Eskişehir’in kadim Nurcularından, iş adamı Kadir Tuncay, 19 Aralık 2017’de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştu.
Bazı insanlar dünyadan göçtükten sonra, onları hatırlatacak bir hatıra, bir eser, bir iz bırakmadan giderler. Bazılarının hatıraları, eserleri ve yaptıkları ise hiç unutulmaz, kendileri her zaman takdirle, saygıyla ve duâ ile yâd edilirler. İşte rahmetli Kadir Tuncay da bu unutulmazlardan birisidir.
İşyeri, Yeni Asya irtibat bürosu gibi hizmet veriyordu. Dışarıdan gelen misafirler önce Kadir Tuncay’ın işyerine uğrar, orada bir ders yapılır, hizmetler hakkında müzakereler edilir, Kadir Ağabey’in ikramından sonra hizmet binasına derse geçilirdi.
Eskişehir Yeni Asya binası yapılırken, yapıldıktan sonra içinin tefrişatı ve çeşitli araç gereçleri için yaptığı yardımlar, hanımlar dersanesinin beyaz eşya, halı ve mobilya gibi ihtiyaçlarını karşılaması, onu unutulmaz yapan hizmetlerinden bazıları.
Kendisi çeşitli hastalıklarla imtihan olmuş, böbreklerinin iflâs etmesi sonucu uzun süre diyaliz tedavisi görmüştü. Bu arada 80 bin adet Hastalar Risalesi almış dağıtmaya başlamıştı. Sonunda uygun bir donör bulunmuş ve böbrek nakli olmuştu. Nakilden sonra, daha tam olarak sağlığına kavuşmadan, hastaneleri ziyaret ederek Hastalar Risalesi dağıtmaya devam etmişti. Eskişehir, Kütahya, Afyon gibi merkezlerdeki hastaneleri beraber dolaşmış, hemen her hastaya, manevî bir reçete olan bu kitapları ulaştırmaya çalışmıştı. Hastalar Risalesi Türkiye’de bir çok ilde dağıtıldığı gibi, Almanya, Avusturya, İtalya ve daha bir çok Avrupa ülkekerine de ulaşmış, oradaki hastalara da şifa niyetine dağıtılmıştı.
Kadir Tuncay’ın unutulmaz hizmetlerinden birisi de, bizim “Cuma dersleri” dediğimiz bir ders ihdas etmiş olmasıdır. Her Cuma günü, zamanı müsait olanlar Cuma namazından sonra Kadir Ağabeyin iş yerinin birinci katında toplanır, burada yarım saatlik bir ders yapılırdı. Dersin sonunda çaylar içilir, herkes dağılırdı. Yirmi beş yıldır yapılan bu derslere herkes o kadar alışmıştı ki, Cumadan sonra yerine getirilmesi gereken bir vecibe olarak kabul ediliyordu. Kendisi olmasa da, bürosu her zaman açık olur, Cuma dersleri aksamadan her hafta devam ederdi. Cuma derslerinin müdavimlerinden olan Mustafa Beydemir ile her öğlen ve ikindi namazından sonra birlikte ders yaparlardı. Kadir Tuncay, Mustafa Beydemir’e; “Ben olmasam da sen gel, bir parça oku” derdi. Ayrıca, kendisine böbreğini veren amcasının oğlu Mustafa Tuncay da nakil olayından sonra hem Cuma derslerine, hem de umumî derslere gelmeye başlamıştı. Mustafa Tuncay’ı da kendi yerine vekil tayin etmişti. Kadir Ağabey’in vefatından sonra, bu derslerin sona erdiğini sanıyordum.
Eskişehir’de bulunduğum şu günlerde, Cuma derslerinin aynen devam ettiğini öğrendim. Allah razı olsun, yeğeni Kâmil Tuncay, dayısının bu güzel adetini devam ettiriyor.
Geçen Cuma günü ben de bu derse iştirak ederek, hissemi aldım elhamdülillah. Yapılan dersi dinlerken, Kadir Ağabey’in ruhunun da orada olduğunu hissettim. Zira, “Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz âhirette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimizle beraberiz. Kâinatın kuvveti toplansa bizi yüksek Üstad Said Nursî’den ve Risale-i Nur’dan ve bizi bizden ayıramazlar” hakikatı tezahür ediyordu.
Bu vesileyle Kadir Tuncay Ağabeyimizi bir defa daha rahmetle anıyor, yaptığı hizmetlerin sadâkayı cariye olarak kıyamete kadar amel defterine yazılmasını diliyorum.