"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Münkir, ateist ihlâsla iş yapabilir mi?

Ali FERŞADOĞLU
25 Kasım 2021, Perşembe
Bir kardeşimiz, “Üstadımız İhlâs Risalesi’nde, ‘Hattâ, meslekleri dalâlet ise de yine ittifakı muhafaza ederler. Adeta o haksızlıkta bir hakperestlik, o dalâlette bir ihlâs, o dinsizlikte dinsizdârâne bir taassup ve o nifakta bir vifak yaparlar, muvaffak olurlar. Çünkü samimî bir ihlâs, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz’ diyor. (Lem’alar, internet, s. 154) Şerde ihlâs nasıl olur?” diye sordu.

İslâmî literatürde en temel mefhum, anahtar bir kelime olan ihlâs; lügatlerde “sâfi olma, içindeki yabancı unsurlardan temizlenme” mânâlarına gelir.  

Kur’ân-ı Azimüşşanda ihlâs kelimesi bu aslî mânâsında kullanılır. “Allah’ın rızası dışındaki her şeyden uzaklaşmak, şirk şaibelerinden arınmaktır. (İsfahânî, el-Müfredât, h-l-s md.) 

İhlâs; bir işin Allah rızası için yapılmasıdır. Yani, bir Müslüman her şeyi Allah emrettiği için yapar. Ne kendisi ne ailesi ne akrabaları ne de birlikte yaşadığı insanların nefsi, maddî çıkarlarını kat’iyen düşünmez. Bu tür beklentilere girmeden “hâlisâne” hareket etmesidir. 

Müşrik, münkir, atestlerin başarılı olmasının sırrı, ihlâsın ikinci mânâsı ve boyutundadır. İhlâs samimiyet, “tekvini şeriata, Allah rızasına uygun” hareket etmek demektir. Yani, “fenâ fil-iş, fenâ fi’s-sanat, fena-fil-amel, fena-fi’l-iş” olup, âdeta onda yok olmak, bütün duygularıyla kendini ona vermektir! Bir işi, ameli, Allah’ın tabiata koyduğu “sünnetullah, adetullah, sebepler ve tabiat kanunları” çerçevesinde yapmaktır.  

Kâinatta “ivme, yer çekimi, itme, ısı, ışık gibi fizikî, kanunlar, kimyevî reaksiyonlar, vs., vs.” vardır. Bunlar, Allah’ın tekvini, mükevvenat, oluşsal âlem, tabiat şeriatıdır.  

İhlâs bir kanundur. İnançlı-inançsız, mü’min-münkir büyük-küçük, âlim-avam kim bu kanunlara uyarsa, ihlâsla hareket etmiş ve Rabbimizin rızasına uygun davranış sergiler. O halde ekseriya sonuç alır.  

Teknolojik ve sosyal meselelerde de durum budur. Sabahtan akşama dek ibadet edip, “tekvini kanunlara” uymayan bir mü’min sevap kazanır; ilim, teknoloji ve sosyal meselelerde kaybeder. İnançsız, münkir, ateist, vs., “tekvini şeriat dediğimiz tabiat kanunlarına” uyarsa ihlâslı davranmış, Allah’ın rızasını, fıtri şeriatı gözetmiş demektir ve kazanır.  

Şerde ihlâs böyle sonuçlar verirse, ya hayırda nice feyiz ve berekete sebep olur! 

Okunma Sayısı: 1183
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rauf Hakan

    25.11.2021 22:14:52

    Ali kardeşim, Yazınızdaki ..."tekvini şeriat dediğimiz tabiat kanunlarına.." sözü "..tabiat kanunları dediğimiz tekvini şeriat.." şeklinde olmalıydı. İki yazılış arasında büyük fark var.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı