"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tesettürüm ile her yerde varım!

Zeynep ÇAKIR
27 Mayıs 2025, Salı
Üniversite 1. sınıftan 2’ye geçtiğim yaz tesettüre de geçmiş oldum.

O senenin Kurban Bayramını seçmiştim başlangıç olarak. Rahmetli annem ve kardeşim ile bayramlık alışveriş için Fatih’e gittik. Kumaş, başörtüsü ve ayakkabı aldım. Zira mevsim  yaz ve tesettüre uygun bir kıyafetim yok. Öyle hemen mağazaya pazara git, iki üç çeşit al pratiği de yok o zamanlar. Annem dikecek uygun olanını. Ve öyle de oldu. Ama henüz ne pardesü, ne ceket etek. Sadece bol bir etek gömlek takımıyla başladı tesettürlü günlerim o bayram sabahında.

O dönemler pardesü tesettür, çarşaf takva, ceket ve etek ise yarı kapalı olmak addedilirdi.

Yalova’da doğup büyümüş ve okuyor olmak tesettür kararım ve alışkanlığımda da merhale kat etmemi gerektiriyordu. Zira İstanbul’da tam tesettüre riayet eden bir çevreyi bulmak mümkünse de Yalova’da durum böyle değildi. Ve tabiî ki dinin icaplarına riayet eden bir çevrem olduğu halde bu kadar genç yaşta, hem de üniversite okurken kapanmam yadırgandı. Aşırı bir tepki görmedim, ama zımnen ya da açık tam da onay almadım ilk başta.

Halbuki ben henüz bu sürecin elif ba’sında idim. Biliyordum, bu halim tam tesettüre uygun değildi, ama zaman içinde lâyıkıyla olacaktı. O dönem hem okuyup, hem tesettüre girmek demek başta eğitim ve meslek hayatından vazgeçmek demekti ki şartları zorlaya zorlaya, hak araya araya ve çok zor ulaşılıyordu bu hedefe. Ben hem tesettüre, hem vazifeme talip, hem de bunca zorluğa tam olmamış halimle aday Zeynep; anneannemin evinde girdiğim tesettürden Yalova’ya geldiğimiz otobüsten inerken neredeyse vaz geçiyordum. Meydandan evimize geçilen mesafede sanki herkes bana bakıyor ve ayıplıyor gibi bir hal, bir kendine bile yabancı olma ve yeni halini yadırgama duygusu...

Bunun nefsin ve şeytanın bir hilesi olduğunu biliyordum ve eve girer girmez bu açmazı da üstümden attım çok şükür.

Hayırlı işlerin muzır manileri çok ve benim gibi safi kalp, ama ibadet alışkanlığı bile tam yerleşmeden aniden tesettüre geçme cengaverliğinde olan bir çaylağa şeytan niye musallat olmasın. Eee cihad kolay mı? Hele nefisle olan. Onca zorlu okul aşamalarını imtihanları geçmeye ve başarmaya alışmış bir insan, Rabbi’nin rızasını kazanmak için çetin imtihanlara gönül rızasıyla girmeyecek miydi? Girecekti elbette 

Her yeni bir karar eskiden vazgeçiştir aslında. Tesettür kararı ile hayatımda vazgeçişler de başladı hâliyle. Düğünlere gitmeyi severdim meselâ. Eğlenceli düğünlere gitmedim ki bu bile tek başına akrabalardan veto yeme sebebidir. Bugün bunun yanlış olduğunu kabul ediyorum ve zaman içinde tolore ettik. Belki düğün öncesi bir görünmek ya da bu şekilde toplum dışı kalıyoruz diyerek alternatif çözümlere riayet ederek gitmek. Ama o zamanlar öyleydi. İnandığın gibi yaşamak için tavizlere yol açmamak gerekiyordu. 

Birinci sınıfta açıktım. Müziğe çok düşkünüm, hâlâ da öyle. Bir kaç arkadaş okulun müzik korosuna katıldı. Sen de gel dediler gitmedim. Çünkü aklımda tesettür fikri hep var. Ve içimde hep bir korku. Okul, çalışmak derken ya hiç yapamazsam. Bir de müzik etkinliklerine gidersem bu niyet niyet olmakla kalır. Gitmedim. Bunu da övünmek için söylemiyorum. İhlâsla istemişim o cahil halimle ki; alıkonmuşum. Belki profesyonel eğitim alsam iyi bir icracı olabilecek kadar meraklıyım o derecede bir yatkınlık ve hevesim var. Arkadaşlar arasında mutfakta bulaşıkla sınırlı kaldı benim müzik kariyerim hasılı. 

Kuzenler ile tokalaşmamak bu da ayrı bir kriz meselesi olmuştu o dönemde. Kardeş gibi büyüdüğümüz yakın akraba evliliğinin olmadığı ve akla bile getirilmediği bir vasatta kaçınmak, toka bile yapmamak ağır geliyordu çevreme. Halbuki bu ne kimseyi itham içindi. Ne de kendimi aşırı sofî gösterme biçimiydi. Öyle diyorlardı zira. Hâlbuki Allah’ın koyduğu sınırlardı ve riayet ediyorduk.

Allah’ın emirlerine uymak içindi zaten her gayret, yasaklarından da kaçınmak... Ama bu halim öğretmen olmak için de yasaktı. Oldum atandım, ama derse başörtülü girmem yasak. Arapgir’den geri döndüm yaş 22. Bu öyle düğüne gitmemek, karışık ortamlardan uzak durmak, konser etkinlikliklerine katılmamak kadar kolay bir vazgeçiş değildi, ama yaktım o gün gemileri yanmamak için. Sonrası özel kurumlarda güya adı öğretmenlik, aslı aşırı kölelik düzeni olan ağır işçilikle geçen mesleğini yapmak gayretleri. Halbuki tesettürümle hak ettiğim yerlerde hep var olmak istedim. Helâl dairede ve birikimim ile hem kendimi geliştirecek ortamlarda olmak, hem de ilmimle bir çok gence ışık tutmak. Çok zor şartlar altında ve az süre de olsa bunu başardım. Tesettürüm ile manevî yönden inşallah kazançlarım olmuştur, ama bir çok şeyden gönüllü vazgeçtim ve kaybettim pişman zaten değilim. Niye  olayım? 

Yasakçı zihniyetin engelleri bile iç dünyamızı yıkamadı. Müsbet hareket ile bu zamanların da geçeceği, türban, simge safsatalarının son bulup dinin gereğini yerine getiren insanların bu memlekete bir tehdit unsuru olmadığının kabullenildiği günlerin de geleceğine hep inandık. Bir de bazı dar düşünceler ile kadının ilim tahsiline bir yere kadar onay verip bunca zor şartlarda elde ettiği mesleğini “Çalışmak olmaz, kadının yeri evidir” diyen engelleyicilerin aslında tam da dünkü yasakçı zihniyetin paralelinde bir tavır takındıklarını fark ettiklerini ve kesin çizgiler koymaktan vazgeçtiklerini bir görsek.

Kısaca: Tesettürüm ile her yerde varım deme hakkına sahip gençlerimiz. Olmalılar ve kabul görmeliler. İftihar ederiz. Ama helâl dairede olmayan başındaki ile tezat oluşturan ortamlarda olmayın bi zahmet. Tesettürlü pop şarkıcısı, tesettürlü oyuncu, tesettürüyle düğünlerde oynayan eden, konserlerde çılgınca bağırarak eşlik eden, tesettürüyle kocası ile laubali videoları para uğruna çeken, tesettürlü makyaj influenceri, laubali davranışlar, karşı cinsle mesafeyi aşan yakınlıkta olan meftune, mahrem konuları video çekerek güya hemcinsine yardımcı olmaya çalışan hususî değil, çok para kazanmak için takipçi çekme ugruna aleni yapan tesettürlü doktor vesaire vesaire...

Şuursuz hareketler ile tesettür şuuru bir arada olmuyor ki sen her yerde olasın. Bulunmaman gereken yerlere başındakiyle gitme. Ya da helâl dairesi o kadar geniş ki müzik icrasında bile onca alternatif oluşumlar çıktı gir onlara. Sesinin güzelliğine binlerce seyirci önünde sımsıkı tesettürüyle onay beklemenin ve kazanma isteğinin ne kıymeti harbiyesi var, tesettüre laf getirmekten başka? Ya da haydi bir şarkı sözü de benden gelsin

“Vazgeç gönül sen bu aşktan, sana kıymet veren mi var?” Kıymet verilmeyen ortamlarda var olmaya çalışmak hem tesettürün, hem de kişiliğin kıymetten düşürdüğünü bilerek her yerde görünmek var olmak çabasından vazgeçilmeli an karibüzzaman vesselâm.

Okunma Sayısı: 1036
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nagehan

    27.5.2025 03:18:14

    Selâmun aleyküm. // Şayet "ama" diye şerh düşme gayreti/gereği hasıl oluyorsa; "tesettürüm ile her yerde varım" mottosu/fetvası, başlı başına sıkıntılı/sakıncalı demek olmuyor mu? // Hem, zaman ve şartlar değişince, kadının konumunun da değişebileceğine dair bi' bilgi mi mevcut yüce Kitap ve Peygamber (s.a.v.) hayatında ki; "kadının yeri evi" sözüne, onay verebilelim ya da ver(e)meyebilelim.!? // Şirk nedir? Bidat(sapıtmışlık) nedir? // Malum itikat ile şu an, İslâm âlemin durumu nedir!!? // Selâmetle.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı