Geçen Cuma sabahı birkaç okuyucu, “Hutbelerde yine Ankara’dan gönderilen yazı okunup siyaset yapılacak” diye hatırlattılar. Sonra görüldü ki tüm camilerde okunan hutbeyi sanki uhuvvetten habersiz biri hazırlamış!
15 Temmuz nefret dili kutuplaştırıcı, münafıkane ve zalimcedir. Mü’mine, demokrata yakışan bir dil değildir! Zira, meşrutiyet/demokrasi, hürriyet, “Al-i İmran 159, Şura Suresi, 38 âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir. Evet, gerçek demokratın “lisanı muhabbettir/sevgidir.”
Nefret dili, kutuplaştırıcı dil vatandaşı vatandaşa düşman eden, mümini camiden soğutan bir masumları da cezalandıran zalimce bir dildir! Mümin, “Velateziru vaziretun vizre uhra/Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi, 6:164; vd.) ayetine göre, masumlara nefret kusulamaz! 15 Temmuz 2016 darbe-i münafıkanesi, zamanın Başbakanı Binali Yıldırım’ın dediği gibi “Bir avuç kalkışımcının işidir.” Suçu, tüm muhalefete, vatandaşlara teşmil etmek cehalettir.
Ayrıca, “Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâmdır.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 6.) hakikatince müminlerin birlik ve beraberliği şöyle olacaktır: “Bu ittihadın meşrebi muhabbettir. Husumeti ise, cehalet ve zaruret ve nifakadır.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 68.) Kutuplaştırıcı lisanı kullanmak cehalettir!
Bu ne dehşetli bir oyundur ki; nefret dilini hutbe, tekbir, sela ve salavatlarla yayıyorlar! Hem dini, hem dindarlığı, hem uhuvveti, hem muhabbet hem asayişi berhava ediyorlar! 15 Temmuz 2016 darbe-i münafıkanesi, altı sene sonra “Kökü dışarıda zındıka komiteleri”nin tasallutuyla ülkemizdeki vesayet anlayışını farklı bir şekilde devam ettirme planlarının bir tezahürüdür.
“Sülük, haşhaşi, dininden şüphe ettiğim, alçak, hain, şerefsiz, zürriyetsiz, yalaka,terbiyesizlik yapma, artistiklik yapma lan, lan bana anayasayı öğretme…” gibi argo kelimeler nefret, kin, düşmanlık ve sokak dilidir! Her toplumda sokakları işgal eden serseriler bulunur. Akıllı yönetici sokak dili kullanmaz! Dedem bahtiyar idi ki, nefret dilini duymadı!