İnsan kendisini nasıl tarif ederse, hayatını da ona göre şekillendirir, sonunu da ona göre hazırlar. Felsefe ve filozoflara göre insan nedir?
● Konfüçyus: “İnsan, öğrenen hayvandır.” ● Sokrates: “İnsan, sorgulayan hayvandır.” ● Sofistler: “İnsan, kazanan hayvandır.” ● Platon: “İnsan, toplumsal hayvandır.” ● Aristo: “İnsan, düşünen hayvandır.” ● J. Dewey: “İnsan, çıkarını düşünen hayvandır.” ● Descartes: “İnsan, konuşan hayvandır.” ●Hegel; “İnsan, sistematik hayvandır.” ● Nietzsche: “İnsan, düpedüz hayvandır!..” Bu tariflere göre, “insan hayvanoğlu hayvandır!”
İmanlı insan tarifine gelince: Kur’an müfessiri Bediüzzaman’a, göre insan nedir? Çok muhteşem, girift, karmaşık ve bilinmezleri içinde toplayan ruh ve bedeniyle insan Kur’an’i tabirle, “Ahsen-i takvim”1 en güzel şekilde, en mükemmel ve tam kıvamda, herbir duygu, duyu, alet, cihaz ve organı bir kudret mucizesi olarak yaratıldı. Her şeyi kapsayacak potansiyel halinde yetenekler verildi… Ve, “Netice-i hilkat (yaratılışın sonucu, özeti, meyvesi)…”2 yapıldı. İnsan, “Cenâb-ı Hakkın antika bir sanatıdır ve en nâzik ve nâzenin bir mucize-i kudretidir ki, insanı bütün esmâsının (isimlerinin) cilvesine mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar (küçültülmüş örneği, minyatürü) sûretinde yaratmıştır.”3
Ruh nedir? Potansiyel halinde çok letâif, ince duygu, his ve hasletlerle donatılan “Ruh, bir kanun-u zîvücud-u haricîdir, bir namus-u zîşuurdur. Sabit ve daim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi âlem-i emirden, sıfat-ı iradeden gelmiş, kudret ona vücud-u hissî giydirmiştir, bir seyyâle-i lâtifeyi o cevhere sadef etmiştir. Mevcut ruh, mâkul kanunun kardeşidir. İkisi hem daimî, hem âlem-i emirden gelmişlerdir. Şayet nevilerdeki kanunlara kudret-i ezeliye bir vücud-u haricî giydirseydi, ruh olurdu. Eğer ruh, şuuru başından indirse, yine lâyemut bir kanun olurdu...”4
Ruh, harici vücut, kanun, namus, sabit ve daim fıtrî kanunlar gibi, âlem-i emir, sıfat-ı iradeyi anlamak için kâinatın “halk ve emir âlemlerini” bilmek lazım: Halk âlemi; gözle görülen, müşâhade edilen maddi âleme verilen isimdir. Toprak, ateş, su, bitki, ağaç, güneş, gibi. Âlem-i emir ise, kanunlar, yani, komuta âlemidir. Mesela, ruh/duygular, çekim kanunu, ivme kanunu, vs., gibi, Cenab-ı Hakk’ın irade sıfatının tecelli edip hâkim olduğu âlemdir. Ve, “Sâniine intisabdan ibâret olan imân, insandaki bütün âsâr-ı sanatı izhâr eder. İnsanın kıymeti, o sanat-ı Rabbâniyeye göre olur ve âyine-i Samedâniye itibâriyledir. O halde, şu ehemmiyetsiz olan insan, şu itibarla bütün mahlûkat üstünde bir muhatab-ı İlâhî ve Cennete lâyık bir misafir-i Rabbânî olur.”5
Dipnotlar:
1-Tin Suresi, 4.; 2-Sözler, Enst./intr., s. 289.; 3-Age, s. 282.; 4-Mektûbât, s. 454.; 5-Sözler, s. 282.