"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şer odaklarına alet olmayın

05 Kasım 2021, Cuma 03:07
Yeni Asya aynı manevî değer ve inançları paylaşan insanların hak, adalet, vicdan ve şefkat prensipleri ekseninde itidal, sükûnet ve sağduyu ile fikir zemininde meselelerini çözmelerini, şer odaklarına alet olmamalarını tavsiye etmektedir.

Öncesi ve sonrasıyla 15-20 Temmuz süreci ve Yeni Asya
Yeni Asya Araştırma Merkezi - 3 -

***

Hukuk dışı söylem ve icraatlara bir an önce son verilmeli

22.2.2016 tarihli başyazımız:

Gazetemizin 47. hizmet yılına girdiği bir dönüm noktasında, Yeni Asya’nın yayın çizgisi ve prensipleri istikametindeki duruşunu bir kez daha kamuoyuna duyurmakta fayda görüyoruz.

Yeni Asya, yayın hayatına başladığı 1970 yılından beri tarihimizin, ecdadımızın, milletimizin değerlerine bağlı, demokrasi ve hukukun üstünlüğü konularında son derece net ve kararlı bir yayın organı olarak bu çizgisini devam ettirmektedir.  

Yeni Asya, bugüne kadar hiçbir çatışma ve gerilimin tarafı olmamıştır ve bundan sonra da olmayacaktır. Son yıllarda meydana gelen olaylarda da bu tutumunu sürdürmektedir. Hakkın hatırını âli tutarak, doğrunun, hakkın ve haklının yanında yer almaktadır. Hiçbir grup ve tarafla maddî-manevî herhangi bir menfaat ilişkisi ve irtibatı yoktur. Aynı manevî değer ve inançları paylaşan insanların, kurum ve kuruluşların; hak, adalet, vicdan ve şefkat prensipleri ekseninde itidal, sükûnet ve sağduyu ile fikir zemininde meselelerini çözmelerini, şer odaklarına alet olmamalarını tavsiye etmektedir. 

Yeni Asya, Üstad Bediüzzaman’ın her fırsatta hatırlattığı “Birinin hatasıyla başkası mes’ul olmaz” mealindeki Kur’ânî hakikati vurgulayarak “suçun ve cezanın şahsîliği” prensibinin esas alınmasını istemekte ve temel insan haklarını ihlâl eden hukuk dışı söylem ve icraatların toplumda kutuplaşma, öfke, kin ve husûmeti daha fazla teşvik edeceğine dikkat çekip, bunlara bir an önce son verilmesi çağrısını tekrarlamaktadır.

Yeni Asya bir fikir gazetesi olarak yayın hayatı boyunca, millet ve memleketimizin aleyhine olacak hiçbir menfiliğin ve yanlışın içinde bulunmamıştır. Kamuoyunu rahatsız edecek bir tarafgirliğin ve çekişmenin tarafı olmamaya özen göstermektedir. Bütün neşriyatımız bunun delilidir. 

Yeni Asya, bütün iktidarların müsbet icraatlarını desteklerken, menfi ve hatalı icraatlarını da, Üstad Bediüzzaman’ın ifade ettiği gibi, “Muhalefet, meşrû bir muvazene-i adalet unsurudur” prensibince; yapıcı ve makul bir üslûpla eleştirmiş, meşrû muhalefetini ve ikaz vazifesini yapmıştır ve yapmaya devam edecektir.   

Yeni Asya, ihtilâllere ve hukuksuzluğa karşı dik duran, istikrarlı ve istikametli çizgisi ile basında çok önemli yeri olan bir yayın organıdır. 46 yıldır taşıdığı misyonun ve takip ettiği çizginin bedelini zaman zaman çok ağır bir şekilde ödeme pahasına fikrî istiklâliyetini korumuş ve asla taviz vermemiştir. 

Asrımızın büyük müceddidi Bediüzzaman Hazretleri, geçmişte nasıl iftira, hakaret, itham, tezyif ve tahkirlere maruz kalmış ise, onun fikirlerinin medyadaki dili olma misyonuyla yayın yapan Yeni Asya’nın da benzer hakaret, itham, tezyif ve tahkirlere maruz kaldığını esefle müşahede ediyoruz. 

Ülkemizde son yıllarda meydana getirilen, dehşet ve ibretle seyrettiğimiz akıl tutulmasının uzantısı olarak, Yeni Asya’yı birilerinin kendi kafalarına göre ürettikleri kamplardan birine koyup diğerinin karşısına yerleştiren hezeyanları reddediyoruz.

Diğer taraftan Yeni Asya yayın politikası gereği, Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan ve vicdanları sızlatan terör saldırılarını şiddetle lânetlemektedir. Olağanüstü halin getirdiği şartlarda yapılan yanlışlara dikkat çekip, yetkilileri kanunlar çerçevesinde meşrû, hukukî ve insanî icraatlara dâvet ederken, terör batağını kurutmanın köklü çarelerini de Risale-i Nur eksenli sağlam bir fikir temelinde ısrarla vurgulamaktadır.

Bu istikametli yayın çizgimize bebek ve insanlık katili bir terör örgütüyle birlikte hareket etmek iftira ve şaibesini bulaştırmaya çalışanların su-i niyetleri açıkça ortadadır. 

Böylesi asılsız ve alçakça itham ve iftiraları, sahiplerine aynen iade ediyoruz.

Yeni Asya, tarihî sorumluluğunun şuurunda olarak, Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin İhlâs Risalesi’nde belirttiği gibi; “Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine taraftar olmak” prensibinden hareketle, Allah rızasını gaye ve maksat yapan bütün dinî cemaat ve kuruluşların hizmetlerini takdir ve tebrik ederken, gerek siyaset, gerekse bürokraside kadrolaşma yoluyla devlete hakim olmayı öngören tepeden inmeci anlayışları hiçbir zaman tasvip etmemiş; dine hizmetin ihlâsla, sivil zeminde, siyasî tarafgirlik ve karşıtlıkların üzerine çıkan bir anlayışla yapılması gereğini vurgulamıştır.

***

Cemaatler aslî hizmetleriyle konuşulmalı

Bugün TV’de Erhan Akkuş’un sunduğu Güne Bakış programında gündemi değerlendiren Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, “Cemaatin kendi çıkış noktasına ve aslî hizmetlerine dönmesi lâzım” dedi.

Sadeleştirmeden vazgeçin

Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, BugünTv’de, Erhan Akkuş’un sunduğu Güne Bakış programında gündemi değerlendirdi. Gülen hareketinin Risale-i Nur ölçülerinde hizmet etmediği yönündeki eleştirileri değerlendiren Güleçyüz, Gülen Hareketi içinde Risale-i Nur’dan beslenen insanlar olduğu gibi, camianın büyümesinin sonucu olarak, zamanla Risale-i Nur altyapısı olmayan, dışarıdan insanların da harekete dahil olduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Bu hadisenin birkaç boyutu var. Bir defa bu hareketin başlangıcından bugüne geliş sürecine baktığımız zaman Risale-i Nur hizmetinde büyük emekler veren, hatta Bediüzzaman hayatta iken ziyaretine giden, son şahit vasfını taşıyan bazı insanların da bu hareketin kuruluşunda yer aldığını görüyoruz. Ve birçok yerde bu anlamda gerçekten Risale-i Nur fikriyatına gönül vermiş, hayatını vakfetmiş insanların bu hareketin içinde yer aldığını görüyoruz. Bu işin bir boyutu. İkinci bir boyutu, zaman içerisinde hareket büyüyüp geliştikçe, genişledikçe Risale-i Nur’dan beslenmeyen, ama bu büyümenin cazibesine kapılarak harekete dahil olan birtakım insanların da işin içine girdiklerini görüyoruz. Bu sanıyorum bünye içinde de bir doku uyuşmazlığını meydana getirmiş gözüküyor. Yani bir tarafta Risale-i Nur’dan beslenenler var, öbür tarafta Risale-i Nur tedrisatından geçmeden bilâhare dahil olan insanlar var. Bir başka husus; özellikle bu son dönemde çok konuşulan Risale-i Nur’un sadeleştirilmesi konusuyla ilgili Risale-i Nur cemaatlerinde çok ciddî bir duyarlılık ve tepki oluşmuş durumda. Hizmet Hareketiyle bağlantılı bir çalışma şeklinde takdim edilerek kamuoyuna duyurulan sadeleştirme olayı, Risale-i Nur cemaatlerinde ciddî bir tepkiye yol açtı. Gelinen noktada, madem ki böyle bir duyarlılık oluşmuş. Ve bu cemaatler bunu tasvip etmiyor ve bu çalışmanın durdurulması, bundan vazgeçilmesi gerektiği noktasında çok zamandır ısrarla çağrıda bulunuyorlar. Benim de bu vesileyle buradan söyleyeceğim, bu çağrılara kulak verilmesidir.”

Tercüme ve sadeleştirme aynı şey değil

Güleçyüz programda sosyal medya üzerinden sorulan “Risale-i Nur’un tercümeleri konusunda ne düşünüyorsunuz, sadeleştirmeden farkı nedir?” sorusunu da şöyle cevapladı: 

“Risale-i Nur zaten Türkçe, orijinal Türkçe. Bunun tercümesi gibi birşey söz konusu olamaz. Orijinal Türkçe olan bir eserin bugünkü dile çevrilmesi orijinalin fakirleşmesine, anlam yönünden ciddî kayıplara uğramasına sebebiyet verir. Yani başka bir dile çevrilmesi ile sadeleştirme farklı şeyler.” 

Cemaat aslî hizmetleriyle konuşulmalı

Sunucu Erhan Akkuş’un Gülen Hareketinin son günlerde ağır şekilde eleştirildiğini hatırlatıp bu konudaki değerlendirmelerini sorması üzerine şöyle konuştu: 

“Bu eleştiriler her zaman olabilir. Ve gördüğüm kadarıyla camianın içinde de özeleştiri yapılıyor bazı noktalarda. Bize ulaşan sinyaller, işaretler, görüştüğümüz dostlarımızdan aldığımız mesajlar bunu gösteriyor. 

Yani ‘Bir cemaat olarak, camia olarak adımızın siyasî tartışmalarda, iktidar çekişmelerinde, ekonomik birtakım faaliyetlerde, ihale alımlarında, şunlarda, bunlarda bu kadar çok geçmesi; hatta şike operasyonunun, Fenerbahçe ile ilgili tasarrufların, dâvâların hep cemaata mal edilir hale gelmesi bizim açımızdan da son derece sıkıntılı bir durum. 

Biz bir cemaat isek, cemaat olarak aslî hizmetlerimiz varsa, bu hizmetlerimizle konuşulmamız lâzım. Bizi ilgilendirmeyen, bizim hizmet ve iştigal alanımızın dışında olan ve hiçbir şekilde tarafı olmamamız gereken tartışmalarda bu kadar çok adımızın geçmesi, adeta her taşın altından cemaat çıkıyor gibi algıya meydan verilmesi bizim açımızdan da uygun değil. 

Bu durumdan bir an evvel çıkılması gerekir’ şeklinde iç muhasebeler, özeleştiriler yapıldığını biliyoruz, duyuyoruz. 

Bunun yapılması ve cemaatin kendi çıkış noktasına dönmesi lâzım.” 

31 Ocak 2014

***

Kalkışmaya lânet, sağduyu ve hukuka dâvet

19.7.2016 tarihli başyazımız:

Cumhuriyet ve demokrasi tarihimizdeki bütün darbe, müdahale ve darbe teşebbüsleri gibi, 15 Temmuz gecesi irtikâb edilen kanlı kalkışmayı da lânetliyoruz.

Bu talihsiz olayı önlemeye çalışırken şehit düşen güvenlik gücü mensuplarımıza ve darbecilerin saldırılarında can veren masum insanlarımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyor, ailelerine ve milletimize sabır diliyoruz.

Tesellîmiz, bu ayaklanma girişiminin, milletimizin kararlı duruşu ile akamete uğratılmış olmasıdır.

Bu kez darbeye geçit vermeyen halkımıza takdir, tebrik ve teşekkürlerimizi sunarken, “Haklı tepkiye linç provokasyonlarının gölgesi düşürülmemeli ve buna asla fırsat verilmemeli” diyor, yaşanan kritik süreçte bu hususa âzamî dikkat ve hassasiyet gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Meclis içi ve dışındaki bütün partilerin darbe girişimine karşı ortak bir duruşta birleşmelerini de memnuniyetle karşılıyoruz.

Bu adımın devamı olarak, isyancıların alçakça bombalama cür’etinde bulunduğu TBMM’nin, olayı bütün safahatı ve boyutlarıyla araştırıp aydınlatmasını bekliyoruz.

Kanlı kalkışmanın sorumluları, Meclis araştırmasıyla ortaya çıkacak sonuçlar da dikkate alınarak hukuk çerçevesinde hesaba çekilmeli ve ibret-i müessire teşkil edecek yaptırımlarla cezalandırılmalıdır.

Ancak bu hesaplaşma yapılırken suç ve cezanın şahsîliği ilkesi hassasiyetle gözetilmeli, toptancı ve genelleyici, kurunun yanında yaşı da yakacak yaklaşımlardan sakınılmalıdır.

Hedefi demokrasi ve hukuku ortadan kaldırmak olan darbelerle mücadelenin bu değerlere daha fazla sahip çıkarak, “daha çok demokrasi ve hukuk” anlayışına dayanan kararlı uygulamalarla başarılı olabileceği unutulmamalıdır.

15 Temmuz olayı, demokrasimizin darbeler karşısındaki kırılgan yapısının hâlâ devam ettiğini bir kez daha göstermiştir.

Bu zaafiyeti âcilen ortadan kaldırmak ve demokrasimizi sağlam güvencelere bağlayacak bir sistemi kurup tahkim etmek, öncelikli gündemimiz olmalıdır.

Son kalkışmaya karşı toplum olarak ortaya koyduğumuz ortak tavır ve dayanışma böyle bir tahkimat için de tarihî bir fırsattır; ziyan edilmemelidir.

Olay aynı zamanda, bir cemaat özelinde yürütülen “devlette kadrolaşma” yaklaşımının ne tür fitnelerde kullanılabildiğinin de ibretli bir örneğidir.

Manevî hizmetler için var olan cemaatlerin bundan çıkarması gereken en önemli ders, kendilerini ister istemez siyaset ve iktidar çekişmelerinin tarafı ve sonuçta mağduru konumuna getiren tavır ve yaklaşımları terk edip, derhal aslî hizmetlerine dönmeleri gereğidir.

Not: Oluşan puslu ortamda Yeni Asya’ya darbe destekçiliği bühtanında bulunan müfterilerin aşağılık iftiralarını kendilerine aynen iade ediyor; 47 yıllık yayın hayatı boyunca ağır bedeller ödeyerek darbelerle çoğu zaman tek başına mücadele eden Yeni Asya’nın kırıksız ve tavizsiz demokrat duruş ve çizgisini, bu tür tezvirata en susturucu cevap olarak kamuoyuna tekrar hatırlatıyoruz.

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 1649
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı