"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Terörle mücadele” kısırdöngüsü

Cevher İLHAN
19 Eylül 2019, Perşembe
En son Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde, köylüleri taşıyan minibüsün geçişi sırasında PKK’lı teröristlerce tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilâk ettirilmesiyle yedi vatandaşın şehid olup onunun yaralanması ve terör örgütünce çocukları dağa kaçırılan annelerin bir partinin il başkanlığı önündeki oturma eylemleri üzerine hararetlenen tartışmalar yeniden terörle mücadeleyi gündeme getirdi.

Gerçek şu ki, Cumhurbaşkanı’nın önce “İnşallah başarırlar” temennisinde bulunduğu, ancak kamuoyundan gelen tepkiler üzerine “Haberim yoktu!” dediği vetirede, 28 Şubat 2015’teki Başbakan Yardımcısı ve iktidar partisi yöneticileri ile HDP’li temsilciler arasındaki “müzâkere masası”nın devrilmesiyle tırmanan terörün arka plânında bir çok etken var. 

Bu hususta, dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz; 7 Haziran (2015) ile 1 Kasım arası en kritik dönemlerden biri” flâş sözleri oldukça anlamlı. (TV5, 28.8.19)

“İMHA EDİLEN TERÖRİST SAYISI”YLA…

Özetle önce bizzat iktidar partisi mensuplarının açık ikrarlarıyla, terör örgütü, bölgeye en az 200 bin ton patlayıcıyı, 80 bin uzun namlulu silâhı yığınağı yapıp yerleşim birimlerini, ilçeleri, mahalleleri silâh ve patlayıcı cephâneliği haline getirip, militanların, kimlik kontrolü, hendek kazıp vatandaşları canlı kalkan yapması seyredildi. Keza “çözüm süreci” perdesinde Cumhurbaşkanı’nın itirafıyla, “güvenlik güçlerinin yüzlerce operasyon taleplerine izin verilmedi.” Terör örgütünün palazlanmasına, bölgeyi cephaneliğe dönüştürmesine âdeta göz yumuldu. 

Ve peşinden, “resmen” “çözüm süreci”nin ıskartaya çıkarılmasıyla ateşlenen ve 265 gün süren “şehir ve hendek savaşları” “şehir savaşları” kargaşasında ilçelerin, mahallelerin yıkılıp yakıldığı, 355 asker ve polisin şehid edilmesi, 285 sivilin katledildiği 300 bin vatandaşın evini terkle göçe zorlandığı dehşetli travmalarla “Kürt meselesi”nde çözüm yeniden “güvenlik ekseni”ne dönüştü. Terör örgütü saldırılarına ve şehid verilmesine karşılık her defasında yurtiçi ve sınır ötesi operasyonlarla yeniden “teröristleri etkisiz ve imha” kısırdöngüsüne dönüldü… 

Kan kaybı sürdüğü muammalı vartada, yakın tarihte Türkiye’nin “terörle mücadele”deki akıbetsiz hatalar tekrarlanıp dururken, Genelkurmay’ın, Millî Savunma Bakanlığı’nın ve son süreçte İçişleri Bakanlığı’nın hâlâ her fırsatta özellikle sınırötesi hava harekâtlarıyla, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde ve diğer bölgelerde yapılan operasyonlarla yine her defasında “en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecektir” ifâdesiyle “etkisiz hale getirildiği terörist sayısı” duyuruları dikkat çekici.

Devlet kurumlarının, “imha edilen terörist sayısı”nı bildiren “operasyon bildirileri”, terörle mücadele”de devletin “imha ve etkisiz hale getirme” yönteminden ve girdabından çıkmadığını ortaya koyuyor; ve otuz senedir dağı taşın bombalandığı vartada “teröristlerin etkisiz hale getirilmesi”ne hasredilen “terörle mücadele stratejisi”ni sorgulatıyor.

Bu arada uçtan uça savrulan zikzaklı politikalarla terör örgütünün palazlanmasına, terörün artmasına âdeta bataklık ortam oluşturuldu. Her fırsatta “terörle mücadele”nin “imha edilen terörist sayısı”yla açıklandığı girdaba girildi. 

BU GİRDAPTAN KURTULMALI

Vakıa şu ki AKP siyasî iktidarı, “terörle mücadele”yi salt 2014 Eylül’ünde Genelkurmay’ın “çöktürme plânı” adını verdiği “gizli ‘savaş simülasyonu/eylem plânı”yla “terörle mücadele” hâlâ “sınır ötesi harekât” ve “askeri operasyon”larıyla yapılıyor.

Cumhurbaşkanı’nın daha -28 Mart 2018’de- Harp Akademileri’nde “5.400 teröristin imha edildiği, şehid sayısının on katı onlardan etkisiz hale getirildi” konuşmasından bu yana, yapılan resmî duyurularla ne yazık ki terör saldırılarının sonu gelmiyor, şehidler verilmeye devam ediliyor. 

Her defasında “son terörist ortadan kaldırılana kadar” söylemi sürdürülüyor; “imha edilen, etkisiz hale getirilen teröristler”in sayısı açıklanıyor; lâkin sözkonusu “imha stratejisi”nin akıbeti, Genelkurmay eski Başkanı’nın, “Onca harekât ve yüzlerce operasyonla 40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildiği halde terör örgütü bitirilmiş değil” beyânıyla “terörle mücadele” bilânçosuyla ortada. 

Hülâsa, ciddî yanlışlarla muallel “güvenlikçi politikalar”ın bir netice vermediği bitirilemeyen terör eylemleri ve saldırılarıyla meydanda. Ankara, çeyrek asrı aşkındır başarılamayan “terörle mücadele”nin salt “sınır ötesi harekât” ve “askerî operasyonlar” girdabından kurtulmalı. 

Artık köklü tedbirlerle topyekûn etkili “terörle mücadele stratejisi”nin devreye sokulması; “çözüm”ün öncelikle Meclis zemininde, demokratikleşme, hak ve hürriyetler ekseninde ekonomik, sosyal ve kültürel düzenlemelerle birlikte ele alınması gerekiyor.

Okunma Sayısı: 2337
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    19.9.2019 10:30:51

    TERÖRÜN ve teröre desteğin bitmesi isteniyorsa hak-hukuk,adaletten ayrılmayacaksınız. Miletimizin DNA'sına aykırı,zıt,tahrip edici zıkkımları sunmayacak,dayatmayacaksınız. Aksi halde bu çarkın dönmesi devam eder.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı