"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akıl, zekâ ve zekâvet-i betra farklı şeylerdir!

Ali FERŞADOĞLU
06 Ocak 2024, Cumartesi
Bir okuyucumuz, “Üstadımızın ‘Bu milletin perişaniyetine, fazla cehaletten ziyade, nur-u kalb ile müterafık olmayan fazla zekâvet-i betra tesir etmiştir’1 sözünü nasıl anlamalıyız?” diye sordu.

Buradaki mefhumların kelime anlamlarını vererek başlayalım: Nur-u kalb; kalbin nuru, aydınlığı. Müterafık; arkadaşlık, refakat etme, beraberlik. Zekâvet-i betra; verimsiz; skolastik, alternatif fikirlere yer vermeyen düşünce, zekâ. Bu millette zekâ var, ancak, kalb nuruna refakat etmeyen, verimsiz, işletilmeyen zekâ sermayesidir.  

Akıl ile zekâ farklıdır. Akıl, ölçme, biçme cihazı, değerlendirme melekesidir. Zekâ ise, hayal, hafız, akıl, kalb, kuvve-i müfekkire, ruh, sır ve sair latifeleri kapsayan bir melekedir. “Ak­lın, kal­bin hiz­met­çi­si, yar­dım­cı­sı, tas­vir­ci­si­” olan hayal malzeme toplar; hafıza depolar; akıl ölçer ve kalbe gönderir.

Bunlar da du­y­gu­sal, sö­zel, man­tıki, ma­te­ma­tik­sel, gör­sel, ta­bia­ta yö­ne­lik be­den­sel ze­kâ­ olarak sıralanır. İnsan dimağı sa­yı­sız ka­rı­şık me­saj­la­rı ayı­rıp tasn­if ede­bil­ecek du­y­gu, his ve lâtife­le­ri ge­liş­ti­rip ge­niş­le­te­bil­ecek bir kabiliyette yaratılmıştır. Böylece, “Rûhî zekâ (SQ), zihnî zikâ (IQ) ve duygusal zekâ (EQ)” çok­lu ze­kâ­yı kapsar. Ze­kâ­, en ba­sit öğ­ren­me olay­la­rı ve alış­kan­lık­lar­la ge­liş­me sey­ri­ne de­vam eder.2 İşte ze­kâ­ çeşitleri, ye­te­nek ve be­ce­ri­le­ri­ okuma, gözlem, inceleme, tetkik ederek ve öğ­re­ne­rek geliştirebiliriz. Kur’an’da ge­çen “dü­şün­mü­yor­lar mı; akıl sa­hip­le­ri ib­ret al­mı­yor­lar mı;3 dü­şün­me­ye­cek mi­si­niz?” gi­bi ifa­de­ler çoklu ze­kâya­ yo­ğun­laş­ma­mı­zı sağ­la­r. İba­det anın­da ze­kâ mer­ke­zi olum­lu me­saj­lar al­dı­ğın­dan, du­y­gu­sal be­yin böl­ge­le­ri olan lim­bik sis­tem, abar­tı­lı ki­myevi mad­de hor­mon­la­rı daha az sal­gı­lar ve oto­nom si­nir sis­temi­nin ça­lış­ma ahen­gi normal­le­şir.4 

Kâi­nat ki­ta­bıy­la bir­lik­te Kur’an’ı yo­rum­la­yan Risale-i Nur da gi­rift ha­di­se­le­rin sır­la­rı­nı çö­zen hâ­ri­ka bir te­fek­kür­nâ­me; ak­lı, zekâ ve dü­şün­me me­le­ke­mi­zi uyarıp çalıştıran çoklu zekâ kazandıran bir külliyattır. “Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder.”5 Zekâvet-i betra, aşırı ancak, faydasız zekâ, demektir. Böylece, nur-u kalb ile zekâ müterafık (refik, arkadaş, beraber) olur zekâvet-i betra (verimsiz zekâ) ortadan kalkar; fikri, ilmi, teknolojik gelişmelerin kapısı açılır. 

Dipnotlar: 

1-Sünûhat, Enst./inter., s. 82.; 

2-He­bert So­ren­son, Eği­tim Psi­ko­lo­ji­si, MEBY, İst., 1975, s. 52.; 

3-En’am, 50, 2.; 

4-Söz­ler, s. 27.; 

5-Münazarat, Enst./inter., s. 127. 

Okunma Sayısı: 2154
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı

    En Çok Okunanlar