Leman, son karikatürüyle büyük bir infiale yol açtı.
Siyasetçilerden bürokratlara kadar pek çok kesimin tepki gösterdiği derginin parantez içerisine (S.A.V.) ifadelerini de unutmadan yaptığı “kel alâka” açıklama, açıkça bir “sıyrılma” ve “paçayı kurtarma” çabası olarak görülüyor.
Karikatürün doğrudan peygamberleri hedef aldığını söylemek için ilk bakışta yeterli veri yok gibi duruyor. Ancak kamuoyunda bu yönde bir algının oluşmasına, Leman’ın mukaddes değerlere alaycı yaklaşım tarzı sebep oluyor. İstihzalarını, “Biz onu kastetmedik ki” diyebilecekleri bir muğlaklıkla çizerek yapıyorlar, öğrenci evleri temalı kapak buna bir örnek.
Aslında bu, derginin ilk vukuatı da değil.
Cumhuriyet’in 100. yılı için hazırladıkları kapakta, korkunç bir şekilde çizilmiş olan takkeli, sarıklı iki baş, “Mustafa Kemal’in şahlanan atının ayakları altında ezilmek üzere iken…” karikatürize edilmişti. Karikatüristin 1947 yılında çıkan Mizah dergisinden esinlendiği açık. Orada da M. Kemal, “gericiliği(!)” sembolize eden dört başlı bir canavarı inkılap kılıcıyla öldürüyordu. Bu manaya uygun yüzlerce yazı ve çizime tek parti dönemi yayıncılığında rastlamak mümkün. İlham kaynağı tek parti dönemi olan bir derginin, düşünce hürriyeti beklentisi de ayrı bir tezat zaten, neyse…
Yaşananlara bakıldığında toplumun mukaddesleri ile bu derece aleni bir şekilde alay etmek kötü sonuçlar doğuruyor. Kısa zamanda sağduyu kaybediliyor, gösteriler radikalleşiyor, toplumsal uzlaşı ortadan kalkıyor ve siyasetten sokağa bütün ülkeyi kutuplaşma esir alıyor.
2005 yılında patlayan karikatür krizini hatırlayacaksınız. Danimarka’da Jyllands-Posten gazetesi Hz. Peygamber’i karikatürize etmeye başlayınca tüm dünyadan tepkiler yükselmişti. Olaylarda; yaralanmalar, elçilik saldırıları ve can kayıpları yaşandı. Benzer bir infiale 2015’te Fransız Charlie Hebdo dergisinde yayınlanan karikatür sebep oldu. Radikalleşen protestolar sonrasında 7 Ocak günü basılan dergide protestocular 12 kişiyi öldürdü.
Bu tür olaylara zemin hazırlamamak için, toplumun sinir uçlarını test eden yaklaşımlardan uzak durulmalı. Olaylar yaşandıktan sonra ise, meseleler soğukkanlılıkla, siyaset üstü bir anlayışla toplumsal barışı tehdit etmeyecek şekilde ele alınmalı. Aksi hâlde, bir karikatür sadece bir çizim olmaktan çıkıp, toplumu kutuplaşmanın eşiğine sürükleyen bir kıvılcım hâline gelebiliyor.
(Yarın devam edelim)