“İktidar cephesi”nin özellikle İstanbul’da belediyeyi karalama kampanyası yürüttüğü kar ve tipi tartışması karambolunda on günlük doğalgaz kesintisinin ardından sanayiye üç günlük sürpriz “plânlı” elektrik kesintisi, bu hususta da “tek kişilik hükûmet”in hiçbir hazırlığının olmadığını ifşa ediyor.
Basit bir tweete karşı binbir isnadla ortalığı ayağa kaldıran “iktidara iliştirilmiş yandaş medya”nın, doğalgaz kesintisinin ardından bütün organize sanayi bölgelerine elektrik kesintisi emrivakisine tek kelime söylemeyip susması, siyasi iktidarın enerji politikası ufuksuzluğuyla fiyaskosunu ele veriyor.
Belli ki en ufak bir eleştiriye ağır tahkirlerle tepki gösteren iktidardakilerin “enerji krizi”ne karşı herhangi bir çözüm projeleri yok. Yine demeçlerle kamuoyu oyalanıyor.
Aslında sanayide ve elektrik santrallerinde yüzde 40 oranında kısıtlama kararını Sanayi Bakanı ile sanayi bölgeleri başkanlarına bildiren Enerji Bakanı’nın “İran’dan gazın kesilmesi üretimi yarı yarıya etkiledi” sözü vizyonsuzluğun açık itirafı.
“KONTROL EDEMEME” İTİRAFI…
Doğrusu Bakan’ın “İran 20 Ocak itibarıyla akışı sonlandırmış oldu. İlk etapta on günlük süreci biraz fedakârlık yaparak nasıl atlatırız’ın planlamasını yaptık. Tabii bizim de kontrol edemediğimiz durum oldu. Bakan yardımcımızı İran’a gönderdik. ‘Mümkünse tehir edelim, kış sonrasına bırakalım, mümkün olursa kısaltalım, akış başlasın’ dedik. Tekrar bir gaz akışı olabilir mi diye şartları değerlendiriyorlar…” cümleleri öngörüsüzlüğün açık ikrarı. (Kübra Par, Habertürk Tv, 24.1.22)
Görünen o ki, kendinden menkul övgülerle Bakan her ne kadar “sanayimiz ve üretim kapasitesi oldukça iyi bir seviyede” dese de, muhalefetin “Avrupa doğalgaz depoluyor, elinizi çabuk tutun” çağrılarına rağmen doğalgaz depoları doldurul(a)mamış. Ülke kışın ortasında ağır ekonomik krizin yanısıra şimdi de enerjide derin bir krizle karşı karşıya.
Anlaşılan, başta İran olmak üzere Türkiye’nin doğalgaz aldığı ülkelerle “tek kişilik yönetim”, enerji krizine de hiçbir tedbir al(a)mamış. Baştan beri “geliyorum” diyen enerjideki kriz verileri halktan gizlenmiş; yine uyduruk açıklamalarla, medyatik çarpıtmalarla problem çarpıtılıyor.
Bu bakımdan Meclis Dışişleri komisyonu üyesi Utku Çakırözer’in, “Türkiye’de 81 ilde binlerce sanayi kuruluşu şalter indirdi, üretim yapılamıyor. Milyarlarca dolarlık üretim ve ihracat zararı söz konusu. Enerji Bakanı ile Sanayi Bakanı sanayicilere ‘İran, hatta bir kaçak olduğunu’ söylüyor, Türkiye bu kaçağın tamiratının yaz aylarında yapılması ricasına karşı İran on günlük kesintide ısrarcı oluyor. Türkiye, İran’ı ikna edemiyor” tesbiti, Ankara’dakilerin “teknik sorun” dedikleri konuda en yakın komşuyu dahi ikna edemediğini ve enerji krizini yönetemediğini gösteriyor. (ANKA, 25.1.22)
KRİZ ENDİŞELERİ ARTIYOR…
Neticede, “Neden İran ikna edilemedi? Neden yaz aylarında yapılabilecek olan tamirat ısrarla on günlük kesinti ile yapılmak istenmekte?” sorularının cevapsız kalmasıyla ve elektriğe yüzde 127’lere varan zam furyasında üretici ve vatandaşlar bir de enerji krizine mâruz kalmaktan fevkalâde kaygılı.
Zira İran’ın 31 Ocak’a kadar bildirdiği gaz akışını kesmesiyle vanaların kapatılması, peşinen fabrikaların kapanıp üretimin durmasına, işçilerin işten çıkarılmasına sebebiyet vermiş.
Bu açıdan, sanayi bölgelerine elektrik kesintisi mâliyetiyle oluşacak zarar ve kaybın vatandaşlara yansımaması için bir çalışmanın olup olmadığını soran ana muhalefet partisi Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın Meclis gündemine taşıdığı sorular önemli. (gazeteler, 25.01.22)
Gerçekten, “Silivri ve Tuz Gölü gibi Türkiye genelindeki depolama alanlarında ülkenin ihtiyacı kadar depolama yapılmış mıdır? Yapılmadıysa bunun sebebi nedir? Bu depolama alanlarındaki miktar dışarıdan enerji ikmalinin olmadığı varsayıldığında Türkiye’nin kaç günlük enerji tüketimini karşılayacak düzeydedir? Depolama alanlarının toplam yüzde kaçı doludur?”
Öncelikle akıbeti bilinmeyen bu soruların doğru dürüst cevaplanması gerekiyor.
Ve BOTAŞ eski Genel Müdürü’nün Türkiye’nin sekiz günlük gaz stokunun kaldığını uyardığı vartada, enerjide dışa bağımlı Türkiye’de hükûmetin bir eylem plânı”nın olmadığına dikkat çekiliyor.
Bundandır ki sanayideki kesintinin telâfisi zor sonuçlarla Türkiye’yi enerji alanında ciddi sıkıntıya sokacağı, zarar ve kayıpların yine vatandaşa yansıtılacağı endişeleri artıyor.
Ağır ekonomik krizden sonra vahim bir enerji krizinin kapıda olduğu ortaya çıkıyor.
Yazık, çok yazık…