-i merkeziyet”e mukabil, “hayat ittihattadır” temel tesbitiyle, maddî ve mânevî dengeli kalkınma için “usûl-ü merkeziye” dediği demokratik hürriyetlerle “merkezî sistem” bütünlüğünü esas almıştır. (a.g.e., 183,184)

İSNADLAR, İFSAD ODAKLARININ İŞİ…

Bediüzzaman’ın menfi cereyanlarla alâkasının olmadığı ve Nur Risalelerinin Müslümanların İslâm kardeşliğini ve hürriyetini müdafaa ettiği, esaslı delilleriyle ortada.

Bediüzzaman, “Ben felillâhilhamd Müslümanım. Her zamanda kudsî milletimin üç yüz elli milyon efradı vardır. Böyle ebedî bir uhuvveti (kardeşliği) tesis eden ve duâlarıyla bana yardım eden ve içinde Kürtlerin ekseriyet-i mutlakası bulunan üç yüz elli milyon kardeşi, unsuriyet (ırkçılık) ve menfi milliyet fikrine feda etmek ve o mübârek hadsiz kardeşlere bedel, Kürt nâmını taşıyan ve Kürt unsurundan addedilen mahdut birkaç dinsiz veya mezhepsiz bir mesleğe girenleri kazanmaktan yüz bin defa istiâze ediyorum (sakınıyorum)” der.

Asılsız iddialarla Bediüzzaman’ı Kürdistan Telâli Cemiyeti’yle ilişkili göstermek ve “Kürtçülük”-“Kürdistan kurmak” iftirasında bulunmak, yine Bediüzzaman’ın nitelemesiyle, olsa olsa “Türkçülük perdesi altına giren ve hakikaten Türk düşmanı olan hamiyetfuruş (milliyetçilik taslayan) mülhidlerin (dinsizlerin) işi” olabilir.

Bu durum, benzerî bühtanlarda, Bediüzzaman’ın tâbiriyle “Şeytanın telkiniyle ve ehl-i dalâletin ilkaâtıyla (şaşırtmasıyla) yapılan propagandalar” olduğu her haliyle sırıtmakta.

“Din-i İslâmiyet milliyetiyle ebedî ve hakikî bir uhuvvet (kardeşlik) ile Türk denilen bu vatan ehl-i imanıyla şiddetli ve pek hakikî alâkadarım”; “Türklere hizmet ettim ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sâdık ve en halis kardeşlerim Türklerden çıkmış” diyen; Türk milletini “İslâmiyet ordularının en kahramanı” olarak tavsif eden Bediüzzaman’ın beyânlarının aksine iddialarla karalamaya yeltenmek, ifsad odaklarına dalkavuklukla zındıkların maşası olmaktır. (Mektûbat, 407-412; Barla Lâhikası, 149-150)

Sonuçta sözkonusu iddialar ayaklarına dolanmakta. Son isnatta olduğu gibi…




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

30.03.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (29.03.2010) - Bediüzzaman, ayrılıkçıları ikaz eder… (4)

  (28.03.2010) - Belâ zihniyet… (3): Bediüzzaman, Kürdistan Teâli Cemiyeti’ne karşı

  (27.03.2010) - Belâ zihniyet… (2)

  (26.03.2010) - Belâ zihniyet… (1)

  (25.03.2010) - “Mini paket”in muhtevası(zlığı)

  (24.03.2010) - “Paket”in kapsamı genişletilmeli…

  (23.03.2010) - İnsan hakları ve hürriyetleri antolojisi…

  (22.03.2010) - AKP’nin ABD çıkmazı…

  (21.03.2010) - Nevruz ateşi...

  (19.03.2010) - Katsayı, 45. madde değişmeden olmaz…

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl