"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Acem düşman mı dost mu?

Ahmet BATTAL
24 Nisan 2014, Perşembe
Son aylarda medyada ve bilhassa internet medyasında İran politikası vesilesiyle garip bir “Acem ya da Şiî düşmanlığı” yayılmaya çalışılıyor. Hem de ölçüsüz, desteksiz, kontrolsüz bir biçimde…
İranlı kardeşlerimizin hepsiyle, “kıblemiz de bir kitabımız da”. Hem de komşularımız.
“Komşuluk dostluğun komşusu” değil miydi?
O halde bizim içimizden bazıları, neden, toptancı bir yaklaşımla, bütün Acemoğlu’nu düşman sayan bir havaya giriyorlar?
Neden bilerek ya da bilmeyerek milleti de bu havaya sokmaya çalışıyorlar?
Coğrafyamız yeni bölünmelere muhtaç değil. Aksine, birleşmelere, ittifaklara ve hatta ittihada muhtaç. Bilmiyorlar mı?
Meselâ mezhebi farklı olanlar Müslüman sayılmayacak mı? Tartışma ve ihtilâf konularını erteleyip azamî derecede ittifak etmek, bilhassa bu zamanda gerekli değil mi?
Meselâ Acemî bir iş adamı hata/hile yapmış ise ve meselâ dünyasını ve/veya ahiretini satmış ise bütün İranlı iş adamları mı aynı hatayla malûldür?
Meselâ İran devletinin istihbaratından birileri, Türkiye’de, Türkiye’nin ve dolayısıyla aslında İran’ın da millî menfaatlerine aykırı bir eyleme girişmişse, bu tehlikeye karşı bulunacak çare, devlet katlarında tecelli eden devlet aklını işletmek ve karşı tedbir almak mıdır yoksa ortaya dökülüp saçılmak, devleti ikaz ediyorum diyerek basın eliyle had bildirmek ve bu esnada da her Acemi casus gösterip milleti din kardeşine karşı gaza getirmek midir?
Elbette kardeşlik hukukunu ihlâl edecek ve komşular arasında müsbet algıyı bozacak yayınlardan, konuşmalardan kaçınılmalı. Zira Kur’ân’da “vela teziru…” emri var. “Canilerin cinayetlerini kendilerine münhasır bırakmak” yani suçu kim işlemişse cezayı ona vermek, devletler ve milletler arasındaki ilişkilerde ve bilhassa istihbarat savaşlarında (!) uyulması gerekli bir prensip değil mi?
Elbette uyanık olmalıyız ve tedbir almalıyız. Zira İran devletinin ve yöneticilerinin, İslâm düşmanlarının da oyununa gelerek, Türkiye’ye de zarar verecek işlere alet edilmeleri mümkündür.
Ama aynı uyanıklığı Türkiye’deki siyasete de ve hatta kendimize de tatbik etmeliyiz. Zira siyasetin dar ve karanlık sokaklarında, başkalarının üflemesi ile oynayan ve kendisini uyanık sanan “bir sürü (!)” uyurgezer var.
“İran Devleti tarih boyunca diğer İslâm devletleriyle iyi geçinememiş” deniyor. Varsayalım ki doğru.
Maziye ait bu doğrunun gereği nedir?
Gereği, bu doğruyu gelecek için de geçerli olan ve “asla değişmez bir doğru” olarak kabul etmek ve din kardeşini potansiyel düşman görmek midir? Yoksa tedbiri de elden bırakmadan dostluk elini uzatmak ve hep dost kalmaya ahdetmek midir?
Hani “dört tarafımız düşmanla çevrilmiş” edebiyatını terk edecektik.
Yeni düşmanlar mı icat ediyoruz? Neden?
Birbiriyle dost kalamayanlar bunu zoraki başarmak için önce ortak düşman sahibi olurlarmış.
***
Başlıktaki soruyu “Yunan düşman mı dost mu” diye sorsak cevap yine aynı olur muydu?
Evet, Yunan’ın dini farklı da olsa cevap aynı olmalı.
Bir dostumuz anlatıyor:
Bir Avrupa seyahatinde, bir kafede, yan masadaki annenin küçük sevimli çocuğu ile göz göze geliyor, uzaktan seviyor, şirin çocuğa şirinlik yapıyor. Az sonra bebeğin anne-babasının Yunan olduğunu fark edince önce irkiliyor, “eyvah ben kimi sevdim böyle” der gibi bir reflekse kapılıyor.
Sonra adeta uykudan uyanıyor ve düşünüyor: Cennetten gelen ve cennet gibi gülen o bebek, sadece bebektir. Ana-babası da sadece Yunandır, “düşman” değildir. Düşman olan Yunan bunların öz dedesi de olsa zaten denize dökülmüştü(!).
Hikâyeden ders:
Düşmanlık nesilden nesile aktarılmamalı. Nesilden nesile sadece tedbir ihtiyacı ve tecrübesi aktarılmalı.
Tarihi unutmayalım. Ama tarihte takılıp kalmayalım.
Herkese karşı şuurumuz açık olsun. Dersimizi alalım ve gereğini yapalım.
“Hüsn-ü zan ve adem-i itimat” prensibi ya da “herkesi kendinden üstün gör, ama herkese de itimat etme” ilkesi de bunu gerektirir. 
Okunma Sayısı: 4365
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mahmut

    25.4.2014 17:39:00

    İnsan şu son zamanlarda hayretler içinde olan biteni izliyor. Acem düşmanlığı da halka sunulan bir alıştırma mıdır diye sormadan edemiyoruz. Zira hükümet politikasıda bir şeyi önceden alıştırıp sonra yasalaştırmak oldu ya, o bakımdan...
    Allah muhafaza Suriye de bu mezhep çatışmaları ne boyutta malum.
    Şahsi fikrim derin devlet hala her alanda faaliyetlerine devam ediyor. Bazan hükümet eli ile bazanda cemaat eli ile emellerine ulaşıyor. Bu milletin bunu görmesi için dua ediyoruz. Çünkü anlatınca komplocu oluyoruz.
    Her ikisininde yaptıkları had aşmalar taraftarlarınca normalleşmiş durumda iken gel de izah et...

  • cemal özkaya

    24.4.2014 12:09:00

    tek kelimeyle harika tesbitler. şu bakış tarzı devlet ve millete şamil olsa herhalde kurtla kuzu yanyana gezer.

  • Sezai Mumcu

    24.4.2014 02:49:00

    Yunanistandan transit gecerek Türkiye’ye gelirken bahcede yetismis zerzevat gözüme ilisince dayanamadim durdum. Tarlada Yunan köylüsü. Hal diliyle ücbes sivri biber almak istedigimi ücretini verecegimi ima ettim. Bizim ciftcilerden farksiz bir hareketle buyur gir al ne kadar canin cekiyosa der gibi hareket etti. Zar zor parasini verdim. Bu tavri biz eski Yugoslavya’da Bulgaristanda haliyle kendi memleketimizde türlü türlü insanlardan gördük.

    Sosyal hayatta yüzden ziyade milletlerle onlarca sene muhatap olduktan sonra dargörüslü menfi milliyetcilik lafizlari gercekten ancak görgüsüz cahil insanlara yakisiyor.

    Iman hakikatleri derslerini Yüce Kur’an’in mucizevî tefsiri Risale-i Nurlardan alanlar   Arap ile Acem’in arasinda üstünlügün ancak takva ile belirlenecegini bilir uyanik olur ve menfi milliyet ve pesin hüküm cukurlarina ve tuzaklarina düsmezler insaallah

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı