Konumuzun başlığı belli: “Nezaket, fazilet ve kibarlık.” Geçen hafta başladığımız bu incelik arz eden konuyu değerlendirmeye devam edelim.
Bazen gereksiz veya lüzumsuz gibi telâkki edip atladığımız bu inceliklere riayet etmediğimizde hiç istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini asla gözden ırak tutmamak gerekiyor.
“Nezaket, fazilet ve kibarlığı” unutmak veya önemsememek tamiri zor neticeler doğurabiliyor. Samimi ve ciddi ikili münasebetleri zedeliyor. Boşluktan doğan bu hissî, duygusal, damara dokunan kırgınlıklar tam olarak açığa vurulmuyor. Çoğu zaman da tamiri imkânsız neticeler doğuruyor. Hayat tecrübe ve dersleri bunun örnekleriyle doludur.
Bunun için “Zafer teferruatta gizlidir!” hakikatini de gözden kaçırmadan, İslâm’ın ince itikadı ve insanlığın beklentisi ve değeri olan bu konuların bazı önemli başlıklarına değinmeye çalışalım.
Tevazu ve vakar: Diyalog, dostluk ve samimiyetin sürdürülmesinde tevazu ve vakarın bir olgunluk, muhataba değer verme ve hayatın bir gerçeği olduğunu unutmamak gerek.
Konuya Kur’ân’dan yüce hakikatler: “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.”1 “Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin.”2
Hz. Peygamberin (asm) bu konuda: “Müslüman kardeşini küçük görmesi, kötülük olarak kişiye yeter.” buyuruyor.3
Türk atasözü: “Sana taşla vurana sen aşla var.” diyor. Yani, kötülük yapanları mütevazılıkla yola getirmeye çalışmak. “İyiliğe iyilik her kişinin işi kötülüğe iyilik er kişinin işidir!” Allah’ın yarattığı kullarına, bilerek veya bilmeyerek yaptığı kötülüklerine karşı alçak gönüllü bir şekilde kalplerini kırmadan doğruları anlatma gayreti içinde olmak!
Fazla sermaye, enerji, gayret istemeyen, nezaket tespiti var: “Uğraşacak gücü ve silahı olmayanlar, hiç olmazsa nazik olmalıdırlar.” (Oliver Goldsmith)
Yumuşak davranmak: Tarihte kabalığın, münasebetsizliğin, sertliğin uzun süre hüküm sürdüğü ve hâkim olduğu kaydı yok. Geçici ve mizaç sapmaları istisna... Bu konudaki gerçek şu:
Kur’ân’ın Âlemlerin Efendisine hitabı: “Allah tarafından lütfedilen bir rahmet sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları affet, onlar için Allah’tan mağfiret dile ve (hakkında vahiy inmeyen) işler husûsunda kendileriyle istişâre et!” 4
Kötülüğe iyilikle muamele... “İyilik ve kötülük müsavi değildir. Sen kötülüğü en güzel bir tarzda önlemeye çalış. O zaman (göreceksin ki) seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki candan ve sıcak bir dost oluvermiştir.” 5
Bunun içindir ki: Hz. Muhammed’in (asm) hayatı -pek çok şeyde olduğu gibi- nezaket konusunda da en güzel örnektir. Kimseye hiçbir zaman kaba davranmamış, kötü muamelede bulunmamış, haksızlık etmemiş ve kötü bir söz sarf etmemiştir.
“Kaba bir kimsenin elinden, hayat suyu bile olsa içme.” (Hz. Ali)
Nezaket, kibarlık ve fazilet duygularımızın değerlerini günlük hayatta daha fazla yaşanabilir hale getirme ümit, dua ve temennilerimle.
(Devam edecek)
Dipnotlar:
1- Lokman Suresi: 18.
2- İsra Suresi: 37.
3- Ebu Davud, Edeb, 35
4- Âl-i İmrân Suresi: 159
5- Fussilet Suresi: 34-35