"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Amel-i salih ve adalet

Ali FERŞADOĞLU
07 Aralık 2020, Pazartesi
Kur’ân-ı mu’cizül beyanda, imandan hemen sonra amel-i salihin zikredildiği pek çok âyetten birisinin meali şöyledir: “İman eden ve salih amel işleyen mü’minleri müjdele ki, altından nehirler akan Cennetler onlarındır.” (Bakara Sûresi, 2/25)

Salih amel; Allah’ın rızasına, kişinin ve toplumun menfaatine uygun, iyi niyetle yapılan her güzel iş, söz ve davranış salih ameldir. Diğer bir ifadeyle, “iyi, güzel ve faydalı iş, Allah’ın rızasına uygun amel” yani, dinin yapılmasını emir veya tavsiye ettiği ve sevap kazanmaya vesile olan iş ve ibadetlerdir. 

Ancak her iyi ve güzel davranış, her zaman, her yerde ve herkes için “salih amel” olmayabilir; hatta, “iyi” görünen şey “fena” bir amel, davranış da olabilir. Meselâ, küçük çocuğa çok miktarda para vermek, susuzluktan kıvranan insana turşu, kavurma ikram etmek, susuzluk çekilen beldede başkasının arabasını çok su ile yıkamak, giymesi için bir erkeğe tango kadın libası veya soğuk iklimde yaşayana ince giysi hediye etmek, kerahet vaktinde namaz kılmak, Kurban ve Ramazan bayramlarında oruç tutmak, tiryakiye sigara ikram etmek salih amel değildir! 

Demek ki, salih amel, “yer, bölge, zaman, mekân, kişi ve şartlara” göre değişen nisbî/göreceli bir durum, ahlaki davranış ve fazilettir. Yani, hangi işin, hangi ibadetin, hangi faaliyet ve davranışın Allah’ın rızasına uygun, nerede, ne zaman, hangi ölçü ve şekillerde de yapılacağını ifade eder. 

Salih amelin adaletle bağlantısı Risale-i Nur Külliyatı’nda şöyle kurulur: “İmana ait bilgilerden sonra en lâzım ve en mühim a’mal-i sâlihadır. Sâlih amel ise, maddî ve manevî hukuk-u ibada (insan hak ve hürriyetlerine) tecavüz etmemekle, hukukullahı da bihakkın îfa etmekten ibarettir.” (Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye, Enstitü /internet, s. 98) 

Rabbimiz, kulları olan insanların da hak ve hürriyetlerini çiğnenmesine razı değildir. Bir ateiste, kâfire bile zulüm edilmesine de asla rızası yoktur. O hâlde, Allah’ın (cc) kullarının hak ve hürriyetlerine saygı göstermek, hatta onları incitmemek salih ameldir. Bunun aksine hareket etmek, zulümdür, ibadullaha tecavüzdür.  

“Hukukullah”tan da daha ziyade kişinin iman/itikat ve ibadet hayatı anlaşılır. İtikadı yanlış olan insan, Cenab-ı Hakk’ın hukukuna tecavüz eder. İnancına göre yaşamayan ve Onun emirlerine uymayan, nehiylerinden sakınmayan da “hukukullah”a riayet etmemiş olur. Demek salih amel, aynı zamanda adaletin ta kendisidir.  

Okunma Sayısı: 2227
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı

    En Çok Okunanlar