"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

15 Temmuz ifşaatlarının üzeri kapatılıyor

Cevher İLHAN
15 Temmuz 2021, Perşembe
15 Temmuz Hâdisesinin beşinci yılında üstündeki sis perdesi duruyor. Bütün araştırma ve raporlar siyasi iktidarca “öngörüldüğü” halde neden “önlenmediği” istifhamını daha da arttırıyor.

Öncelikle siyasi iktidara yakın sanatçılardan yazarlara herkesin çağrılıp hâtıralarını anlattığı Meclis Komisyonu’na -muhalefetin bütün çağrılarına rağmen- “olaylar”ın içindeki sorumlularının başında gelen Genelkurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı’nın -tepeden tâlimatla- ifade vermeye gelmemeleri başlı başına şüphe kaynağı bir durum.

Toplam 142 saatlik 22 toplantıyla tekâmül ettirilen ve Komisyon Başkanı özetini 26 Mayıs 2017’de açıkladığı 643 sayfalık 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Raporu’nu AKP’li Meclis Başkanı’na kameralar önünde âlây-ı vâlâ ile “teslim ettiği” halde, AKP’li Meclis Başkanvekili’nin “komisyon tarafından tekemmül ettirilerek Başkanlığımıza sunulan bir rapor yok, bize böyle rapor sunulmadı” sözleri, 15 Temmuz’un perde arkasındaki gerçeklerin bizzat siyasi iktidarca ortaya çıkarılmak istenmediğini ele veriyor. (gazeteler, 25.9.2019) 

Anlaşılan, 15 Temmuz’u hoyratça istismar eden “iktidar cephesi”, bütün karartmalara rağmen Meclis raporunda muhalefetin belgeleriyle şerh koyduğu “15 Temmuz öngörülüp önlenmeyen, ancak sonuçları kullanılan kontrollü bir darbedir” tesbitinden rahatsız; fellik fellik kaçıyor.

NEDEN “KIŞLADA KALIN!” EMRİ VERİLMEDİ?

Sahi, 15 Temmuz günü öğle saatlerinde MİT’e gidip darbe ihbarında bulunan kara pilot binbaşının -11 Ağustos 2017’de- Genelkurmay Çatı Davasında verdiği ifâde tutanaklarında da yer alan “darbe haberini verdim” ifadesiyle açığa çıkmasına, MİT’in Genelkurmay’a haber vermesiyle tüm kuvvet komutanlıklarına 18.30’da iletilmesine rağmen, komuta kademesinin önemli bir kısmı neden düğün ve yemeklere dağılmış olarak derdest ve enterne edildiler ve sonra serbest bırakıldılar?

En çarpıcısı, Astsubay Ömer Halisdemir’in şehit edilmesiyle ilgili davada tanık olarak dinlenen dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’nın “Silâhlı Kuvvetlerde kriz ve olağanüstü durumlarda haber alınır alınmaz ilk tedbir olarak ‘personel kışlayı terk etmesin’ emri verilir. Birlik komutanları kışlalarında, mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz’da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı, darbe girişimi baştan açığa çıkardı” ifadesiyle açığa çıkıyor. 

Bundandır ki Meclis’te milletvekillerinin, “Genelkurmay Başkanı, “kışlalarda kalın” emri verseydi, darbe girişimi kışlalarda bastırılabilir miydi?” sualine Binbaşı O.K.’nin “Doğru bir değerlendirme yapmış olsaydı, verdiği emirleri farklı emirlerle destekler, askerin kışladan çıkmasının önüne geçebilirdi” sözü hâlâ önemini koruyor. (Mehmet Y. Yılmaz, [email protected], 15.7.20)

ÜLKE BİR “KONTROLLÜ DARBE”YE Mİ TESLİM EDİLDİ?

Bu durumda Akıncı Üssü davasına müşteki olarak müdahale eden emekli Korgeneral Mehmet Şanver’in “Çıkıp konuşmalılar, bir değerlendirme hatası var. MİT Müsteşarı ihbarı aldıktan sonra yemeğe gidiyor; komuta ve yönetimde karanlık noktalar var” beyânı ve bazı üst düzey komutanların “Eğer erkenden birliklere ‘kışladan çıkmama’ emri verilseydi, böyle bir kargaşa olmayacaktı; 251 insanın can vermesine, iki binden fazla vatandaşın yaralanmasına da sebebiyet verilmeyecekti” sözleri, sürecin ne denli muallel bırakıldığının ifşası oluyor. (Milliyet, 21.9.18)

Bu açıdan 15 Temmuz’dan on beş ay sonra “15 Temmuz gerçek mânâda aydınlanırsa bugün ‘kahraman’ dediklerimizin aslında darbenin içinde olduğunu göreceğiz” analizini yapan iktidar partisi eski milletvekili Şamil Tayyar’ın “Genelkurmay Başkanı o gece kararsız kaldı, taraf değiştirebilirdi’ şüphesine ilişkin “Evet, böyle şüphem var. Genelkurmay Başkanı’nın ilk aşamada ya Başbakan’ı ya da Cumhurbaşkanı’nı araması gerekirdi, ama aramadı” istifhamlarıyla “kafamda soru işâretleri var ve bunlara cevap arıyorum” sözleri fevkalâde çarpıcı. (Kübra Par, Habertürk, 22.10.17)

Neticede Cumhurbaşkanı’nın darbeyi eniştesinden, Başbakan’ın “bir yakını”ndan haber alması garabetleri, göz göre göre gelen 15 Temmuz’a dair belirsizlikleri daha da karartıyor.

Gerçekten, 15 Temmuz’da ülke bir “kontrollü darbe”ye mi teslim edildi? Neden gerekli tedbirler alınmadı? 

Okunma Sayısı: 3586
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İ. Seyda

    15.7.2021 19:28:28

    15 Temmuz kalkışmasının tahripkâr sonuçları, manevî hayatımıza çok büyük zarar vermiş; manevî hizmetler için var olan cemaatlere toplumun bakışını olumsuz etkileyerek hizmetlerine sekte vurmuştur. Bu durumun tamir ve telâfisi için, yaşananlardan ders alarak, çok farklı bir duyarlılıkla topyekûn bir seferberliğe ihtiyaç vardır.

  • Aysuna

    15.7.2021 19:12:33

    Ahsen-i takvime mazhar olan insan iftira atamaz,harap eden insan olamaz..Medyadaki bilgi kirliliğiyle çok şey bildiklerini sanıp su-i zanla kul hakkına girenler ölüm var,kabir var...

  • Hüseyin İlhan

    15.7.2021 16:09:18

    Ali kardeşim bu sütunlarda her şeyi yazmak doğru değil.Şahit olduğum ve bildiğim hakikatler çerçevesinde % 10 nunu ancak yazıyorum. NE İSTEDİLERDE VERMEDİK,diyen varyaaa işte o bazı sivil örgütlere(meslek odalalrına hakim olmak için)bugün hain dedikleri ile operasyon yaptı. imar barışı dolandırıcılığı yasası ve imar barışına dolandırıclığı teşvik yasasını ben çıkarmadım. M.Marmara giderken 'GEEREKİRSE DONANMAYI REFAKATÇİ GEMİ OLARAK GÖNDERİRİM,diyerek sonrada 'İSRAİL BİZEEE,BİZ İSRAİLE MUHTACIZ,diyerek İST.7.ACM Kararını sümen altı eden ve katilleri kurtaran,şehitleri satan antlaşmayıda ben yapmadım. ZALİME ZALİM DEMEYEN ONUN GAYYA KUYUSUNUN ODA ARKADAŞI OLUR.

  • Ali

    15.7.2021 12:37:42

    Bunlar 5 yıldır tartışılıyor.Elbet gün gelir ortaya çıkar. Amma niye herkes kendi derdine yanmıyor sayın İlhan! Hırsızın hiç mi suçu yok dendiği gibi; İslam cemaati/ ışıkevleri evliya ve kutupları niye bu canavarlaşma sürecine dur demedi? Askeri mahkemelerde yer alan:" ışıkevlerinde risale okuyan darbeci yarbay" sicili ilerde başımıza ne getirir? Afaki siyasi dedikodular müsbet hatekete verilen zarara çare mi?

  • Hüseyin İlhan

    15.7.2021 08:15:43

    Bugüne kadar bu hadşise ile ortaya çkan GERÇEK ŞU:'KONTROLLÜ DARBE,'BAŞARISIZ OLMASI İÇİN PLANLANMŞ DARBE,fikrini ve kanaatlerini paylaşanların haklı çıktığı bir hadisedir. Benim dikkatimi çeken hususta şu.Kendilerine dindar etiketi yapıştıran amma HARİCİ SİYASAL AKIM MENSUPLARI olanalrın kanallarında o akşamki konuşmları İÇ SAVAŞ İÇİN TAM PROVAKSYON OLAN SÖZLERİ VE İNSANİYETTEN ÇIKMIŞ DAVRANIŞLARIDIR. Yine dikkatimi çeken bir husus.BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜNDE ER OLAN EVLATLARIMZIN KATLEDİLDİĞİ,DÜŞMANIN DAHİ AMAN DİLEDİĞİNDE YAPMAYACAĞIMIZ HUNHARLIĞI YAPANALARIN ORTAYA ÇIKARILMADIĞI,B.İÇİ KÖPRÜSÜNDEN DENİZE ATILAN 300 ün üzerindeki eratın hala kayıtlarda olmaması hangi hak-hukuk adalet ve medeniyete sığar.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı