Yeni Asya elli yıldır Risale-i Nur’un bayraktarlığını yapıyor.
Bu kadar muarızlara rağmen, elli yıl hiç eğilip bükülmeden, hiçbir kırılma göstermeden, ilk günkü tazeliğinde, istikrar içinde yoluna devam etti ve ediyor. İnşallah kıyamete kadar da devam edeceğine inanıyoruz.
Başta Yeni Asya’nın hem hakikî, hem manevî mimarı olan Zübeyir Ağabey olmak üzere, Mustafa Polat’ların, Mehmet Kutlular’ın ve binlerce fedakâr ağabey ve kardeşlerimizin gösterdikleri insanüstü gayret ve fedakârlıkları ile bugüne kadar vazifesini bilhakkın yerine getirdi. İnşallah bundan sonra da misyonun gereğini yapacaktır.
Yeni Asya’nın içinde bulunduğu bir takım ekonomik sıkıntılardan medet umarak, gazetenin kapanacağını düşünen gafillerin yine hevesleri kursaklarında kalacaktır. Yeni Asya ne zaman rahat yüzü gördü ki zaten? Kurulduğu günden beri hep çalışanlarının ve okuyucularının fedakârlığı ile hizmetine devam etti. Ama bu durumdan ne idarecileri, ne çalışanları, ne de okuyucuları bir gün olsun şikâyetçi olmadı. Zira Yeni Asya’nın çok daha önemli vazifeleri vardı.
Üstad Hazretleri’nin dediği gibi: “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!”
Risale-i Nur’un medyadaki dili olarak bir misyon ifa eden Yeni Asya’ya da çeşitli engellemeler, tâcizler, tehditler her devirde yapılmış ve yapılmaya da devam ediliyor. Fakat bizim bunlara ayıracak vaktimiz yok. Zira “biz muhabbet fedaisiyiz” başka şeyleri düşünecek durumda değiliz. O muhabbet ki, “kâinatın sebeb-i vücududur.” Muhabbet ve hizmet aşkıyla yola çıkanın yolda kaldığı nerede görülmüş?
Yeni Asya’nın en belirgin özelliği, her zaman istikrar ve istikamet üzere olmasıdır. Risale-i Nur’a ve Üstad Hazretleri’ne sadâkatidir. İnsanlardan, özellikle siyasilerden hiçbir talepte bulunmamasıdır. Üstadın istiğna metoduna uygun hareket etmesidir. Onun için her devirde alnı açık, yüzü ak olmuş, hiçbir şahıs ve kuruluşa karşı kendini borçlu hissetmemiştir. Mehmet Kutlular Ağabey’in 12 Eylül Paşalarının tekliflerini geri çevirip “biz yolumuza devam ederiz” şeklindeki tavrı, her zaman geçerlidir.
Bizim gayemiz Risale-i Nur’un dolayısıyle imanın ve Kur’ân’ın tellâllığını yapmaktır. Biz ihlâs ile hizmet edersek, Üstad Hazretleri de himmetiyle arkamızda olacaktır. Gazete de neticede insanlar tarafından çıkartılıyor. İnsan kusurdan hâli değildir. Her yazarın her yazısı herkesin hoşuna gitmeyebilir. Onu tenkit eder, kavl-i leyyinle fikirlerimizi söyleriz. Fakat bütün enerjimizi, gayret ve himmetimizi aslî gayemiz olan iman hizmetine ve gazetemizin ihyasına teksif etmemiz gerekiyor.
Müfritane irtibat ve tesanüd içinde olduğumuz müddetçe, hiçbir zorluk bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Yeter ki biz, gazetemizin üstlendiği büyük dâvânın farkında olalım. Onu önce kendimiz bu farkındalık şuuruyla okuyalım, sevdiklerimize, dostlarımıza da okutalım.