Aile terapisti de olan bir ilim adamımız (Doç. Dr. K. Taştan), “Depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkları olan, despot, aile problemleri yaşayan ve boşanmak isteyenler en çok dindar ailelerdir” sözü, Müslümanların bir mefhum kargaşası içinde olduğunu gösteriyor. Bunlardan birisi dindarlıktır. Yeniden tanımını öğrenmek, anlamak ve ona göre yaklaşmak zorundayız.
Yukarıdaki tesbit bir anlamda doğru. Ama, “dindarlar böyledir” algısı yanlış! “Dindar veya hakiki dindar kimdir?” Dindar; iman esaslarını delillere dayanarak kabul ile özümseyip benimseyen; dininin prensipleri, emir ve yasaklarını, yani, helal-haramlarını eksiksiz yerine getiren, dinine çok bağlı, “Tam ve hakiki dindar, müttaki”1-Emirdağ Lâhikası-I, Enst./intr., s. 53.; kimsedir. Yani, iman esasları, İslam şartları ve ahlâkı tüm boyutlarıyla tahkiki ile yaşayandır.
Mesela, iş, amel ve ibadetlerini sırf Allah emrettiği için ihlas ile yerine getirmeyen; “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki onlar namazlarını ciddiye almazlar; onlar namazlarıyla gösteriş yaparlar; ufacık bir yardıma bile engel olurlar.”2-Maun Sûresi: 4-7.; mealindeki ayetlere masadak olan; çıkarları peşinde koşan, adil davranmayan, zulmeden ve müstebit, baskıcı, zorbalar Müslümandır, ama, dindar değildir!
İman ve ahlâk sağlam bir kişilik, karakter, davranış biçimi oluşturursa dindarlıktır. İman; kendimizi, çevremizi, olayları, nesneleri olduğu gibi görmemizi, hadiselerin içyüzlerini keşfedip olumlu bakış açısı ve iletişim sağlıyorsa dindarlıktır. Ferd, aile ve toplum olarak hayatımızı tüm safhalarını iman ve ahlak tanzim ediyorsa dindarlıktır. Ki, “İmân hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imânı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imânın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikàtından kurtulabilir.”3-Sözler, s. 284.; hakikatine mazhar olan hakiki dindardır.
İman, insanı başıboşluk, sıkıntı, problem, stresten kurtarıp sonsuz hedefler yöneltiyorsa, bu tahkiki imandır ve gerçek dindarlıktır. Yani, “O’na îman etmek, Kur’ân-ı zîmüşşânın ders verdiği gibi, o Hâlıkı sıfatlan ile, isimleri ile umum kâinatın şehâdetine istinâden kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak ve günah ve emre muhâlefet ettiği vakit kalben tevbe ve nedâmet etmek iledir. Yaksa, büyük günahlan serbest işleyip, istiğfar etmemek ve aldırmamak o îmandan hissesi olmadığına delildir.”4-Emirdağ Lâhikası-I, Enst./intr., s.199
İmanın özelliği hürriyeti; Kur’an’ın emri meşveret, meşrutiyet/demokrasi benimseyen dindardır. Yoksa, yalnızca İman şartlarını saymak, İslam şartlarını sayıp yerine getirmek dindarlık değildir! Taassup dindarlık değildir. Hürriyeti, meşvereti, yani, meşrutiyeti, cumhuriyeti bilmeyen, özümsemeyen ve gereklerini yerine getirmeyen dindar değildir!