"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dehşetli oyun: Nefret dilini hutbe eşliğinde yaymak!

Ali FERŞADOĞLU
19 Temmuz 2022, Salı
Geçen Cuma sabahı birkaç okuyucu, “Hutbelerde yine Ankara’dan gönderilen yazı okunup siyaset yapılacak” diye hatırlattılar. Sonra görüldü ki tüm camilerde okunan hutbeyi sanki uhuvvetten habersiz biri hazırlamış!

15 Temmuz nefret dili kutuplaştırıcı, münafıkane ve zalimcedir. Mü’mine, demokrata yakışan bir dil değildir! Zira, meşrutiyet/demokrasi, hürriyet, “Al-i İmran 159, Şura Suresi, 38 âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir. Evet, gerçek demokratın “lisanı muhabbettir/sevgidir.”  

Nefret dili, kutuplaştırıcı dil vatandaşı vatandaşa düşman eden, mümini camiden soğutan bir masumları da cezalandıran zalimce bir dildir! Mümin, “Velateziru vaziretun vizre uhra/Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi, 6:164; vd.) ayetine göre, masumlara nefret kusulamaz! 15 Temmuz 2016 darbe-i münafıkanesi, zamanın Başbakanı Binali Yıldırım’ın dediği gibi “Bir avuç kalkışımcının işidir.” Suçu, tüm muhalefete, vatandaşlara teşmil etmek cehalettir.

Ayrıca, “Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâmdır.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 6.) hakikatince müminlerin birlik ve beraberliği şöyle olacaktır: “Bu ittihadın meşrebi muhabbettir. Husumeti ise, cehalet ve zaruret ve nifakadır.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 68.) Kutuplaştırıcı lisanı kullanmak cehalettir!  

Bu ne dehşetli bir oyundur ki; nefret dilini hutbe, tekbir, sela ve salavatlarla yayıyorlar! Hem dini, hem dindarlığı, hem uhuvveti, hem muhabbet hem asayişi berhava ediyorlar! 15 Temmuz 2016 darbe-i münafıkanesi, altı sene sonra “Kökü dışarıda zındıka komiteleri”nin tasallutuyla ülkemizdeki vesayet anlayışını farklı bir şekilde devam ettirme planlarının bir tezahürüdür.  

“Sülük, haşhaşi, dininden şüphe ettiğim, alçak, hain, şerefsiz, zürriyetsiz, yalaka,terbiyesizlik yapma, artistiklik yapma lan, lan bana anayasayı öğretme…” gibi argo kelimeler nefret, kin, düşmanlık ve sokak dilidir! Her toplumda sokakları işgal eden serseriler bulunur. Akıllı yönetici sokak dili kullanmaz! Dedem bahtiyar idi ki, nefret dilini duymadı!

Okunma Sayısı: 2771
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yılmaz Basak

    21.7.2022 19:47:37

    Allah razı olsun İyiki varsınız

  • Feyzullah Ayhan

    19.7.2022 20:57:35

    1970 li yıllar, siyasi bir hizbe hizmet eden bir stk'nın(derneğin) humeyniyi veeiran rejimini kurtafıcı olarak lanse ettiği bir zaman diliminde Yahyalı ilçesine bir grup halinde ziyaretimiz oldu. Bir camiye yöneldik namaz kılmak ve biraz da Risale-i Nur anlatmak için.. Önümüzü kestiler yahyalılı arkadaşlar,.. Sebebini sorduk.. Siyasilerin camilerin bir kısmını kurtarılmış bölge veya mahalle statüsüne soktuklarını, girecek olursak şiddetle karşılaşacağımız söylediler. Mecburen bir başka camiye yöneldik. Mesele anlaşılıyor herhalde...

  • Çelebi Ayhan

    19.7.2022 14:38:17

    Yeminle sizleri temin ederim ki cuma dışında camiye gitmiyorum. Cami eve 200 mt.mesafede ama gitmek içimden gelmiyor. Ramazanda kendi aileme evde yatsı ve teravih kıldırıyırum.Hem hutbelerde hem vaazlarda öyle bir şiddet, ayrıştırma, hasım yapma dili kullanıyor ki elimi açıp duaya iştirak edemiyorum.Dualarına amin diyemiyorum. Zaten cemaatten de öyle canlı ve istekli bir Amin sesi de duymuyorum. Bu şiddet dilini hem orta öğretimde hem yüksek tahsilimde de çok gördüm ve yaşadım 1970 li yıllarda. Bu ayrıştırma, husumet dili diyanetin genel merkezinin telkiniyle, gönderdiği hutbeler le de iyice cesaretlendiriyor birilerini ama hiç de hayra alamet değil. Cami, cemaat ve insanlarımız kutuplaştırılıyor.

  • Caner

    19.7.2022 10:19:05

    Pek doğru yazmışsın. Böyle giderse camiyede gitmeyeceğiz. Ne bu camiye değil sanki hasım husumet alanına gidiyoruz. Hocalarda pek değişti. Pek az kaldı gibi o vazifesini Allah rızası için yapan hocalar.

  • S.topuz

    19.7.2022 09:19:16

    "Bu zamanda bu gibi içtihadlar, semavî değil ancak arzî içtihadlardır. Bu gibi içtihadlar ile Hâlık-ı Semavat ve Arz'ın hükümlerinde yapılan tasarrufat merduddur. Meselâ: Bazı gafiller, hutbenin Türkçe okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhâssa siyasî ahvalden haberleri olsun. Halbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytanî fikirlerden hâlî değildir. Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlahiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdır." Mesnevi-i Nuriye - 91

  • Müjdat Bayar

    19.7.2022 09:13:12

    Yerden göğe kadar haklısınız. Maalesef bu dil birçok kişinin cuma namazına gitmemesine yol açtı.

  • Tahir

    19.7.2022 04:43:46

    Balık bastan kokarmış. Baştakilerin konuştuğu dil alttakilerden çok daha laçka.

  • Necati

    19.7.2022 01:35:34

    Bu ne kin, bu nasıl nefret, insaf, izan, vicdan yok. İslâmî dini hassasiyet kalmamış. Allah'ın emirlerinin, Kur'an esaslarının tebliğ yeri olan hütbede böyle bir nefret dilini nasıl kullanılır. Kullanırsa buna ne denir? Ahir zamanın dehşeti fitnesinin eli camilere kadar uzandı. Yazıklar olsun buna alet olanlara...

  • Aysuna

    19.7.2022 00:24:33

    "Konuştuğun kelimeler,içinde yaşadığın yuvan olur."demişler.Ne bahtiyar o kimse ki dilini hayra alıştırmış..🌷

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı