Günümüzde insanların birbirini anlamak, yaklaşmak yerine, dışlamak ve uzaklaşmayı tercih ettiği  bir dönemde sizin gibi duyarlı, yön verici seslere, şahsiyetlere ne kadar ihtiyaç duyduğumuz ortada.
  Şahsınızın seslendirdiği düşüncelerin insanlar adına büyük önem taşıdığını düşünüyorum.
Bir müzik adamı olarak, 2004 yılında yapmış olduğum ‘Aşk mıdır ki’ isimli albümüme, Türkiye’de sanırım ilk kez bir Hıristiyan ilâhisi de aldım.
  Saint Antuan Kilisesi pederlerinden Luigi Iannitto’ya ait olan bu ilâhî de umarım bu anlamda bir vesile olur.
En  samimî hislerimle.                27.01.2006 ‘’
       
Vatikan’ın eski İstanbul Temsilcisi Georges Marovitch’e  6 yıl önce yazdığım    mektubumda yukarıdaki satırları dillendirmiştim. O günkü  Yeni Asya'da haberi  yayınlanmıştı. Yine 2004 yılında çıkardığım albümde de ilk defa bir Hıristiyan ilâhisine yer vermiş olmakla, bu albümü de yukarıdaki mektupla birlikte adreslerine göndermiştim. Aradan geçen kısa bir  müddet  sonra cep telefonum çalmıştı. Telefondaki ses aksanlı bir Türkçe ile konuşuyordu. "Ali Beyle mi görüşüyorum?" "Buyurun efendim benim." "Ben Georges Marovitch. Mektubunuzu ve hediye ettiğiniz albümü aldım. Mektubunuzda dile getirdiğiniz duygu ve temenniler için çok teşekkür ederim. Ayrıca albüm içinde memnuniyetimi belirtmek isterim‘’ dedi nazik bir sesle. Çok ince bir davranıştı bu sergilediği. Ben de hem biraz şaşırmış, hem de çok  memnun olmuştum.
Demek gönderdiğim mektup ve albüm eline geçmişti. Karşılıklı olarak teşekkür ve memnuniyet hislerimizi tekrarladıktan sonra telefonu kapattık. Bu görüşmeden sonra belki bir veya iki kez daha bir vesileyle telefonlaştıysak da hiç yüz yüze tanışma imkânımız olmamıştı.
Öncelikle merhum Marovitch’in insanî nezaketinin üzerinde durmak isterim. 2004 yılında çıkardığımız bu albümü onlarca kişiye hediye olarak göndermiştik o dönem. Sadece 3 kişiden teşekkür için dönüş olmuştu. O isimlerden biri de sayın Marovitch'di.
Biliyorsunuz kendisi geçtiğimiz hafta 22 Mart Perşembe günü 81 yaşında vefat etti ve Cumartesi günü de toprağa verildi. Sempozyumlarda televizyon ve gazete beyanatlarında Cevşen’e duyduğu muhabbeti her zaman tam bir iştiyakla samimiyetle dile getirdiğini hatırlarsınız. Bu yönüyle bilhassa çok takdir edilmiştir kendisi.  
Vefatından sonra bir gazetede çıkan haberde Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Mehmet Fırıncı Ağabey, Marovitch’in dershanede, Risâle-i Nur okumaları sonrasında cemaatin önünde ‘Kelime-i Tevhit’ getirerek Müslüman olduğunu söylemiş. İnşallah Müslüman olarak da vefat etmiştir. Cenâb-ı Hak , ameli ve niyeti ile muamele etsin. 

Anma programı  notları  
Geçtiğimiz Pazar günü Hamidiye Vakfının düzenlediği “İslâm kardeşliği ve dünyevîleşme’’  programına katıldım. Program İstanbul'da Çınar Kongre Salonunda yapıldı. Üstad Hazretlerinin bakış açısı çerçevesinde konuşmacıların anlatımları ilgiyle  dinlendi. Salonu dolduran kalabalık bir izleyici topluluğu program bitene kadar takip etti. Bu özel  programda Üstadımızı hatırlatan 3 eser icra etme imkânı bulduk. Biz de beste ve müziklerimizle bu  coşkuya ortak olmaya çalıştık. Emeği geçen vakıf yetkilileri ve izlemeye gelen herkesi canı gönülden tebrik etmek isterim. Program sonrası verilen plâketi memnuniyetle saklayacağım inşallah.

Hilal Tv  ve Süleyman Ergişi’ye tebrikler. 
Geçtiğimiz günlerde genç sanatçı kardeşimiz Süleyman Ergişi'den bir mesaj geldi. Mesajda bu yılki medya etik ödülünün çocuk programları kategorisinde Hilal TV'de yayınlanan, yapımcı ve sunuculuğunu Süleyman Ergişi'nin yaptığı Çocukça Müzik programına verildiği yazıyordu. 13 Nisan'da yapılacak  törenle bu ödül kendisine verilecek.
Daha önce bir kez de konuk olarak katıldığım programla ilgili düşüncelerimi yine bu köşede dile getirmiştim. Demek her şey reytingden ibaret değilmiş. Yapılan güzel ve kaliteli şeyler elbette hak ettiği karşılığını alıyor. Bu vesileyle hem sevgili Süleyman Ergişi’yi, hem de Hilal Tv’yi tebrik eder, her zaman hayırlı başarılar dilerim .