"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Ehl-i imana yakışır mı?”

Kâzım GÜLEÇYÜZ
27 Mayıs 2025, Salı

İhtilâf ü tefrika endisesi
Kûşe-i kabrimde hattâ bîkarar eyler beni
İttihadken savlet-i a’dâyı def’a çaremiz
İttihad etmezse millet, dağdar eyler beni.

Bunlar, ömrünü ittihad-ı İslâm, Müslümanların birlik ve beraberliği idealine adayan Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in meşhur beyitleri.

Sultan bu beyitlerde, milletin ihtilâf ve ayrılıklara düşeceği endişesinin kendisini kabirde dahi tedirgin ve rahatsız edeceğini; düşman saldırılarını püskürtmenin tek çaresi yekvücut halde birleşip sarsılmaz ve aşılamaz bir ittihad oluşturmak iken milletin bir araya gelememesi ihtimalinden duyduğu ıztırabı dile getiriyordu.

Bu manalar, son çağın büyük İslâm âlimi, mütefekkiri ve müceddidi Bediüzzaman Said Nursî’nin lisanında da etkili bir üslûpla ifadesini buldu.

Mü’minleri tevhid inancının getirdiği müşterekliklerde birleşmeye çağıran Bediüzzaman’ın en çok üzüldüğü hususlardan biri, aynı Allah’a, aynı Peygambere, aynı kitaba inanan insanların sudan sebeplerle ihtilâfa düşmeleriydi.

Bu ihtilâfın ortaya çıkardığı manzaraya tepkisini ise, bilhassa Uhuvvet ve İhlâs Risalelerinde dile getirmişti.

Söz gelişi, haricî düşmanların hücumu zamanında dahilî ihtilâf ve düşmanlıkları bir kenara bırakmak kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu ve en bedevî kavimler dahi bunun gereğini yaparak, en azından düşmanın taarruzunu def edinceye kadar ittifak ettikleri halde, İslâm cemaatine hizmet dava edenlerin, İslâma ve Müslümanlara hücum etmek için birbiri ardı sıra dizilmiş pek çok düşman varken, dahilî anlaşmazlıklarını sürdürüp düşmanın işini kolaylaştırmalarını, “sukut, vahşet ve hıyanet” olarak niteleyen ağır ifadelerle eleştirdi.

İslâmı ve Müslümanları hedef alan taarruzların her birine karsı tesanüd ederek, el ele verip müdafaa vaziyeti alma mecburiyeti varken, âdeta düşman İslâm kalesine girsin diye içeriden kapıları açmaktan farksız bir tavırla iç ihtilâfları sürdürme inadı için “Hiçbir cihetle ehl-i imana yakışır mı?” diye sordu.

Okunma Sayısı: 1561
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    27.5.2025 16:34:28

    İhtilafın temellerine, esaslarına inilip, teşhis edilip, ortadan kaldırılmadıktan sonra ihtilaflar devam edip gidecektir. Evelâ İhtilaf sebepleri yok edilmeli ki; tesanüd,ittihad, uhuvvet ve muhabbet olsun.Yoksa bunlar olsun demekle, te menni ile olmaz.Realist düşünmek la zım. Çok acı bir gerçektir ki bugüne ka dar bu konuda en küçük bir çalışma ya pılmamıştır.Şimdi de bir gayret göremi yoruz. Adetullah, sünnetüllaha uygun hareket edelim ki istenilen sonucu elde edebilelim.

  • Mehmet Çaloğlu

    27.5.2025 12:45:32

    Yıllardır ittihad meselelerini okuyupta, ihtilaf çıkaran bütün kesimlere hakkımı helal etmiyorum. Mümin kardeşini sever ve sevmeli diyen bir üstadı kabrinde üzmeye kimsenin hakkı olmamalıdır. Kalbi, aklı ruhu hizmetle meşgul olan, ihtilafa vakit bulamaz.

  • Hümeyra

    27.5.2025 10:03:04

    Allah razı olsun inşallah. Rabbim müslümanlara ittihad-ı İslam için bir şevk bir gayret versin inşallah. Kaleminize yüreğinize sağlık.

  • Abdurrahman

    27.5.2025 09:29:52

    tebrik ederim. herkesin defaatle okuması ve anlaması gereken bir yazı. Özellikle ihtilafı körüklemeye çalışanlar dikkat etsin

  • Halil İbrahim Karahan

    27.5.2025 03:54:21

    Allah razı olsun Rabb'im her türlü kötülüklerden korusun sizi....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı