"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Şöyle olmasaydı, böyle olmazdı” tarzı itirazlar

Sebahattin YAŞAR
02 Haziran 2025, Pazartesi
Şualar isimli eserin, 25. Mektub’u, (Yeni Asya Neşriyat, 2020) Nur talebelerinin aralarındaki oluşabilecek beşerî problemleri nasıl çözeceklerine dair ölçüler verir. Değişik musibetler neticesinde asabilik olabileceği, bu nedenle “birbirinizin kusuruna bakmayınız” denilerek, yaşanan olayların oluşturacağı psikolojik durumları da dikkate almayı tavsiye eder.

İman ve Kur’ân hizmetinde kasıt olmayan beşerî hatalar söz konusu olduğunda, kardeşliğin “şefkat eli” devreye girerek, kardeşin içinde olduğu problemin kaynağını bulup, gidermeye katkı sunulmalıdır. Mü’min kardeş birilerinden olumsuz etkilenmiş, başına gelen bir musibet onu sarsmış, bir komitenin tesirinde kalmış olabilir. Bu durumda o kardeşin, içinde olduğu durumdan nasıl kurtulabileceğine dair “şefkatli bir kardeş eli” uzatmak bir vazifedir. Ta ki, ileride o manevî yaralanma giderildiğinde, o kardeşin gelip, “Yahu kardeşim Allah senden razı olsun, sen beni büyük bir felâketten kurtardın.” diyerek, yaşanan durumun güzel meyveler vermesi beklenebilir. Burada önemli olan, o asabî kardeş içinde olduğu güç durumda imtihan olurken, o kardeşin durumunu değerlendiren ve insaflı adım atan kişi de imtihandadır.

Aynı mektupta, “Biliniz; en esaslı kuvvetimiz ve nokta-i istinadımız, tesanüddür” denilmektedir. Yani tesanüd yoksa, tehlikelere açık bir durum var demektir.

Üzerinde ittifak edilen dava ne kadar yüksek ise, o davayı olumsuz etkileyecek beşer kaynaklı meseleler de o kadar küçüktür, büyütülmeye değmez. Yani bir tarafta Uhud dağı azametinde manevî değerler diğer tarafta çakıl taşı hükmünde sana öyle gelen itirazlar.

“Kısmet ve kadere itiraz hükmünde olan şekvalar ve “Böyle olmasaydı, şöyle olmazdı” diye birbirinizden gücenmeyiniz. Ben anladım ki, bunların hücumundan kurtulmak çaremiz yoktu; ne yapsaydık, onlar hücumu yapacak idiler. Biz sabır ve şükür ve kazaya rıza ve kadere teslim ile mukabele ederek, ta inayet-i İlahiye imdadımıza gelinceye kadar az zamanda ve az amelde pek çok sevap ve hayrat kazanmaya çalışmalıyız.” (Şualar, 13. Şua, 25. Mektup)

Burada, şekvaların, “kısmete ve kadere itiraz” olarak ele alınması ve “keşke” anlamında, “böyle olmasaydı, böyle olmazdı” tarzı itirazların yersizliğine dikkat çekiliyor. Zaten olacak olan şey olmuş, onun izalesine çalışmak gerekirken, o olan şey üzerinden tesanüdü sarsıcı yeni durumlar üretmek, tam da sinsi düşmanın ekmeğine yağ süreceğinden buna dikkat gerekir.

İlgili paragrafta “kazaya rıza ve kadere teslim”in ve “inayet-i İlahiyenin gelmesini bekleme”nin; sevaba ve hayrat kazanmaya dönüşmesi gibi ifadeler, tam da hizmette bir müspet hareket örneği olarak görülmektedir. Hasılı, başa gelen hadiselerin hikmetini okumak, onları sevaba ve hayra vesile kılar. 

Okunma Sayısı: 927
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cemal Özkaya

    2.6.2025 10:04:05

    Zaten olacak olan şey olmuş, onun izalesine çalışmak gerekirken, o olan şey üzerinden tesanüdü sarsıcı yeni durumlar üretmek, tam da sinsi düşmanın ekmeğine yağ süreceğinden buna dikkat gerekir. Üstad bence olacak şey olmuş artık değil zaten olacaktı birbirinize sıkıntı vermeyin diyor. Olmuş artık değil zaten takdir edilmiş olacaktı diyor. Biz bunu bilmiyorduk sabır ve şükürle karşılayalım diyor diye anlıyorum

  • Cemal Özkaya

    2.6.2025 09:34:55

    Bu alıntılara karşılık benim suçum ne o zaman diye sorulursa ne diyecegiz

  • Cemal Özkaya

    2.6.2025 09:33:44

    [9/4 16:33] Cemal Özkaya: Altıncısı ve en mühimmi: Rüya-yı sadıka benim için hakka'l-yakîn derecesine gelmiş ve pek çok tecrübatımla kader-i İlâhînin her şeye muhit olduğuna bir hüccet-i kàtı’ hükmüne geçmiştir. Evet, bu rüyalar, benim için, hususan bu birkaç sene zarfında o dereceye gelmiştir ki meselâ yarın başıma gelecek en küçük hâdisat ve [9/4 16:33] Cemal Özkaya: en ehemmiyetsiz muamelât ve hatta en âdi muhaverat yazılı olduğunu ve daha gelmeden muayyen olduğunu ve gecede onları görmekle, dilim ile değil, gözüm ile okuduğum bana kat’î olmuştur. Bir değil, yüz değil, belki bin defa, gecede, hiç düşünmediğim halde, gördüğüm bazı adamlar veyahut söylediğim [9/4 16:33] Cemal Özkaya: meseleler, o gecenin gündüzünde, az bir tabir ile aynen çıkıyor. Demek en cüz’î hâdisat, vukua gelmeden evvel hem mukayyeddir hem yazılmıştır. Demek tesadüf yok; hâdisat başıboş gelmiyor, intizamsız değillerdir [9/4 16:34] Cemal Özkaya: Mektubat sayfa 406

  • Cemal Özkaya

    2.6.2025 09:25:04

    kader-i İlâhinin her şeyi ihata ettiğine bir hüccet-i kàtıa hükmünde Üstadımız binler tecrübe ile gördüğü gibi aynen bu vakıa dahi bizlere şuhud derecesinde kat’î ispat etti ki: Hâdisat, vücuda gelmeden evvel mukadderdir. malûmdur, muayyendir. kader-i İlâhînin mizanıyla geliyor diye bu rükn-ü imaniye bize gayet latif ve kat’î bir numune oldu.

  • Cemal Özkaya

    2.6.2025 04:12:15

    Ben anladım ki, bunların hücumundan kurtulmak çaremiz yoktu; ne yapsaydık, onlar hücumu yapacak idiler. Bu cümle çok meseleyi çözüyor aslında. Takdir edilmiş olan kaderi yaşarız. Netice de ya sabır dan ya da şükür den imtihan oluruz. Başımızı örse vursak başımız kırılacak örse yani kadere hiçbir şey olmayacak. Bizim kaderimiz Allah'ın bizim hakkımızda ne bildiğini bilmememizdir. Tevbe ve şükür en büyük silahımız inşallah.

  • Güler Aslan

    2.6.2025 01:28:40

    “Üzerinde ittifak edilen dava ne kadar yüksek ise, o davayı olumsuz etkileyecek beşer kaynaklı meseleler de o kadar küçüktür, büyütülmeye değmez. “Yazınızın ana teması olmuş. Allah razı olsun çok yerinde hakikatbin tespitler..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı