"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risâle-i Nur’un hedefi nedir?

Ali FERŞADOĞLU
14 Mayıs 2024, Salı
Bir grup kardeşimizle, “Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil...”1 cümlesini müzakere ederken birisi, “Niçin Risale-i Nur’da ağır, zor ve çok yabancı kelime var?” diye sordu. Birlikte müzakere ettik, hülâsası şudur:

Evvela, Risâle-i Nur zor değil, yüzde sekseni anlaşılır. Yüzde yirmisi de İslam ilimleri literatüründeki özel tabirlerdir, alim ve uzmanları anlar. İki; Kur’an, hadis ve İslam ilimleri literatüründeki kelime ve mefhumları kullanır; onlar yabancı değil, öz be öz yerlidir. Üç, zor olan kısmı da tekrar okuma, mütalaa ve müzakere ile çözülür. Dört; Risale-i Nur, kendi kendisinin hocasıdır. Aynı metinde pekçok kelime ve mefhumların mânâları verilir. Beş; Deccalizm/süfyanizmin dil tahribatına, dinler ve maneviyata savaş açmasına mukabil İslam medeniyetinin kelimelerini ihya eder. İslam ilimleri literatüründeki kelime, mefhum ve mânaları örgün eğitim müesseselerine ihtiyaç olmaksızın öğretir ve onlarla buluşturur.

Mesela, sualin sebebi cümlede nüansları olmakla birlikte aynı manada kullanılan, “idam, adem, fenâ, inkıraz, in’idam, firak-ı ebedî” Arapça, “hiçlik” Farsça, “sönmek” Türkçe! Farsça’dan gelen dini kültürümüzün “peygamber, abdest, namaz, oruç…” gibi kelimelerini de öğretir. “Ramazan-ı Şerifteki savm… Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri…”2 gibi.

Bakara Suresini 2. ayetini tefsir ederken, “La raybe” kelimesini, “Hiçbir dalâlet, hiçbir şüphe ve rayb, hiçbir hile, içine girmeyen”3 “Evet, siz hakkı talep ederken rayb, şüphe kuyusuna düşmediniz. Ancak rayb, şek ve şüphelere koşarken içine düşmüş.4 “Rayb kelimesinin ifade ettiği ‘şek ve tereddüd’, üslubun iktizasına göredir…”5 Mesela, “O küreyvât-ı hamrâ, yani yuvarlak kırmızı mevcud”6 “Ekl ve kelâm ve fikirdir; yani yemek, söylemek, düşünmektir. Şu yemek, söylemek, düşünmek ise gayet muntazam, acîb, hikmetli birer silsiledir.”7 “Onların bir kısmı âkilü’n-nebattır, yalnız nebâtât ile yaşıyorlar. Diğer bir kısmı âkilü’s-semektir, balıktan başka bir şey yemiyorlar... ‘O vahşî, bedevî… O saraylar, sekenelerden hâlîdir, boştur; zîruh, içinde yoktur’ der… Nârdan, nurdan, ateşten, ışıktan...”8 İlaahir.

İşte baştan sona bu üslüpla örülen Risâle-i Nur, İslâm medeniyetinin temel kelime ve kavramlarını kullanır, evirip, çevirip zihnemize nakşeder.

Dipnotlar:

1-Mektûbât, Enst./intr., s. 220.; 

2-Age., s. 387.; 3-Sözler, s. 278.; 

4-İşaratü’l-İ’caz, s. 187.; 

5-Age., s. 182.; 6-Sözler, s. 543.; 

7-Sözler, s. 557.; 

8-Sözler, Enst./intr., s. 469.

Okunma Sayısı: 1639
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    14.5.2024 15:37:44

    Bu mesele artık; vidyo kitap şeklinde basit, gelişmiş bir teknikle ele alınmalı. Şema şekil tablo canlandırma kullanmalı...

  • Mustafa Said Kara

    14.5.2024 12:56:23

    Bugün bakınca bize yabancı geliyor. Ama yazıldığı dönemde cari olan türkçe kullanışmıştır. O dönemde yazılan eserlere bakın risale-i nurlardan aşina olduğumuz birçok kelimenin kullanıldığını göreceksiniz. Dini alandan örnek olarak elmalılı hamdi yazır ya da ömer nasuhi hocaların dili üstadın kullandığı dil ile örtüşmektedir. Ama bugün gençler 100 kelime ile hayatlarını idame ettiriyorlar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı