Yeni Asya, çıkışından günümüze hak ve hürriyeti, adaleti, meşvereti esas alarak yayın politikasını belirliyor. Ve bunun için birçok bedeller ödedi, ödemeye devam ediyor.
Bizi hep suçlayarak gelmediler mi? Ve 3, 5, 10, 20, 30 sene sonra bizim geldiğimiz noktaya gelmediler mi?
Kim ne yaparsa yapsın, Üstadımızın dediği gibi hareket etmek zorundayız: “Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok…” (Bediüzzaman, Lem’alar, s. 164)
Biz, “rızay-ı İlâhî”yeye göre hareket etmeye mecbur ve mükellefiz ve buna göre gayret ederiz; yoksa rıza-yı yönetici, rızay-ı iktidar, rıza-yı siyasete göre değil!
“Masum ve mazlumları” müdafaa etmek herkes içi farz iken, bunu yapmamaları bir yana, yapanlara da “nefsî, indî” olarak itiraz etmeleri anlaşılır gibi değil.
“Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır.” (Bediüzzaman, Lem’alar, s. 164)
Sosyal medyadaki “kiralık trollere ve kiralık fikir katillerinin” kınama ve tehditlerine asla önem vermeyiz.
Buyurun bize hücum edenlerin, geldiği perişan nokta: Twitter, AKP gençlik örgütlenmesiyle bağlantılı 7340 hesabı kapattığını; sektörde böylesine bir ifşanın ilk defa gerçekleştiğini; söz konusu hesapların ve tweetlerinin platformdan kaldırıldığını açıkladı.
Son dönemde ahlâkî değerlerden ve etik kurallardan dem vuran AKP yöneticilerinin, önce bu edep ve hukuk dışı saldırılar karşısında şimdiye kadar sergiledikleri sessiz tavrın izahını yapmaları gerekmez mi?
“Aslında Twitter’in kararı, sosyal medyaya nizam verme girişimini evvelâ AKP’den başlatmak için bu partiye bir fırsat vermiş oldu!” (Kâzım Güleçyüz, 19 Haziran 2020.)
İşte onların etkisinde kalanlara-bilhassa fraksiyonlarımıza-şu duâyı yapmalıyız:
“Allah kimseyi şaşırtmasın, şaşırtırsa süründürmesin, süründürürse çektirmesin, çektirirse rezil etmesin, rezil ederse perişan etmesin, perişan ederse sersem âvâre etmesin.” (Bediüzzaman Said Nursî, Hutuvat-ı Sitte, s. 104)