Cevabınız “Evet”tir hiç şüphesiz. O zaman, “İmam/The Imam”ı mutlaka izlemenizi tavsiye ederiz. Günde bir dizi... 

Bir tavsiyemiz daha var: İzlerken, kalem ve blok notunuzu da hazır bulundurun. Geçen âyet-i kerime ve hadis-i şerifleri, önemli ölçü ve prensipleri kaydedin.

Dizide neler bulacaksınız?

Hanbelî mezhebinin imamı, muhaddis, müctehid olan 164/780 yılında Bağdat’ta doğan Ahmed b. Hanbel’in (ra) hayatı doğumundan başlayarak vefatına kadar olan ilim talebi, eğitimi ve şahsî hayatıyla alâkalı birçok hadise işleniyor...

Aile dahil hayatımızın her safhasında rehber olacak prensipler, ölçüler bulacaksınız. İmam-ı Hanbel’in (ra) Mutezile başta olmak üzere sapkın görüşlere karşı verdiği iman-Kur’ân, Sünnet-i Seniyye mücadelesi… Çektirilen sıkıntılar, yapılan işkenceler, eziyetler, hapis hayatı ve buna rağmen Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’ye uygun hareketi ve destansı mücadelesi size çok şeyler katacak.

Diğer taraftan dünyaya gönderilişimizin asıl gayesinin imtihan olduğu, müsbet hareketin, emr-i bil’ruf’u, nehy-i an’il-münkerin, “tebliğ ve irşadın” da önemi vurgulanır. 

Bu arada, Abbasiler’in en parlak dönemi Harun Reşid ve sonrasında gelen Mutezile hareketini, o günün dinî, siyasî ve kültürel hareketlerini de nazara veren dizide göndermeler yaparak “günümüzdeki Mutezili veya Harici yöneticilerin, gücü ele geçirip zulmedenlerin” oyunlarını sergiliyor.

Zaten tarihte büyük müctehidlerin birçoğuna zulmedildiğini; İmam-ı Ahmed bin Hanbel’in de bu gruptan olduğunu biliyoruz. Abbasîler zamanında “Halku’l-Kur’ân/Kur’ân mahlûktur” ideolojisi yayılmış, halife Me’mun (813-833) bunu zorla ulemaya kabul ettirmek istemiştir. Hıristiyan âlimi Yuhanna el-Dimaşkî’nin fitnesi ve Mutezile’nin ortalığı karıştırmasıyla başlayan zulüm, devlet desteğiyle ilim çevrelerine dayatılmak istenince ulemanın çoğu korkusundan bu görüşü kabul ettiğini söyler.

Günümüz, o günlere ne kadar da benziyor!

İşte, başta Ahmed b. Hanbel, el-Kavârîrî, Muhammed b. Nuh, Sücâde (r.anhüm) gibi birkaç âlim; “Kur’ân mahlûktur” görüşünü Kabul etmediklerinden dolayı zincirlere vurularak hapse atılmışlar, müthiş işkencelere maruz bırakılmışlardır.

İmam-ı Hanbel’in (ra) her anı ilim ve hizmet yolunda geçen çileli ömrü siyasî takibatlar altında ve 30 ayı hapiste geçti. Yazdığı tek eseri “el-Müsned”dir. Ona atfedilen eserler, Hanbelî imamlarınca onun fikirleri istikametinde yazılmıştır.

Mütevazi ve şefkat sahibiydi. Kendisini hapse attıran ve işkence edenleri bile affetmiştir. 

Bediüzzaman’ın da ömrünün ilk devresi ilmî sohbetlerde, münâzaralarda, harp meydanlarında; son 35 senesi hapis-nezaret, sürgün ve işkence altında geçti. Kendisini idam etmek için çabalayan savcının kız çocuğunu, başka savcıların yaşlı anne-babaları var diye bedduâ etmedi, edilmesine de müsaade etmedi:

“Kim olursa olsun, madem imanı var, o noktada kardeşimizdir.” dedi. 1

Dipnot:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, s. 191.