"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rahmet tecellileri: Şehitlik ve sadaka

Cenk ÇALIK
12 Mart 2023, Pazar
“Zelzelede vefat eden manen şehit oldu. Böylece peygamberlerden sonraki en büyük makama ulaşıldı. Evi ve arabası olan insanların çoğu bunları sadaka vermekte zorlanır. Zelzele ile giden tüm malı sadaka hükmünde yazıldı. Böylece cüz’i iradeyle kolay kolay kazanılamayacak sevabı çoğu ehl-i iman Rabbimizin ikramıyla haznesine yazdırdı.”

Cenk Çalık deprem bölgesine gitti, yazdı - 2 - Rahmet tecellileri: Şehitlik ve sadaka

 

Bu zor durumda olabildiğince yumuşak bir üslupla hayvan sayısına göre dağıtım yapıldığını, sırayı bozmanın kul hakkına ihlal olduğunu ve buna müsaade edemeyeceğimizi ifade etmeye çalıştık. İnsanların da mevcut psikolojisini nazara alarak ikna metodunu uygulamaya çalıştık. Böyle hassas zamanlarda; “Ey insanlar! Allah karşısında takva sahibi (sorumluluğunuzun bilincinde) olun ve dünyevî isteklerinizde mutedil davranın. Çünkü hiç kimse kendisi için takdir edilen rızkını yiyinceye kadar ölmeyecektir, rızkı gecikse bile! Öyleyse Allah karşısında takva sahibi olun ve dünyevî isteklerinizde mutedil davranın. Helâl olanı alın, haram olanı terk edin.”12 hadisini hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda olduğunun altını çizelim.

Hayvan yemi dağıtmak!

Bazen insan davranışlarını anlamakta ve mantıki bir zemine oturtmakta zorlanıyorsunuz. Bu durumda dahi mesuliyet almanın, haklı olduğumuz halde haksız gibi davranmanın huzurunu da yaşadık. Şöyle ki: Bir köyde hayvan yemi dağıtacaktık. Köyün muhtarı iki gencin kamyona çıkarak yem dağıtımına yardımcı olmasını istedi. Sorumlu şube müdürü de birkaç defa gençlere çağrı yaptı. Toplamda 5-6 defa tekrarlamasına rağmen sadece bir genç çıktı. Durumdan vazife çıkararak büyük bir şevkle 50 kg’lık çuvalları indirilmesine yardımcı oldum. Bir süre sonra o gençte gidince tek devam ettim. Köyün muhtarı bu durumu kabullenemedi. “Herkes kendi çuvalını almak için kamyona çıkıp indirsin” dese de ben devam ettim. Daha sonra arkadaşlarımdan biri gelerek talep etmediğim halde bana yardıma geldi. O da durumdan vazife çıkarmıştı. Böylece son derece keyifli bir şekilde vazifemizideruhte ettik.

Önemsiz detay: Haklı olmak!

Bir kez daha anladım ki haklı olduğunda haklılığına yönelik düşüncelerle meşgul olmak kişinin enerjisini emiyor. Harekete geçemiyor. İç dünyasında esen fırtına amel etmesine engel oluyor. Ancak haklılığı bir kenara bırakıp suların durulması amele giden yolu açıyor. Her hareket daha zevkli, lezzetli, huzurlu adımlara vesile oluyor. Zahiren yorucu görünen işin ne kadar kârlı bir ticarete dönüşebildiğini yaşayarak idrak ettik. Bu durumdan hasıl olan huzuru anlatacak kelime bulamıyoruz.

Empati yapmak!

Kâinattaki tüm mevcudatla kardeşiz. İnsan, küçük bir kâinat olması hasebiyle her şeyle alakadardır. Bu zelzele biraz da bunu öğretmeli. Bir enkazı seyrederken gördüğümüz eşyalarla empati kurabiliyorsunuz. Her eşya kendinizle ya da yakınlarınızla rabıta kurduruyor. Belki de iki küçük kızım olduğundan dolayı küçük pembe renkli elbiseler, oyuncak ayılar ve boyama kitapları beni çok ayrı yerlere götürdü. Kızlarımı düşünmek oradaki dramı daha yakından hissetmeme vesile oldu.

Bu hadiseden dünyevi manada da ibret almamız gerekiyor. Bilhassa zelzele öncesindeki toplum fotoğrafında maddi kaygılar ön plandaydı. Tanımadığımız bir kardeşimiz için harekete geçmek aklımıza bile gelmiyordu. Oysaki zelzeleden sonra yüzlerce tır ülkenin her yerinden bu bölgeye sevk edildi. Sadece birkaç günde Kahramanmaraş’a 1300’ün üzerinde tırın sevk edildiğini duyduk. Demek ki “ben” yerine “biz” demeye başladığımızda daha huzurlu, mutlu bir dünya ve ahiret hayatının kapıları açılacak.

Zehrin adı: Maddiyat!

Maddi kaygıların bir vechi de toplumda kanser gibi yayılan daha çok kazanma hırsı. Öyle ki başka bir şey düşünemez hale gelmiştik. Manevi bir buhran yaşadığımızın farkında dahi değildik. Güne uyandığımızda daha çok nasıl kazanabilirim? sorusu aklı en fazla meşgul eden sual hükmündeydi. Bu uğurda kredi kullanarak ev ve araba almak, borsa oynamak, kripto paraya yatırım yapmak gibi haramların işlenmesi ilahi ikazı çeken başlıca amellerimizdi. Üç aylarda olmamıza rağmen, en kârlı uhrevi ticaret mevsimini gündemimize almaktan uzaktık. Kârın peşindeydik. Hazır lezzete göre hayatımızı planlıyorduk. Bu dünyevi kârın sonundaki ateşi, pişmanlığı, kederi düşünmeden günler geçiyordu.

Manevi çiçekler

Rabbimiz rahmetini tecelli ettirerek normalde yapamayacağımız ameller üzerinde sevap kazandırdı. Evet, zahiren menfi görünen zelzele pek çok manevi çiçeklerin açılmasına vesile olmuştu: “Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok manevi çiçeklerin inkişafı vardır.”13 Bir kez daha gördük hakikat noktasında hayır ve şer ayrımını yapamıyoruz. Sadece zanda bulunuyoruz: “Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz bir şey de sizin için şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.”14 ayeti nefse göre hüküm vermenin yanlışlığını izhar eder.

Neticesi güzel hadise: Zelzele

Demek ki zelzele de güzel ve hayırlı kapılar açar. İki cihan saadetinin netice itibariyle güzelliğini gösterir: “Her şeyde, hatta en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki her şey, her hâdise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hâdiseler var ki, zâhiriçirkin, müşevveştir. Fakat o zâhirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var.”15

Menfi ibadet: Zelzele

Kısa zamanda kullukta terakki etmek için, menfi ibadet olarak adlandırılan zelzele gibi hadiselere sabırla mukabeleye bağlıdır: “Evet, ibadet iki kısımdır: Bir kısmı müsbet, diğeri menfî. Müsbet kısmı malûmdur. Menfî kısmı ise, hastalıklar ve musîbetlerle, musîbetzede zaafını ve aczini hissedip, Rabb-i Rahîm’ine ilticakârâne teveccüh edip, O’nu düşünüp, O’na yalvarıp halis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riya giremez, halistir. Eğer sabretse, musîbetin mükâfatını düşünse, şükretse, o vakit her bir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur.”16

Rahmet tecellileri: Şehitlik ve sadaka

Zelzelede vefat eden manen şehit oldu. Böylece peygamberlerden sonraki en büyük makama ulaşıldı. Evi ve arabası olan insanların çoğu bunları sadaka vermekte zorlanır. Zelzele ile giden tüm malı sadaka hükmünde yazıldı. Böylece cüz’i iradeyle kolay kolay kazanılamayacak sevabı çoğu ehl-i iman Rabbimizin ikramıyla haznesine yazdırdı: “O musibetteki gazab ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var. Çünkü o masumların fânî malları, onların hakkında sadaka olup, bâkî bir mal hükmüne geçtiği gibi, fânî hayatları dahi bir bâkî hayatı kazandıracak derecede, bir nevi şehadet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azaptan büyük ve daimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında, ayn-ı gazab içinde bir rahmettir.”17

Nebevi tavsiyeler

Tüm bu kazanımlar dünyadaki cam şişelerini elmasa tercih etmenin yanlışlığını izhar etti. Nebevi tavsiyeleri hatırlayarak dünyada tavrımızın ne olması gerektiğini hatırladık: “Dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol! Kendini kabir ehlinden say.”18 ve “Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışın başıdır. Bir şeye karşı olan sevgin, seni kör ve sağır yapar.”19 

Asıl musibet nedir?

Zelzele başta olmak üzere musibet tanımımız değişti. Asıl musibetin dünya hayatını sekteye uğratan hadiseler olmadığını anladık. Ebedi bir alemi ilgilendiren zararın asıl musibet olduğunu öğrenmek, kullukta yeni ve şevkli bir başlangıca vesile oldu: “Asıl musibet ve muzır musibet, dine gelen musibettir. Musibet-i diniyeden her vakit dergâh-ı İlâhiyeye iltica edip feryad etmek gerektir. Fakat dinî olmayan musibetler, hakikat noktasında musibet değildirler. Bir kısmı ihtar-ı Rahmanî’dir. Nasıl ki çoban, gayrın tarlasına tecavüz eden koyunlarına taş atıp, onlar o taştan hissederler ki, zararlı işten kurtarmak için bir ihtardır, memnunâne dönerler. Öyle de, çok zâhirî musibetler var ki, İlâhî birer ihtar, birer ikazdır. Ve bir kısmı kefaretü’z-zünubdur. Ve bir kısmı gafleti dağıtıp, beşerî olan aczini ve zaafını bildirerek bir nevi huzur vermektir. Musibetin hastalık olan nev’i, sâbıkan geçtiği gibi, o kısım, musibet değil, belki bir iltifat-ı Rabbanîdir, bir tathirdir.”20

Zelzelede bizim de suçumuz yok mu?

Son olarak zelzele vesilesiyle ilahi ikaz hususunda sadece günaha ve dünyaya dalan insanları nazara almanın yanlış olduğu kanaatindeyiz. En büyük mesuliyetin Risale-i Nur talebelerinde olduğunu düşünüyoruz. Zira milyarlarca insana ve Müslümana hayatları boyunca ihsan edilmeyen imani hakikatler ikram edilmiş. Bu ikram mesuliyeti beraberinde getiriyor. Her Nur talebesi bir öz eleştiride bulunmalıdır. Yeterince Risale-i Nurla meşgul oluyor muyum? Günlük okumalarımı yapıyor muyum? Okuduklarımı yaşantıma aksettiriyor muyum? Sohbetlere düzenli olarak gidiyor muyum? İmani hizmetlere elimden gelen maddi ve manevi desteği sağlayabiliyor muyum? gibi soruların cevapları iç açıcı olmadığı malumdur. O halde nefsimizden başlayarak daha iyi bir Nur talebesi olmak için gayret etmeye var mısınız?

Dipnotlar:

12- İbn Mâce, Ticâret, 2; 13- Sözler, s.259; 14- Bakara Sûresi, 216; 15- Sözler, s.259; 16- Lem’alar, s.23; 17- Sözler, s.199; 18- Tirmizî, Zühd 25; 19- Ebû Dâvud, Edeb 125; 20- Lem’alar, s.26

SON

Okunma Sayısı: 3217
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı