23 Temmuz 2012, Pazartesi
Başlarımızın tâcı, gönüllerin mirâcı hoş geldin
Ey Şehr-i Ramazan, hoş geldin
Sultanlığı kâinat kurulalı beri var olan, kıyamete kadar da devam edecek olan,
11 ayın sultanı hoş geldin safa geldin.
Gönüller hep seni özler, hasretimin mihenk taşı hoş geldin.
Nice sultanlar gelip geçti, yerlerinde yeller eserken,
Her yıl taze taze, gönülleri coştura coştura gelen tek sultanım hoş geldin
Bazen gizli, bazen bilinçsiz yanlışlarımıza bakmayan.
Hep hoş gören sultanım hoş geldin.
Her yıl aylar arka arka yol alırken, 11 aya taç olarak, gelip geçen ayları taçlandırıyorsun adeta.
Sen yoksan bir şey eksik
Sen varsan her şey tamam
Çünkü seninle yıl 12 ay, seninle sene bir yıl oluyor sultanım.
Seninle yıllar asırlar tamamlanıyor.
11 ayların ne anlamı olacaktı sensiz.
Zaman seninle taçlanıyor sultanım.
Tıpkı Resûl-i Kibriya’nın (asm) Rabbimin senasına mazhar olduğu “Levlâke levlâke lemâ halaktü’l-eflâk” (Sen olmasaydın… Sen olmasaydın… Ben kâinatı yaratmazdım) hitabı gibi.
Belki sen olmasan 11 ay da olmayacaktı, gönüller sultanı.
Kalpler seninle mutmain, nefisler seninle tezkiye edilmektedir.
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem ateşinden kurtuluş olan Şehr-i Ramazan hoş geldin.
“Ramazan-ı Şerifteki savm, İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin birincilerindendir. Hem şeâir-i İslâmiyenin âzamlarındandır.”
“İşte, Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri, hem Cenâb-ı Hakk’ın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine, hem hayat-ı şahsiyesine, hem nefsin terbiyesine, hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.”
“Eğer Ramazan orucu olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elim ve onlar şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez.”
“Evet, Ramazan-ı Şerifte güya âlem-i İslâm bir mescit hükmüne geçiyor. Öyle bir mescit ki, milyonlarla hafızlar, o mescid-i ekberin köşelerinde o Kur’ân’ı, o hitab-ı semavîyi arzlılara işittiriyorlar.
Her Ramazan, “Şehrü ramazanellezî ünzile fihi’l-Kur’ân” [O Ramazan ayı ki Kur’ân o ayda indirilmiştir. Bakara Sûresi: 185.] âyetini, nuranî, parlak bir tarzda gösteriyor; Ramazan ‘Kur’ân ayı’ olduğunu ispat ediyor. O cemaat-i uzmanın sair efratları, bazıları huşu ile o hafızları dinlerler. Diğerleri kendi kendine okurlar.”
Sen ki Kur’ân ayı, sen ki bir günde bir ömre bedel Kadir ayı, sen ki Rahman deryasının coştuğu ay, sen ki insanın insan olduğunu fark ettiği ay.
Sen Ramazan-ı Şerifsin.
Seni senaya ne benim kalemim ne de kelimelerim yeterli olur.
Hoş geldin sefalar getirdin.
Ömrümün, gönlümün sultanı.
Hoş geldin Şehr-i Ramazan.
Okunma Sayısı: 4128
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.