Bediüzzaman Said Nursî İslâm’ın bahadır ve kahraman bir hadimidir.
Kur’ân’ın ve Peygamberimizin (asm) hizmetkârıdır. Kur’ân dellâlıdır. Yazdığı Risale-i Nur isimli eserleri ile Avrupa’nın ve bütün dünyanın dinsizlerini susturmuştur. Tabiat dedikleri şeyin, Allah’ın şahane sanat eseri ve güzel isimlerinin yeryüzündeki yansımaları olduğunu ispat etmiştir. Hepsine meydan okumuştur. Cevap veremeyenler onu susturmaya, vücudunu ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Bu amaçla 28 defa zehirlemişlerdir. Allah’ın takdiri ile bu zehirler ona bir şey yapamamıştır. Aynen Kurtuluş Savaşında, Doğu Cephesi’nde Ruslar’a karşı savaşırken de sipere girmeyerek, at üstünde cepheden cepheye koşmuştur. Allah onu korumuştur. Muhafaza etmiştir. Van, Horhor Medresesi’nde de bu hıfzın bir tecellisi gerçekleşmiştir. Uçuruma düşmekten kurtulmuştur.
Bediüzzaman Said Nursî irşad vazifesi yürüten bir İslâm âlimidir. Allah’ın kâinatı bir çiçek demeti halinde bizlere sunduğunu eserlerinde göstermektedir. Günümüzdeki maddî ve manevî hastalıklara şifa olan Risale-i Nurlar’ın müellifidir, yazarıdır. Hürriyet ve adaletin insanlığın ortak malı olduğunu savunur. 1911’de Şam Emeviye Camii’nde verdiği hutbe ile İslâm âleminin kurtuluş reçetesini bütün insanlığa sunmuştur. İslâm birliğinden yanadır. Saltanatı değil, demokrasi ve şûrâyı savunmuştur. Sade bir hayat yaşamıştır. Az yemiş, az uyumuştur. Doğu Anadolu’da üç dilde eğitim verecek Medresetüz Zehra’nın temelini Van Gölü kıyısında atmıştır. Eğitimin ancak din ve dünya ilimlerinin birlikte okutulması ile yüceleceğine inanır. Yani insan ancak bu iki kanatla doğru yolu bulabilir.
Bediüzzaman Said Nursî dünya malına kıymet vermezdi. Zamanını bir atlı yolcuya yetecek azıkla geçirirdi. Bütün malını küçük bir sepette taşırdı. Bediüzzaman Said Nursî yaşayışı ile Asr-ı Saadeti bugüne, bugünü de kıyamete bağlamaktadır. Bu şekilde ahir zamana damgasını vurmaktadır. Eserleri bütün dünya dillerine çevrilen ve yeryüzünde en çok okunan mümtaz şahşiyetlerdendir. Bediüzzaman Said Nursî, savaş esnasında Ruslara esir düşmüştür. Ayrıca Şeyh Said ve Bitlisli Şeyh Selim isyanlarında da yatıştırıcı rol oynamıştır. Bin yıldır İslâm’ın bayraktarlığını yapan Türk milletine kılıç çekilemiyeceğini belirtmiştir. Dahilde, içte; savaş olmaz, ancak manevî cihad dediğimiz irşad çalışması yapılabileceğini savunmuştur.