Karıştırılan, daha doğrusu dengelenemeyen meselelerden birisi de; çalışıp zengin olup insanlığa faydalı olmanın, hayır hasenat yapmanın başka; dünyevîleşmenin başka bir şey olduğunun şuurunda olmamaktır.
Çalışalım, ama dünyevîleşmeyelim!
“Dünyevîleşme nedir?” sorusuyla birlikte şu soruların da cevabını bulmalıyız: Müslümanları niçin ve nasıl ahtapot gibi sarmalamış; Mü’minlerin hayat standardını yükseltip zenginleşmesi, müreffeh bir hayat sürmesi dünyevîleşmek midir?
Kimi anlayışlar dünyayı tamamen reddeder. Kimisi ise, ahireti… İslâmiyet, hayatın her safhasına olduğu gibi, dünyaya bakışa da denge getirmiştir.
Bediüzzaman’a göre dünyanın üç yüzü var:
1- Esma-i Hüsna’nın (Allah’ın isim ve sıfatlarının) tecelligâhıdır. Fen ilimleri dahil, bütün ilimlerin dayanağı Esma’dır. Herbir fen bir Esma’dan çıkmıştır. Meselâ tıp Şafii, matematik-fizik, kimya Mukaddir’den çıktığı gibi.
2- Dünya, ahiretin tarlasıdır. Yani ahiret burada kazanılacaktır.
3- Dünyanın maddî, fani, nefse bakan yönüdür.
İşte, ilk iki madde penceresinden dünyaya bakmak, dünya ve içindekileri Allah adına sevmek, çalışmak İslâmın emridir, gereklidir.
Diğer iki cepheyi unutup tamamen dünyaya yönelmek, olaylara zaman ve mekâna nefsî, indî, maddî çıkarlar açısından bakmak dünyevîleşmektir. Hatta, dünyevîleşme o kadar ileri götürülmüş ki, zarurî olmayan şeyler de zarurî ihtiyaç haline getirilmiştir..
Oysa, “Ekmek yemek, yaşamak gibi zarurî ihtiyaçlar haricinde başka hangi zaruret var? Su-i ihtiyardan, gayr-ı meşrû meyillerden ve haram muamelelerden tevellüd eden hareketler haramı helâl etmeye medar olamazlar.” 1 Haddizatında biz bu dünyaya, dünyevîleşmek için değil; uhrevîleşmek, yani, imtihanını kazanmak; iman esaslarını özümsemek ve benimsemek, ibadetleri hayata geçirmek için gönderildik.
Ne var ki, bütün himmeti ve gayreti şahsî ve dünya menfaatine ayırdık. Allah sevgisi yerine para, makam ve şöhrete kul köle olmak esas aldı. Hayvanî, nefsanî ve şahsî arzular baskın çıkıyor. Bu da bizi Kur’ân’ın gösterdiği doğru yoldan uzaklaştırıyor. Ehl-i dalâletin galebesinin sebebi de budur.
Dünyevîleşmek çalışmak, zengin olmak değil; zenginliğini nefse ve gayr-i meşrû yolda harcamak… Ve makam, mevki, şan/şöhret sahibi olmak değil; bunları nefis, dünya hesabına kullanıp, kulluğun kapsam alanından çıkmaktır.
Dünyevîileşmek, ihlâstan uzaklaşmaktır. Dünyevîleşmek, farzları ihmal, Sünnet-i Seniyye’den uzaklaşmaktır.