"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sayıların ötesinde bir zaferdir kalplere dokunmak

Havva KÜÇÜK KONUR
31 Temmuz 2025, Perşembe
Günümüzün en sinsi kelimelerinden biri belki de “başarı.” Zihinlerde devasa bir imge, tanımları durmadan değişen, kriterleri kişiden kişiye farklılaşan bir illüzyon...

Ve dillerde dolaşan o kocaman, “Başardım!” nidaları... Peki, nedir bu başarının gerçek mahiyeti? Bir insanın, bir kurumun, futbol takımının, işletmenin, esnafın “başarılı” addedilmesi için nelerin bir araya gelmesi gerekir? Daha çok müşteri mi, kârlı bir yatırım mı, yüksek ders notları mı, yoksa iyi bir üniversite mi?

Peki ya bir gazete için, bir dava için, bir mefkûre için başarı ne anlama gelir? “Hizmetlerimiz süper gidiyor” diyebilmek için elimizde ne olmalı meselâ? Gazetemizin tirajı milyonları bulunca mı başarılı sayılırız? Derslere binlerce kişi katıldığında mı? Büyük devlet adamları derslerimize iştirak ettiğinde mi? Yoksa her müntesibimiz her işini kolayca hallettiğinde mi? Ya da soruyu biraz tersine çevirelim: Başarı, ona verilen emekte mi gizlidir, yoksa yolun kendisinde mi? Ya da tüm bunlardan geriye kalan, gözle görünen netice olarak ne kazanıldığında mı?

Allah’ın dinine hizmet etmek gayesiyle yola çıkmış bir cemaatin aldığı her nefes, attığı adım, baktığı eşya, yediği yemek, içtiği su, hatta uyuduğu uyku bile Allah katında birer başarıdır. Tek bir şartla: Varoluş sebebini unutmamış, ihlâsını muhafaza etmiş, Allah yolunda hizmet eden bir cemaat olduğunu zihninden hiç çıkarmamışsa... Kendi prensip ve ilkelerini gözardı etmemişse... Bunun dışında, gazetesinin tirajı düşükmüş, derslerine üç beş kişi geliyormuş, davasını omuzlayan gençler yokmuş, sesi gür çıkmıyormuş... Tüm bunlar, başarısızlık sebebi olmamalıdır, olamaz. Çünkü bu kriterler, dünyevî iş ve mesleklerin başarı ölçütleridir. Allah yolunda olanın her fiili, her hareketi başlı başına bir başarıdır. Zira onlar, hak ve hakikat yolundadırlar.

Kaldı ki bu hâller, müstebit rejimin hukuksuz uygulamaları, fitne ve ihtilaflar, bizim hata, kusur ve eksiklerimiz gibi sebeplerin de neticesidir. Bakarsınız, kırılan dal yeniden filizlenir, kesilen gövde yeniden yeşerir, susan kuşlar yeniden şakımaya başlar. Allah “bitti” demedikçe hiçbir şey bitmez.

Üstadın Yirminci Lem’a’da verdiği o eşsiz misali hatırlayalım: “Bazı peygamberler gelmişler ki, mahdud birkaç kişiden başka ittiba edenler olmadığı halde, yine o peygamberlik vazife-i kudsiyesinin hadsiz ücretini almışlar. Demek hüner, kesret-i etba’ ile değildir. Belki hüner, rıza-i İlâhîyi kazanmakladır.”

İşte mesele tam da budur. İhlâsını muhafaza eden, aslî hizmetlerinde istikamet üzere olan bir cemaatin sayısının çokluğuna, gazete/dergi tirajına, yurt, dershane hizmetlerinin mülk olup olmamasına bakılmaz. Fiiliyâta geçirmesek bile, iyilik düşüncesinin sevabını daha hayalimize düşer düşmez ihsan eden Rabbimiz, hizmet düşüncesini de zihnimizden geçirdiğimiz anda o hizmeti yapılmış, tamamlanmış kabul edip sevabını çoktan ihsan etmiştir zaten. Gerisi mi?

Hani şairin dediği gibi: 

Kim kazandı? Hak eden mi?/Kim ulaştı? En hızlı koşan mı?/Kim kazandı? Bilen var mı? 

Gerisi lâf-ı güzâf...

Okunma Sayısı: 641
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S. Pelin Kurukahveci

    31.7.2025 09:02:27

    Güzel bir yazı. Tebrik ederim. Teşekkür ederim. Maalesef günümüzde her şey sayılabilir-görülebilir ölçülere indirgenmiş dudumda.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı