"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üstünlük ve şeref; soyda, boyda değil…

Ali FERŞADOĞLU
04 Kasım 2022, Cuma
İslâmiyet kendi etnik kökenini, soyunu, milletini inkâr ettirmez; daha şerefli ve üstün sayarak diğerlerini hakir görmeyi yasaklar: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da, birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdık.” (Hucurat Sûresi, 13.)

Bu mealdeki âyette de, kimlere bağlı olduğumuzu anlama, hissetme, biribirimizi tanıma, yardımlaşma, dayanışma, kabul etme ve ötekileştirmemek için farklı yaratıldık. Cinsiyetimiz gibi etnik kökenimiz de bizim tercihimiz değil ki, onunla övünelim veya yerilelim!  

Şu tesbit de meseleyi açıklar: “Evet, inkar edemezsin ki, sen bir adamla beraber bir taburda bulunmakla, o adama karşı dostane bir rabıta anlarsın ve bir kumandanın emri altında beraber bulunduğunuzdan, arkadaşâne bir alâka telakkî edersin. Ve bir memlekette beraber bulunmakla uhuvvetkarane bir münasebet hissedersin. Halbuki, îmanın verdiği nur ve şuur ile ve sana gösterdiği ve bildirdiği esma-i İlâhiye adedince vahdet alâkalan ve ittifak rabıtaları ve uhuvvet münasebetleri var. Her ikinizin Hálıkınız bir, Mâlikiniz bir, Mâbudunuz bir, Râzıkınız bir. Bir bir... bine kadar bir, bir. Hem Peygamberiniz bir, dîniniz bir, kıbleniz bir. Bir bir... yüze kadar bir bir. (bunlar İslam milliyetinin hakiki bağlardır) Sonra köyünüz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir, ona kadar bir, bir.” (Mektubat, s. 254.) Bunlar da nisbi, izafi bağlardır.  

Böylece hem dünya hem de ahirette beraber yürümemize netice veren güçlü birlik bağlarımız var. Ve “hakiki” bağın kuvveti derecesinde “nispi ve izafi” bağlarımız da güçlenir. Zira, iman tahkikiyi elde eden, İslmi hassasiyetleri gelişen, Müslümanlarda milliyet kavramı kuvvetlenir.  

Keza, İslâmi bağın kuvveti ölçüsünde nisbi, izafi bağlar da farklılaşır, güçlenir. Çünkü, mümin güç ve şerefini milli kökeninden değil, Allah’a mensubiyet ve imânından alır. Zira, “Birşeyin şerefi neslinde değildir, zatındadır.” (Muhakemat, s. 21/eski) iman, takva, şeref genetik değil, sonradan kazanılan şeylerdir! “Milliyetimizin rûhu İslâmiyettir” hakikatiyle Müslümanlar akli, vicdani ve kalbi olarak dini mensubiyeti kabul ettiklerinden hakiki milliyet bağı oluşur; sağlamlığı derecesinde izafi ve nispi bağlar da gelişir. Çünkü “Tevhîd-i îmanî, elbette tevhîd-i kulûbu (gönül birliğini) ister. Ve vahdet-i îtikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder.” (Mektubat, s. 224.)  

Evet, nisbi ve izafi olan neseb, soy-sop, milliyet bağlarının kendi başlarına bir değer, bir üstünlükleri yoktur. Şu halde üstünlük, hayırlılık nesepte, soyda, zenginlikte, güzellikte değil; takvâdadır.

Okunma Sayısı: 1194
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bülent Bektaş

    4.11.2022 07:59:17

    Emeğinize sağlık Alı bey Çok güzel bir yazı olmuş Sağlıklı ve bereketli cumalar dilerim Rabbim istikametten hiç bir zaman ayırmasın

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı