“Dinde hassas muhakeme-i akliyede nakıs” /“dindar siyasalcılar”ı aldatan hususlardan bazıları şunlardı:
- İktidar olursak, toplumu dönüştürebiliriz.
- İnsanı öncelleyen yasaksız bir anayasa yapar, kanunlar çıkarırız,
- Eğitimi hurafelerden, Kemalizm’den, Darwinizmden temizleriz, dindar nesiller yetiştiririz.
- Ekonomiyi rayına oturtur, fakirliği ortadan kaldırırız.
- Tv ekranlarını zabt-u rabt altına alır; uygun yayınlar yaptırırız.
- Cinayet, zinâ, hırsızlık, kumar, şarap, yolsuzluk, rüşvet, uyuşturucu gibi günahları engelleriz.
Ne var ki son 20 yıldır hiçbiri olmadı; bilâkis kendileri dönüştü! Yazık ki, zayıf olan dindarlıkları ve dâvâlarını da kaybettiler; siyasete, iktidara sattılar!
Şimdi anlamalılar ki, gerçek dönüşüm, gelişim tek adam, tek düşünce, istibdat ile değil; “adâlet, hürriyet, meşveret/meşrûtiyet/demokrasi” ile olur. Fıtratın temel kanunu hürriyet, “Hürriyet, imânın bir hassasıdır” (Bediüzzaman, Hutbe-i Şâmiye, s. 67) Bunu da kavrayamadılar; şeriata aykırı zannettiler; cephe alıp savaştılar!
Halbuki, şimdi anlamış olmalılar ki, “Rûh-u meşrûtiyet, şeriattandır; hayatı da ondandır. Fakat ilcâ-i zarûretle teferruat olabilir, muvakkaten muhâlif düşsün. Hem de, her ne hâl ki, meşrûtiyet zamanında vücuda gelir! Meşrûtiyetten neş’et etmesi lâzım gelmez.” (Bediüzzaman, Münâzarât, s. 39)
Evet, her şeyin esası, temeli, iman, amel-i sâlih ve hürriyettir. Yakıt, elektrik yoksa hiçbir cihaz, makine ve vasıta çalıştırılamaz: “Acaba katl, zinâ, sirkat, kumar, şarap gibi hayat-ı içtimâiyeyi zehirlendiren pekçok büyük günahları işleyenleri onlardan men etmek için, yalnız hapis korkusu ve hükûmetin bir hafiyesinin görmesi tevehhümü kâfi gelir mi? (...) İşte, Risâle-i Nur, amel-i sâlih noktasında, îman cânibinden, herkesin başında her vakit bir mânevî yasakçıyı bulundurur.” (Şuâlar, internet, s. 240)
Ve 20 yıldır tecrübe ederek kesinlikle idrak etmişlerdir: “Şeriatın yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibadet, ahiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir.” (Divan-ı Harb-i Örfi, s. 28) Bunu anlamayan “siyaset ve iktidara” odaklanır. Ve siyaset labirentlerinde kaybolur!