Fikret Yükselten: Ahzab 32 – “Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin.” Bu ayet, Diğer Müslüman kadınlara hitap etmiyor mu?”
Örnek Hanımlar
Peygamber Hanımları öncelikle beşerdirler. Melek değildirler. Masım değildirler. Fakat örnek makamdadırlar. Diğer mü’min hanımlar için numune-i imtisaldirler. Hayatları, yaşayışları, davranışları, ahlâkları diğer hanımlar için ölçüdürler.
Dolayısıyla ayette hitap Peygamber hanımlarınadır. Ama diğer mü’min hanımlar da muhataptırlar, hitap çemberinde dahildirler. Nitekim ayetteki uyarı diğer ayetlerde diğer mü’min hanımlara da yapılmıştır.
Bu ayette örnek kişilikleri nedeniyle birinci derecede hitap ise Peygamber hanımlarına olmuştur.
Peygamber hanımlarının her birisi Hazret-i Peygamberin (asm) dinini, davasını, mesajını, ahlâkını, yaşayışını temsil etmekle görevlidirler. Yaptıklarını yapmakla, emirlerini uygulamakla, nehiylerinden kaçmakla ve diğer mü’min hanımlara örnek olmakla yükümlüdürler. Ve bu yükümlülüklerini de bihakkın yerine getirmişlerdir. Hazret-i Peygambere gelen vahyi güzel anlamışlar ve yaşamışlardır. İstikbale ebedî bir sermaye bırakmışlardır. Allah onlardan arzı olsun.
Takvada Önde
Hazret-i Zeynep binti Cahş takvada, ibadete düşkünlükte, cömertlikte zirvedeydi.
Peygamber Efendimiz (asm) bir gün mescide girdiğinde iki direk arasında bağlı bir ip gördü. Ve, “bu ip nedir?” diye sordu.
Ashap da: “Zeynep annemizindir. Namazda ayakta durmaktan yorulunca ipe tutunur.” Dediler.
Resulullah Efendimiz (as) bundan hoşlanmadı ve: “Bu ipi çözünüz. İbadette yorulduğunuzda dinleniniz.” Buyurdu.
Dünya malına önem vermezdi. Kendi elinin emeği ile geçinirdi. Dikiş dikerdi, el işi yapardı. Deri tabaklar, o derileri diker ve eşya üretip satardı. Kazancını Allah yolunda yoksullara dağıtırdı. Ömrü boyunca cömert yaşadı.
Hazret-i Aişe der ki: “Ben Zeynep’ten daha hayırlı, daha cömert, ondan Allah’tan daha çok korkan, ondan daha doğru sözlü, ondan daha çok akrabalarını gözeten, Allah’ın rızasını kazanmak için ondan daha gayretli bir kimse görmedim.”
Cömertlikte Zirve
Hazret-i Ömer (ra) döneminde hazine dolmuştu. Hazret-i Ömer de (ra) sahabelere maaş bağladı. Hazret-i Zeyneb’e bir torba dolusu para geldi. Hazret-i Zeynep annemiz bu kadar çok parayı görünce şaşırdı.
“Allah Ömer’i affetsin. Diğer eşlerimin de hisseleri bunun içinde mi?” diye sordu.
Parayı getiren sahabe:
“Hayır! Bunar senin payındır.” Dediler.
Bunun üzerine Zeynep annemiz:
“Süphanallah! Dedi. Örtüsü ile yüzünü kapadı. Hizmetçisine:
“Elini içine daldır, bir avuç al, falan oğullarına götür! Bir avuç al, falancaya ver.” Diye diye akrabasından ve kimsesizlerden fakir fukara kim varsa parayı dağıttı. Hizmetçi:
“Ey annemiz bunda bizim de payımız yok mu?” deyince, Zeynep annemiz:
“Kalanlar da senin olsun!” dedi. Kalanları da verdi.
Bundan haberi olan hazret-i Ömer (ra) bin dirhem daha getirdi ve Zeynep annemizin kapısını çaldı. Annemize:
“Gönderdiğim parayı dağıttığını duydum. Bunu bari elinde tut!” diyerek teslim etti. Fakat Zeynep annemizin o parayı da dağıttığı rivayet edilir.
Rahmetullahi aleyh.