Kâr gayesi ile mal mübadelesi, yani, değiş tokuşu mesleğine ticâret, bu mesleğin mensubuna tâcir (çoğulu tüccâr) denir. Hava tarlasına bir kelime ekilir, her yere gider yüz binlerce, milyonlarca, trilyonlarca söz olur! Toprağa bir haşhaş tohumu ekilir, binlerce tane alınır. İndirimli satışların yapıldığı rahmet ayı bu mübarek üç aylar, gece ve günler tarlasına bir söz, bir zikir, bir vird, bir duâ ekene yüz binlerce sevap verilir: “Kur’ân-ı Hakîm’in her harfinin okunmasıyla öyle bir kıymeti olur ki, bir harf, on, yüz, bin ve binler sevabı ve bâkî meyve-i uhrevîyi verecek mahiyettedir. Yalnız kıraatinde herbir harfinin on, yüz, bin ve binler ve eyyam-ı mübarekede otuz bine kadar sevab-ı uhrevî ve meyve-i Cennet verir. (Bediüzzaman, İşaratü’l-İ’caz, s. 11) Ya manasını düşünerek, tefekkür ederek okumak, müzakere etmek ne kadar feyizli ve kârlı?
Akıllı bir tüccar, kârı olmayan bir alış verişe girişmez. Kendime bakıyorum, “Kaç paralık adamım!”, malım, mülküm, ibadetim, salih amelim “Kaç para eder!” Ki, mealen, “Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, karşılığında onlara Cennet vermek sûretiyle satın almıştır.” (Tevbe Sûresi: 111) buyuruyor!
Akıllı tüccar Ganiyy-i Mutlak olan Cenab-ı Hak ile alış veriş yapandır. Ki, bu kârlı alış veriş ve satış şartnamesi şöyle: “Elinizde olan emânetimi Bana satınız. Tâ sizin için muhâfaza edeyim. Beyhûde zâyi olmasın. Hem, muharebe bittikten sonra size daha güzel bir sûrette iâde edeceğim. Hem, güyâ o emânet, malınızdır; pek büyük bir fiyat size vereceğim. Hem, o makine ve fabrikadaki âletler, benim nâmımla ve benim tezgâhımda işlettirilecek; hem fiyatı, hem ücretleri birden bine yükselecek. Bütün o kârı size vereceğim... Hem de bana satmak ise, bana asker olup, benim nâmımla tasarruf etmek demektir. Âdi bir esir ve başıbozuğa bedel, âlî bir padişahın has, serbest bir yâver-i askeri olursunuz.” (“Şimdi satmaya bakacağız. Acaba, o kadar ağır bir şey midir ki, çokları satmaktan kaçıyorlar?”) Şu iltifatı ve fermanı dinledikten sonra, o iki adamdan aklı başında olanı dedi: ‘Başüstüne, ben maaliftihar satarım. Hem, bin teşekkür ederim.” (Sözler, s. 30-31)
Akıllı tacir ise, şu malları da alıp satandır: “İman, muhabbet, sadâkat (doğruluk, dürüstlük), hamiyet (kişinin aile, cemaat, grup, millet ve vatanını koruma çabası, erdemi, fazileti ve bu değerlere bağlılığı). (Münâzarât, s. 139)
Herkes kendisini, “Ne alıp, ne satarım, kaç paralık tüccarım!” diye test edebilir…