Bir kelimenin bir “sözlük/lügat”, bir de “terim, ıstılah” anlamı vardır. Kur’ân’da bir kelime bazen terim, bazen de sözlük, lügat anlamı kullanılır. Kimi zaman hakikî ara sıra da mecaz olarak kullanılır.
İnsanî bir kelimenin bile birçok anlamı, manaları, çok geniş muhtevaları vardır. Elbette aklı başında olan herkes, lügat, sözlük anlamıyla, ıstılah (kullanım) anlamlarını biribirinden ayırır.
Meselâ, “ev” içinde oturulan yer, “cami” toplanılıp namaz kılınan, “üniversite” yüksek ilim, tefekkür, müzakere, mütalâalar edilen, araştırmalar yapılan yer anlamındadır.
Kâbe ile ilgili bir âyetin meali, “Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Bekke (Mekke) de, o, kutlu ve bütün insanlar için hidayet olandır Kâ’be’dir.” 1 şeklindedir.
“Biz Kur’ân’ı anlarız ve bize meal yeter!” diyenler bu âyetin mota mot bile tercümesi olmayan bu mealle yetinenler Kâbe hakkında ne anlatabilir, ne söyleyebilirler? “Beyt/ev” tek hecelik bir kelimedir. Ama, bunun içinde binlerce, on binlerce mana vardır ve bunlar ancak tefsir ile ortaya çıkarılabilir.
Ve bizim oturduğumuz normal bir “ev”in veya “üniversitenin” mealini düşününüz ve tefsirini hesap ediniz…
Evet, Kur’ân’da geçen şu kelimeler de birkaç anlamda kullanılır:
Vel-Asr: Zaman, asır, Asr-ı Saadet, ikindi.
Adavet: Düşmanlık, kızgınlık, öfke.
Mealler, bu manalardan kaçını, hangisini verecek ve kaçını verecek?
Meselâ, Besmelenin meali, “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” şeklindedir. Bundan aldığımız iman gücü, feyzi ne kadardır?
Halbuki, Besmeleyi, Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dili Kur’ân Dili isimli tefsirinde 110 sayfa civarında (yeni baskılarda sadeleştirilerek 30-35 sayfaya indirilmiş, kuşa çevrilmiştir) tefsir ve izah etmiş, anlatmıştır.
Bediüzzaman, sadece Birinci Söz’de, pekçok manaları çağrıştıracak formüllerle 10.5 sayfa kadar tefsir ile izah edip anlatmıştır.
“Bismillahirrahmanirrahim”in meali, “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” şeklindedir. Bu meal size ne anlatır!
İhlâsın kelime anlamı, yani, meali, samimî olmak, dine içtenlikle bağlanmak, dinin esaslarını sırf Allah rızası için uygulamak, demektir.
Ama, ihlâs’ın Yirminci, Yirmi Birinci lem’alar ile, diğer Risale-i Nur’un muhtelif yerlerindeki bahisleri kadar anlamları var. Ve ihlâsın zaman, mekân, şahıs, makam, mevki, imkân, şartlara göre de tefsir edilebilir.
İşte bu örneklerde görüldüğü gibi; tercüme ve meal, kelimenin taşıdığı bunca manayı elbette yansıtamaz. O zaman, mana çok nakıs, kısır, eksik kalır. Hatta, motamot tercüme ve kısa meal, yanlış anlamalara yol açar, okuyanların birçoğunu şüphe ve vesveseye düşürebilir.
Kur’ân ve hadis-i şeriflerde geçen bütün kelimelerine bu örnekler çerçevesinde bakılabilir.
Şu halde, “ispat ve izaha dayalı” bir tefsir mütalâa ve müzakeresinden sonra, ancak “açıklamalı meal” okunabilir.
Dipnot:
1- Al-i İmran Sûresi, 96.