"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hal ve gidişat

Cevat ÇAKIR
04 Temmuz 2021, Pazar
Kırk elli sene önceye kadar ilkokul öğrencilerinin karnelerinde “Hal ve Gidiş” diye bir not bölümü varmış. Öğrencilerin öğretim yılı içinde hal ve gidişleri notlandırılırmış.

Bizlerin de çevre konusundaki hal ve gidiş notumuzun kırık olduğu görülmektedir. Notumuz öylesine kırık ki, hayat kaynağı olan ve Kur’ân-ı Kerîm’de “Her şeyi sudan yarattım” 1 diye buyrulan suyumuzu da kirlettik. Aslında nimet şükürle kaimdir. Hayatımız için böylesine önemli bir nimete değer vermediğimizin bir ölçüsü olarak kirlettik ve bir kısmını da kuruttuk. O da bize küstü ve bize nimetlerini vermiyor. 

Said Nursî “Beşerin bulaşık eli” 2 diyor. Evet bu bulaşık el suyu, toprağı, havayı velhasıl her şeyi kirletmiş durumda. İnsanlık adeta kendi can damarını kesmiş nasıl davranacağını da şaşırmış bir vaziyettedir. Bu tavrıyla Cenab-ı Allah’ın kâinatta koymuş olduğu tekvini kanunlara da meydan okumaktadır. Bu meydan okumanın cezasını da insanlık ödemektedir. Rum Sûresi 41’de buyurulan durumu yaşamaktayız. “İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesad çıkar. Anlasınlar diye onlara tattırırız.” Çanağımıza ne koyduysak kaşığımıza gelen odur.

Kuddüs ismi gereğince mukaddes temizleme fiili denizi, karayı ve her tarafı temizlemekte iken normalin üzerindeki bir kirllik İlâhî dengeyi bozmuştur. 18 Aralık 2012 tarihli yazımızın başlığı Marmara denizindeki kirlilikmiş. O yazıdaki bir alıntıyı aktarmak istiyorum. MAREM (Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İncelenmesi) projesi lideri Hidrobiyolog Levent Artüz, Marmara Denizi’nin kirliliğiyle ilgili olarak Marmara Denizi’nin biyolojik açıdan ciddî anlamda vahim durumda olduğunu belirterek tam anlamıyla zaman içerisinde deniz özelliğini kaybederek, başka bir yapıya, isim veremedikleri, ama deniz diyemedikleri bir yapıya doğru eğildiğini söylemiş.

Marmara Denizi içerisinde artık balıkların yaşayabilecekleri ve üreyebilecekleri bir ortamın sağlanamadığını anlatan Artüz, “Bunun en büyük göstergelerinden birisi de suda erimiş oksijen miktarıdır. Marmara Denizi’nde balıkların solunum yapabilmeleri, yaşayabilmeleri için gerekli oksijen değerlerini neredeyse tamamıyla kaybetmiş durumdayız. Denizde buna bağlı olarak da tür çeşitliliği ciddî şekilde erozyona uğramış vaziyette” demiş. 3 

Artüz, ayrıca bu konu ile ilgili olarak Açık Radyo’ya yaptığı açıklamada da şunları söylemiş: “Durum iyiye gitmiyor. Kirletici unsur girişi ortadan kaldırılmadıkça iyileşmeden bahsetmek çok zor. Bazı türler azaldı ve önümüzdeki sene yine azalmaya devam edecek. Bir süre sonra bir Haliç hâline gelecek. 25-30 yıl önce Marmara Denizi’nde 145 tane ekonomik türe sahip balık vardı. Şu anda ekonomik tür sayabilecek tür kalmamış. Marmara Denizi, 80’li yılların ortalarından itibaren çok ciddî bir kirlenme yükü ile karşı karşıya kalmış”.

Evet bugünkü deniz kirliliğinin ön habercileri olmuştu. Bunu gören bilim insanları uyarmışlar. Nasıl ki, insan hastalanmadan önce ön haberciler görülür tedbir alanlar hastalanmaz ya da az hisseder. Onun gibi yıllar önce denizlerin kirlilik sonucu bu şekle döneceği belli imiş. Ne yazık ki, uyarılara gözlerimizi ve kulaklarımızı kapamışız. 

Dipnotlar:

1- Enbiya Sûresi, 30. Âyet.

2- Said Nursî, Lem’alar, 410.

3- Haber7.com, 14/12/2012.

Okunma Sayısı: 1002
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı